Bölüm 20 - AVAHERONA VE YEWANDE

26 4 0
                                    

Güneş artık yakıcılığını iyiden iyiye arttırdığından ve Joshua'nın eski model arabasında klima olmadığından sıcaktan ölmek üzereydim. Sırtımdan aşağıya doğru yuvarlanan bir ter damlası beni sabrımın son noktasına getirdiğinde mola vermemiz için gerekirse Joshua'ya yalvarmaya hazır bir şekilde ağzımı açmıştım ki Jacob'dan sevinçli bir inleme yükseldi.

"Sonunda! Evim güzel evim!"

"Bunu söyleyeceğimi hiç düşünmezdim ama aynı fikirdeyim kardeşim."

Ana yoldan sapmamızla birlikte bir anda sanki balta girmemiş ormanların ortasına düşmüş gibi olmuştuk. Arabanın hareket edebileceği çok geniş olmayan toprak bir yol haricinde göz alabildiğine her yer ağaçlarla çevriliydi. Bir süre sonra bir patikayı döne döne tırmanmaya başladık. Eğim dikleştikçe ağaçlar daha da sıklaşmaya başlamıştı sanki. Sonunda yol düzleştiğinde adeta bir araba tarlasına dalmış gibi olmuştuk. Joshua, tahminimce zikzaklar çizerek arabasını park etmek için yer arıyordu. Fakat onunki gibi uzun ve geniş bir arabaya yer bulmak oldukça zor olmuştu. Kontağı kapatırken Jacob'a,

"Hatırlat da bir ara Damon'ın ifadesini alayım. Bebeğimin yerine araba park etmek neymiş anlasın." Dedi, yarı ciddi yarı espriyle.

"Tabii tabii, hatırlatırım." Dedi Jacob, yüzünü göremesem de sesinden gözlerini devirdiğini anlayabiliyordum.

Joshua bize dönerek,

"Evet, son durak baylar bayanlar. Buyurun." diye işaret etti, eliyle dışarıyı göstererek.

İçimde koca bir sıkıntı olsa da olduğum yerde neşeyle gerinerek vücudumu esnettim. Her yer yemyeşildi ve eminim hava tertemizdi. İlk inen Gabriel olduğunda peşi sıra ben de arabadan indim. Hava tam tahmin ettiğim gibiydi. Saf ve berrak... Burnumdan derin bir nefes alarak iki ciğerimi de sonuna kadar doldurduğumda yüzüme istemsiz bir gülümseme gelmişti. Bir an için, önüme döndüğümde Jacob ile göz göze geldik.

Gülümsedi. "Avaherona'ya hoş geldiniz."

"Biraz yürümemiz gerekiyor." Dedi, yanımıza gelen Joshua. "Yerleşim yeri buradan on dakikalık mesafede."

Neden arabayla gitmediğimiz sorusu, kafamı kaldırdığımda gördüğüm manzara karşısında aklıma girdiği hızla kaybolurken, bavulumu yüklenmiş olan Julian'ın koluna girdim ve yürümeye başladık.

........................................................................ 

Yolu yarıladığımızda, karşılaştığım manzara artık net bir şekilde görülebiliyordu. Şu an tırmanıyor olduğumuz patikanın en tepesinde büyük, üç katlı bir yapı vardı. Sorduğumda Jacob, oranın kurul başkanıyla Yewande'nin evi olduğunu söyledi ve tepenin eteklerini işaret ederek dikkatimi sıralı sıralı dizilmiş daha küçük yapılara çekti.

"O gördüklerin de ev."

"Çok ilginç bir mimarileri var."

Jacob başını salladı.

"Her topluluğun kendilerine özgü bir stili vardır. Burada evler ahşaptan ve sekizgen şekildedir. Hangi hava kabilesine gidersen git bu değişmez. Mesela su bekçileri de su damlasını andıran bir dış iskeleti olan, meşeden yapılma evlerde yaşarlar."

Jacob'ın söylemesiyle evlere yeniden göz attığımda gerçekten sekizgen yapıda inşa edildiklerini gördüm. Çatılarının da kendileri gibi sekizgen olması, evlerin başlarına komik bir şapka takmış gibi görünmelerine sebep oluyordu. Yalnız şimdi, daha da yaklaştığımızda kurul başkanının evinin diğerlerinden farklı olduğunu fark ettim. Üç katlı evin temeli sekizgenken, ikinci katı bir altıgen ve üçüncü katı da daha küçük bir altıgendi. Tepesinde cadı şapkasını andıran sivri bir bitiş vardı. Bu haliyle evden çok bir kuleyi andırıyordu.

AVAHERONA I Zosimos Günceleri I Kitap 1 HAVA I #Wattys2022 (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin