Padreyi yeniden görüşüm tam bir gün sonra olmuştu. Hala onun evinde ve onun kanepesinde Jessica'nın önüme sürdüğü kahvaltıya iştahsız gözlerle bakıyorken o ve diğerleri; annem, Jacob ve Joshua içeri girdiler. Hepsi, yüzünde farklı ifadelerle sanki bir laboratuvar faresiymişim gibi beni izliyorlardı. Sonunda daha fazla dayanamayıp bir açıklama isteyecektim ki padre her zamanki gibi aklımı okumuşçasına konuşmaya başladı.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"
"Daha iyiyim efendim, teşekkürler." dedim, tabağımdaki ekmekle oynamayı tercih edip kesinlikle yaşlı adamın yüzüne bakmayarak. Daha doğrusu bakamayarak.
"Güzel güzel. Bu iyi haber." Dedi, mırıldanarak.
Göz ucuyla, düşünceli olduğu zamanlarda yaptığı gibi sakalını sıvazladığını gördüm. Bu esnada herkes odanın bir köşesine dağılarak otururken o bir anda sakalıyla uğraşmayı bırakıp bana döndü.
"Inanna." Dedi, yüksek bir sesle.
Bu ses bende nedensiz bir korku uyandırmıştı. Sanki bir şeyler olmak üzere gibiydi.
"Bana anlattıkların, takdir edersin ki oldukça ilginçti. Sen Oliver'ın ismini zikreder etmez aklımda birtakım şeyler şekillenmeye başladı, hikâyeni bitirdiğindeyse neredeyse emin gibiydim fakat öncesinde diğerleriyle de-" dedi, eliyle odadakileri belli belirsiz işaret ederek. "Durumu paylaşıp, araştırma yapmak zorundaydım. Dün, seni ani bir şekilde terk edişim için beni bağışla."
"Rica ederim, padre." Dedim, küçük bir sesle. "Ama neler oluyor?"
"Anlatacağım. Ancak önce sana anlatacaklarımın bir anlam kazanabilmesi için bazı şeyleri bilmen gerekiyor. Ne diyordum? Evet- Dediğim gibi Oliver'ın adı geçtiğinde bazı şeyler kafamda şekillenmişti. Elbette bunda annenin bana iki gün önce malum heykelle aranda geçenleri anlatmasının payı büyük. Belki böyle bir şeyin benim gibi yaşlı bir adamın gözünden kaçtığını düşünmüşsündür ama o gün olanların farkındaydım. Yalnızca- Biraz daha belirti görmek istiyordum."
Kıkırdadı.
"Ne dilediğime dikkat etmeliymişim zira istediğimden fazlasını aldım."
Boş boş yüzüne baktığımı gördüğünde boğazını temizledi, yüzü eski ciddi haline döndü. "Inanna, şüphelendiğin gibi sen güçlü bir görücüsün. Fakat tahmininden çok daha güçlü. Oliver'ın gözünden geleceği nasıl görebildiğin sana da tuhaf gelmedi mi?"
Görünün içindeyken bunun beni nasıl şaşırttığını hatırladığımda padreye baktım. Yüzünde gördün mü, bak der gibi bir ifade vardı, dudakları küçük bir gülümsemeyle kıvrılmıştı. Başını salladı.
"Bu senin özel yeteneğin, Inanna."
"Hayvanların gözünden görmek mi?"
Padre gözleri parlarken işaret parmağıyla sanki önemli bir noktaya değinmişim gibi bir hareket yaptı.
"Ah- İşte işin en güzel kısmı da orası... Hayvanların ve- Öyle sanıyoruz ki hayvan şeklini almış insanların."
"Yani-" dedim, dönüp Joshua ve Jacob'a bakarak.
"Evet." Dedi padre, başını sallayarak.
"Kuvvetle muhtemel Jacob, Joshua ya da arkadaşın Gabriel değiştiğinde onların gözünden de görebilirsin demek oluyor bu. Ancak konunun şu an için bizi ilgilendiren tarafı bu değil."
Kaşlarım çatıldığında yaşlı adam gülümsedi.
"Görücülerin özel yeteneklerinin olması çok çok ender görülen birşey. Öyle ki, ben- ehem- seksen yıllık yaşımda bunun görücüler arasında bir efsane olduğunu düşünürdüm. Zira böyle bir şeyin örneğinin en son iki asır kadar önce görüldüğü söylenir ancak kimse o görücüye ne olduğunu, nerede olduğunu bilmezdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVAHERONA I Zosimos Günceleri I Kitap 1 HAVA I #Wattys2022 (Tamamlandı)
FantasyElementler serisinin 1. (HAVA) kitabıdır... On yedi yaşındaki Inanna, sıradan sorunları olan anormal derecede normal bir genç kızdır. O yaz, tatilini büyükannesinin yanında geçirmesi için babasının zoruyla küçük ve sıkıcı bir kasaba olan Finderton'a...