"Kehanetlerinin tamamı, her zaman, eksiksiz çıkmak zorunda, değil mi?"
"Çok üzgünüm Bill" dedi Jasmine. "Kehanetlerimi kontrol edemem. Ben sadece akışı görebilirim, biliyorsun."
"Biliyorum küçük hanım. Biliyorum. Seninle ilgili değil. Yapılacak bir şey olsa zaten söylerdin ama halen kafama takılan bir şey var" dedi Bill, kızın omzundan destek alarak. "Üç gün demiştin. İki gün oldu bile. Ya üçüncü gün? Lütfen bizi yeni bir saldırının daha beklediğini söyleme"
Jasmine sıkıntılı bir iç çekti. "Emin değilim" dedi. "Sanırım üçüncü gün, hesaplaşma günü olmalı. Öyle tahmin ediyorum."
Bill tek kaşını kaldırarak kıza baktı ancak ayakta da duracak hali kalmamıştı. Yere yığılmadan önce gücünü son kez toparlamaya ve kiliseye varmaya çalıştı. İçeri girdiklerinde, Betty kulakları tırmalayan bir sesle çığlık attı ve yanık ayağına aldırmadan yanlarına koştu.
Hainler yakalanmıştı. Neler olacağı, hayatta kalan tayfa ve kasaba halkı arasında konuşulmaktaydı. Adamlarının kaptana olan ihaneti, öldü sanılan bir tayfanın, eski bir ikinci kaptanın geri gelmesi kafaları karıştırmakla kalmamış, akıllarda soru işaretlerine de neden olmuştu. Kimse ne olduğunu anlamamıştı ama sormaktan da çekiniyorlardı. Kaptan ortalıkta yoktu. Taverna sahibinin kendini parçalaması olmasa pek çok kişi onun öldüğünü düşünür, ortalık belki daha da karışırdı ancak hayatında ilk defa kaptan tarafından adam yerine konulan taverna sahibi, ölmediği konusunda halkı ikna edebilmek için adeta kendini parçalamıştı.
Betty gözlerindeki yaşları sildi. "Şu halinize bakın!" dedi hıçkırıkları arasında. "Birinizin ruhu çekip gitmek üzere. Diğerininse tavernada çalışan bir 'kız' olduğuna bin tane şahit tutmak gerek. Jasmine! Kendini bu hale nasıl soktun sen!"
"Benim yüzümden oldu Betsy" dedi Bill. Yüz üstü uzanmıştı. Hayatta kalmış olan şifacılar, yaralıları aralarında paylaşmışlardı ve en tecrübeli olan Berta nine, kaptanın yarasını temizliyordu.
"Kızımı bu hale sen mi getirdin kaptan Bill? Benim minik kıvırcığımdan ne istedin sanki? Tanrılar aşkına ya ölseydi?!"
Bill yattığı yerde gülmeye çalıştı ancak canı o kadar acıyordu ki inlemekle yetindi. "Kıpırdama evlat" dedi Berta nine ve kaptanın kafasına vurdu. Bu anaç tokat, kaptanın sesini kesmeye yetmişti. "Affedersin Berta" dedi sessizce ama kadının kulakları bir tilki kadar iyi duyduğundan "Berta mı? Annen yaşında birine sadece adı ile seslenmeye nasıl cüret edersin sen? O kılıç beceremedi belki ama bunu tekrarlarsan seni ben ikiye bölerim duydun mu beni?" dedi. Bill gülmemek için kendini sıkarak kafasını sallarken, göz ucuyla Jasmine'i görmeye çalışıyordu.
Betty, kıvırcık kızının ellerinde ve kollarında açılan yaraları temizlerken ona baktı. "Ne zaman bu kadar büyüdün sen?" diye mırıldandı istemsizce. Yüzüne anlamamış bir ifade eden kıza bakıp gülümsedi. Asla çocuğu olmamıştı. Bu yüzden inandığı ya da kimseyi yargılamadan varlığını kabul gördüğü tüm tanrı ve tanrıçaların bir olup, bu çocuksuz kadının anneliği yaşaması için ona bu kızı yolladıklarını düşünüyordu. Onu, hayatının hediyesi olarak görmüştü ve şimdi birkaç adi hain, hediyesini hırpalamıştı.
"Beni bu hale kaptan getirmedi Betty. Buna benim şeyim neden oldu. Şeyim..."
"O başı boş öfken mi? Yoksa 'ben kendimi de evimi de korurum Betty' çok bilmişliğin mi?" bu cümleyi kurarken sesini incelterek dalga geçmeyi ihmal etmemişti. "Ah yo, sakın söyleme biliyorum. Kendi başımın çaresine bakabilirim ve bende savaşıp diğerlerine yardım edebilirim duygusu değil mi? Hayır kızım. Ben senin derdini biliyorum. Sen, beni daha bu gencecik yaşımda ve tazecik bedenimle toprağın altına sepetlemek istiyorsun."
"Betty!"
Kadın gülümsedi. "Şaka yapıyorum hayatım. Sana kızgınım" dedi yumuşak bir sesle. "O Bill isimli kaptan denen adama daha da çok kızgınım. Hani şu, yaralı olan ve konuşup kıpırdadıkça Berta ninenin benim yerime dövdüğü kaptan var ya. İşte ondan bahsediyorum" dedi yapmacık bir kızgınlıkla.
"Ama bir yandan, gittiğin için memnunum. Sen olmasan, hayatta olmayabilirdi. Onu kurtardın. Hayatta kalması için ona bir şans verdin. Kehanetini kendin gerçekleştirdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Önceki Hayatımda
FantasyBugünü yaşamak için, geçmiş ile olan tüm hesapları kapatmak gerekir. Tekamülü tamamlamak, hayat amacına erişmek gerekir. Sonucuna ulaştıklarına kırmızı kurdele taktıkça, yeni hayaller kurmak gerekir.