Yoongi mutlu bir şekilde uyandığı sıcak yatağında iyice gerneşip derin bir nefes aldı. Etrafına bakış atarken aklına dün son dersten önceki teneffüs olanlar gelince gülümsemişti.
Bir arkadaşı vardı, babası dediklerinde haklı değildi. Onu yanında tutacak onunla arkadaş olmak isteyecek birisi vardı artık. Ve anladığı kadarıyla bu sadece bir kişi de değildi.
Yan tarafında bulunan eski telefona uzanıp saate baktığında daha kahvaltı saatinin gelmemiş olduğunu anlayarak ayaklandı.
Bulanan midesi anında kendini belli ederken başı dönmüş ve gözleri kararmıştı. Anında kalkmış olduğu yatağa yeniden yatarken ayaklarını kaldırarak yatak başlığına yasladı. Yemek yemeyeli kaç saat olduğunu bilmiyordu ama bir hayli geçmiş olmalıydı. Babası zamanında sadece birkaç saat değil günlerce onu aç bıraktığından vücudu alışıktı lakin son zamanlarda ne yapıp edip bir şekilde onun ağzına birkaç lokmanın girmesini sağlayan Jimin büyük ihtimalle bu alışıklığı gidermişti.
Başının dönmesinin geçip biraz daha kendine geldiği sırada keskin bir baş ağrısı nüksetmeye başlamıştı. İçinden küfrederken tekrardan ayaklanmaya çalıştı, biraz daha yavaş olarak.
Kalkıp bir süre bekledikten sonra herhangi bir sorunla karşılaşmayınca odasındaki tahta biraz da eskimiş sandalyenin üzerine güzelce katlamış olduğu okul kıyafetlerini üzerine geçirdi.
Giyerken aklına gelen şey ise hareketlerini durdurmuştu.
Eğer Namjoon gerçekten de dün dediği gibi onu kahvaltı için çağırırsa ne yapacaktı, parası yoktu ki.
Oflarken çantasına gerekli defterleri koyup Jimin'in odasına adımladı. Kapıyı çalıp kısaca bekledikten sonra açılan kapıyla içeri girdi.
"Günaydın abicim."
"Günaydın mochi." Jimin onun hitabına gülerken o da gülümsemişti.
"Senin bunu demen her defasında komik olacak." Yoongi onu onaylarcasına kafa sallarken gülümsedi.
Jimin, onu incelerken gözüne çarpan okul kıyafetleri ile kaşlarını çatarak konuştu "Saat çok erken değil mi, bu kadar erken çıkma babamlar uyuyordur."
"Hemen çıkmayacağım."
"Kahvaltı yapacakmışsın bizimle, Namjoon hyung dün söyledi grupta."
"Grubunuz mu var?" şaşkın çıkan sesinin ardındaki ufak kırgınlığı bir tek o biliyordu.
Jimin hımlayarak konuştu. "Evet. Ben haftalardır uğraşıyorum gel bizimle yemek ye diye, Namjoon Hyung'un tek kelimesiyle onaylamışsın hemen." Jimin anlamlı bir bakış atarak gülümsediğinde Yoongi ise 'yok daha neler' bakışını atıyordu.
"Saçmalamaz mısın Jimin! Çocuk o kadar yanıma gelip davet etmiş seni reddettiğim gibi reddedemezdim."
"Ha yani aslında istemiyor musun?"
"Hayır. Geçen sefer çok eğlendim, gerçekten hepsi çok iyi çocuklara benziyorlar."
"Evet gerçekten öyleler."
"Onlardan bahsedebilir misin bana, sanırım böyleymiş bu işler."
"Nasıl yani?"
"Öncesinde bazı şeyleri öğrenmek için sorarmışsın. Biraz başkalarından daha çok da karşıdaki kişiden."
"Doğru. Kim dedi ki sana bunu?"
"Namjoon."
"Sanırım benimle 18 yıllık hayatında yapmadığın bu muhabbeti Namjoon Hyungla yapmışsın hyung, aşk olsun sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy - namgi
General Fictionama eğer beni incitmeden sarılırsan bunu yapan ilk kişi sen olacaksın •şiddet içermektedir