yarınımız yok belki, bugün ise benimsin

186 17 1
                                    

Ertesi sabahın erken saatlerinde yan yana uyuyakalmış iki genç uyanmıştı. Bir süre olabilecek en kısık sesleriyle öylece muhabbet etmiş saatler ilerledikçe de artık durmaları gerektiğine karar vermişlerdi, gitmeleri gereken bir okulları vardı fakat duş almaları gerekiyordu.

Yoongi yanında duran telefona uzanmış ve uyanık olduğunu tahmin ettiği Jimin'e utana sıkıla Namjoon'un burada olduğunu ve duş alması gerektiğini bu yüzden de banyoyu kontrol etmesini istediğini söylemişti.

Tabii ki kendisinin de gireceğini söylememişti, ölürdü utancından.

Dakikalar içinde mesajını gören Jimin birkaç ahlaksız imada bulunmuş ardından çok da uzatmadan Yoongi'nin isteğini geri çevirmemişti. Zaten bahsi geçen banyoyu Yoongi ve Jimin kullanırdı, anne ve babası o banyoya girmezlerdi. Sebebi yoktu.

Hızlı adımlarla banyoya girdiklerinde Yoongi bi' suyu ayarlamakla uğraşan Namjoon'a bakıyor bi' önündeki aynadan vücuduna bakıyordu.

Vücudunu öylece birisinin yanında açmak asla kolay değildi onun için. İlk olarak asla güzel bulmuyordu vücudunu, hislerinin derinliklerine inilse nefret ettiği bile görülebilirdi.

O kadar çirkindi ki vücudu, Namjoon ise en değerli şeymiş gibi vücudunu okşuyordu her olanakta.

Kafayı yemiş olmalıydı.

Kolay bir şey değildi demiştim ya vücudunu birinin yanında açmak diye, düzeltelim, mümkün bile değildi. Jimin bile kim bilir en son ne zaman görmüştü en açık haliyle bilinmez.

Fakat Namjoon'un onun tabularını yıkmak gibi çok büyük bir yeteneği vardı ya da o,  tabularını Namjoon'a karşı diretebilecek kadar güçlü değildi.

Önemi yoktu, biraz daha açık sözlü olsa memnun olduğunu bile söyleyebilirdi.

Esmer genç suyu hazırladıktan sonra bir süre aynaya bakarak dalmış olan Yoongi'de gezdirdi bakışlarını; kim bilir neler düşünüyor vücudu hakkında, diye geçirdi içinden.

Yanına gidip omzunun üzerine minik bir öpücüğü bıraktıktan sonra elini beline konumlandırmış ve duşakabinin içine yönlendirmişti ince bedeni.

Sıcaklığı ayarlanmış olan fıskiyeyi eline alıp yumuşak haraketlerle yeşil saçları ıslatmaya başladığında Yoongi'nin gözleri irice açılmıştı.

"Sen mi yıkayacaksın.. beni?" Namjoon ıslanan saçlarda olan bakışlarını güzel çekik gözlere indirdiğinde gülümsemiş ve onaylayan bir şekilde mırıldanmıştı.

Şampuanla güzelce sudan dolayı koyulaşmış yeşil saçları yıkarken acıtmamak için elinden gelen her şeyi yapıyordu Yoongi ise bu sırada güzel hissettiren dokunuşların altında mayışmıştı bile.

Saçları bitip vücudu yıkanacağı zaman bedeni kasılmıştı. Namjoon'un köpürttüğü lifi almak için eline uzandığında geri çekilen lifle bakışını yukarı kaldırmıştı.

"Ben yıkamak istiyorum seni."

"Olmaz, ver ben yıkayayım."

"Neden olmayacakmış?" bir süre ikisinin arasında sessizlik olmuştu, Yoongi bu soruya cevap vermedi.

Belki biraz çekindiğinden, belki biraz vücudunu sevmediğinden belki de Namjoon yıkarsa vücudunu temiz hissedeceğindendi. O lifi acımasızca sürterken vücuduna asla temizlenmiş gelmezdi ama Namjoon yıkarsa temizlenmiş gibi gelebilirdi. Korkmuştu onun böylesine ihtimaller yaratıyor oluşundan.

Bir şey demediğinde Namjoon ikilemde kalsa da devam etti yapacağı şeye. Usulca önce kollarını, gövdesini, sırtını ve ardından bacaklarını temizlemişti sonra da kendini çok kötü hissetmesin diye ardından lifi onun ellerine vermiş ve özel bölgelerini onun halletmesine izin vermişti.

Yoongi uyuşuk gibi bir  dakikada halledeceği işi dakikalara yaymıştı o sırada, aklı dolmuştu. Gerçekten de düşündüğü gibi tertemiz hissetmişti kendini.

O kafasının içinden çıkana kadar Namjoon hızlıca saçlarını ve vücudunu yıkamıştı ona dokunmadan, zaman tanıması gerektiğinin farkındaydı.

Yoongi lifi yıkayıp yana koyduğunda yıkanmış olan esmer genci görünce başta şaşırmış sonra kaşlarını çatmıştı.

"Sen niye kendini yıkadın? Ben de seni yıkamak istemiştim!"

"Bir dahaki sefer de sen beni yıkarsın bebeğim, sorun değil." Yoongi uzatmama kararı alırken Namjoon elindeki fıskiyeyle beyaz tenli çocuğun vücudundaki köpükleri durularken konuşmuş işi bitince de banyodaki havlulardan biriyle hemen onun vücudunu sarmalamış diğerini de kendi vücuduna dolamıştı.

Hızlıca Yoongi'nin odasına geçelerlerken kapının önünde nöbet tutan Jimin'nin otuz iki diş sırıtmalı  imalı yüz ifadesini gördüğü gibi yüzünü odasının kapısına çevirip koşar adımlarla içeri girmişti Yoongi.

Ah, muhtemelen bi' kırk yıl dinlerdi artık bunu Jimin'den.

Odasına geçtiklerinde Yoongi giyeceği şeyleri ayarlarken Namjoon pek sevmese de gece üzerinden çıkardığı kıyafetledi geri giymişti.

Yoongi'nin yatağının üzerine çıkardığı kıyafetlere uzanmasını engelleyerek önce süt beyazı tendeki vücudun üzerindeki havluyu almış güzelce kuruttuktan sonra sırayla giydirmeye başlamıştı.

Bu adam Yoongi'yi ağlatmakta kararlı gibiydi.

Hiç sesi soluğu çıkmayan Yoongi başta Namjoon'u şaşırtsa da sonrasında böylece ilgilenilmenin fazla geldiğini ve içinde bunu sindirmeye çalıştığını anlamıştı. Belki de içinden buna alışmamalıyım diye de düşünüyor olabilirdi, bilmiyordu.

Alışsın istedi ama, o buna alışsın kendisi de hep böylesine ilgilensin onunla istedi.

Saçlarını ne yazık ki kurutamazlardı ses çıkmasın diye bu yüzden Namjoon uzun bir süre havluyla Yoongi'nin saçındaki ıslaklığı minimum seviyeye indirmeye uğratmıştı ardından Yoongi de onun saçlarını kurutmak istediğini söylediğinde ağzı gerek olmadığını söylemek için açılırken karşısındaki çatılmış iki kaşla susup izin vermişti.

Aynı kendisinin ona yaptığı gibi uğraşan Yoongiyle gülümseyerek gözlerini kapatmıştı. Bu çocuğun böyle en ufak dokunuşu bile nasıl iyi hissettirebilirdi, anlamıyordu asla.

Kendi saçını tararken o sırada Yoongi, Jimin'in ona verdiği ama asla bir kere bile kullanmadığı dudak nemlendiricisini çekmecede gördüğünde eline alıp küçük dudaklarına sürmüştü. Aynadan yansımasını izleyen Namjoon sürmesini bitirdikten sonra ona dönmüş ve biraz yaklaşmıştı "Nemlendiricin tadı var mı?" diye sorarken.

Yoongi alt dudağını yalayıp tadına baktığında başını sallamıştı.

"Hm hm tatlı bi tadı var."

"Ben de bakabilir miyim tadına?" Namjoon haylazca gülümserken Yoongi onu asla anlamayıp elindeki dudak nemlendiricisini ona uzattığında Namjoon'un başı sağa sola doğru hareket etmişti.

"Öyle değil."

"Nasıl bakacaksın ki tadına?"

Namjoon birkaç adımıyla tamamen ona yaklaşıp aralarındaki mesafeyi olabildiğince azalttığında baş parmağını ince  alt dudakta gezdirip sonra kendi dudaklarının arasına alıp emmişti.

Yoongi olduğu yerde apışıp kalırken Namjoon "Hm tadı güzelmiş ama böyle pek alamadım sanki." dediğinde tepki verememişti.

Gerçekten ne yapmaya çalışıyordu bu adam?

Namjoonun tutuşu çok hafifçe çenesine indiğinde başını hafifçe kaldıran esmer ellerin ardından dudağında hissettiği baskıyla gözlerini kapatmıştı. Alt dudağı kalın dudakların arasına hapsolduğunda Namjoon bir süre emmiş ve geri çekilmişti.

"Böyle daha iyi aldım tadını."

Yoongi zorla yummuş olduğu gözlerini açarken göğsünden çıkacakmış gibi atan kalbine ve özellikle karşısında onu her an darmaduman etmeye yeminli gibi olan esmere küfretmişti.

Bir gün öcünü çok fena alacaktı bu esmerden.

w

biraz fazla kısa oldu farkındayım, mazur görün.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin