Bir aya yakın geçen günlerde Yoongi her ne kadar çekinse de biraz zorunluluktan biraz da Namjoon'u kırmamak için onun evinde kalmıştı. Bu süreçte Namjoon iş yerinde patronuyla konuşmuş kendi işine girerken yapmadığını yapıp neredeyse patronuna yalvardıktan sonra Yoongi'yi işe aldırtmıştı. Tabii bundan Yoongi'nin haberi yoktu, olsa ne kadar çekineceğini ve bir o kadar da ona kızacağını biliyordu.
Aynı iş yerinde çalışmalarını istemesinin nedeni biraz beraber olurlarsa Yoongi'nin aşırı gerilmeyeceğini düşünmesinden biraz da hep beraber olmak isteyişindendi.
Namjoon, çalıştıkları kafenin kasasına bakıyorken Yoongi ise garsonluk yapıyordu.
Yaklaşık üç haftanın sonucunda aldıkları haftalıklarıyla ve önceden biriktirmiş oldukları harçlıklarını katarak okullarına yakın güzel bir yerde bir apart tutmuş ve eşyalarını da resmen yerleştirmişlerdi.
Namjoon'un annesi her ne kadar oğlunun evden gidiyor oluşunu istemese de hem kararına saygı duymuş hem de Yoongi için bir şey dememişti.
Zaten tuttukları yer çok uzak da değildi.
Haftasonu Yoongi erkenden kalkıp bir süre yatakta öylece durmuştu. Başını yanında uyuyan sevgilisine çevirmiş, uzunca izlemişti. En sonunda uyandırmayacak küçük bir öpücüğü şakaklarına bırakıp yataktan çıkmıştı.
Bazı günler Namjoon annesine de ilaç alması gerektiği için fazladan mesai yapıyordu ve Yoongi ister istemez bundan dolayı kendini kötü hissetmişti. Bunu Namjoon'a söylediğinde ise Namjoon ona kızmış ve durumundan gayet memnun olduğunu güzelce anlatarak Yoongi'nin içini rahatlatmaya çalışmıştı. Her ne kadar bir şekilde onu onaylasa da zihninin derinliklerinde bunun verdiği kötü bir his vardı, fakat onu gün yüzüne çıkarmamanın en iyisi olduğuna karar kılmıştı.
Gününün her saati Namjoonla geçiyordu resmen, bir tek derslerde beraber değillerdi. Bazenleri öğle arasında müzik odasına gidiyorlardı, Yoongi rastgele melodiler çalıyordu Namjoon'a ve hatta ona çalmayı öğretmeye başlamıştı son zamanlarda. Başta her ne kadar kötü bir öğrenci olsa da biraz açıldıktan sonra gayet iyi yol kat etmişti.
Her ne kadar Yoongi'yle piyano çalışmayı seviyor olsa da kesinlikle favorisi en başından beri Yoongi'nin kendi melodilerini dinlemek olmuştu. Her farklı melodiyi her defasında ses kaydına alıyordu ilk bu sınıfta karşılaştıkları günki gibi.
Yoongi, tezgahın üzerine kahvaltı hazırlamak için gerekli olan malzemeleri çıkartıp işe koyulduğunda dudaklarının arasından kısıkça bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı.
Ensesinde hissettiği parmakların sıcaklığıyla irkilmiş ardından arkasına dönemeden boynundaki öpücükle olduğu yerde kalmıştı.
"Günaydın bebeğim." Kesinlikle bu çocuğa sabah yeni uyanmış sesle konuşması yasaklanmalıydı.
Bu kadar tahrik edici olması gayette bir yasak sebebiydi ona göre.
"Günaydın sevgilim." Yoongi gülümseyerek başını yana çevirmiş, vücudunu sımsıkı saran bedene dönmüştü.
"Imm çok güzel kokuyor ne yapıyorsun?"
"Krep yapıyorum, sen seviyorsun diye." Namjoon hemen kısa olanın yanaklarına peş peşe hızlı hızlı öpücükleri kondururken oda Yoongi'nin kıkırdamalarıyla dolmuştu.
"Harika bir sevgilim var ya."
"Kesinlikle." Namjoon, Yoongi'nin büyük bir oyunculukla göğsünü gerişini ve ona üstten bakma çabalarına kahkaha atmıştı, boyu yetmiyordu bir kere.
Arkasından geçerken küçük bir şaplak atmayı unutmamış ve mini buzdolabına ilerlemişti.
"Namjoon ya!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy - namgi
Fiksi Umumama eğer beni incitmeden sarılırsan bunu yapan ilk kişi sen olacaksın •şiddet içermektedir