Yoongi resmen saniye saya saya sekiz dersi içindeki anlam veremediği heyecanla bitirmiş ve okulun kütüphanesine ilerlemişti elindeki kitaplarla.
Çoğu öğrenci okuldan çıkıyorken ders çalışacak birkaç öğrenci onun gibi kütüphaneye gidiyordu.
Büyük kütüphanede biraz daha köşede olan masaya oturdu konuşacakları için. Kitapları koyup defterinde konunun olduğu kısmı açtıktan sonra bakışlarını kapıya çevirdi.
Her açılan kapıda gülümsüyor ve Namjoon'un gelmesini bekliyordu lakin giren hiçbir beden tanıdık değildi.
Geçen birkaç dakikanın ardından kapıya dikmiş olduğu bakışlarını çekerek önüne dönmüş ve masaya doğru eğilerek kollarının üzerine başını koymuştu.
Öylece biraz daha beklediğinde telefonu çıkartarak saate bakmış ve yarım saat geçtiğini görmüştü. Aklına birkaç gün önce onun ilk teneffüste Namjoon'a kütüphanede çalışmak için sözleştikleri ama onun gidemediği gelmişti. Acaba Namjoon bunun öcünü mü alıyordu? Gelmeyecek miydi?Sonrasında Namjoon onun ayağının kötü olduğunu fark etmişti ve ayağının yaralı olduğu için gelemediğini de öğrenmişti, böyle bir şey için öc alır mıydı? Namjoon böyle birisi değildi.
Sessizde olan telefonunu saniye başı kontrol ediyordu lakin ne bir mesaj ne de bir arama düşmüşüyordu ekranına.
Üzgün bir şekilde önündeki güzelce not almış olduğu deftere baktı, hiç böyle bir şey olabileceğini düşünmemişti.
Namjoon onun arkadaşı değil miydi yani?
Derin bir soluğu ciğerlerine çekmiş ve ayaklanmıştı kitaplarını toplamak üzere. Masanın üzerindeki kitaplarını çantasına koyarken duyduğu adım seslerinin sahibine döndü.
Namjoon gelmişti.
Anında yüzü gülerken kendine kızmıştı Namjoon hakkında düşündükleri için.
Karşısındaki bedenin nefes nefese kalmış olduğunu görünce kaşları çatılmıştı.
"Kusura bakma Yoon, Seokjin Hyung fenalaştı onun yanındaydım sana da mesaj atamadım şarjım bitmiş." Namjoon nefes nefese konuşurken Yoongi, ilk başta onun dediklerinden sadece isminin kısaltılmış halini duymuştu ve çok hoşuna gitmişti. Arkadaşlar hep böyle isimleri kısaltıyor veya takma adlar takıyorlardı ve bu kendini bildi bileli onun çok hoşuna giderdi, o da Jimin'e takma ad takardı.
Bunları düşünürken bir anda cümlenin devamı aklında anlam bulmuş ve yüzünü endişeli bir ifade bürümüştü.
"Seokjin iyi mi?"
"Evet evet, iyi. Astım krizi tuttu da havasını da yanına almayı unutmuş, ben de onun için yanımda taşırım ondan çektirdim ona."
"Tek göndermeseydin."
"Ha, yok merak etme bizimkiler yanındaydı, onlar bırakacakmış eve." Yoongi anladığını belli eder bir şekilde kafasını salladığında sandalyeye geri oturdu.
"Kusura bakma tekrardan beklettim seni de. Eğer senin için saat geç olmuşsa daha sonraya da erteleyibiliriz." Yoongi anında başını ona çevirmiş ve hızla iki yana sallamıştı.
"Hayır hayır, saat benim için sorun değil." Namjoon gülümseyerek teşekkür ettikten sonra Yoongi notlara bakarak konuyu güzelce anlatmıştı. Namjoon'un onu dikkatlice dinlemesi ve arada kendi defterine not alması çok hoşuna gitmişti.
Bir saat sonra konuyu bitirdiklerinde eşyalarını toplayıp ayrılmışlardı okuldan.
"Çok teşekkür ederim tekrardan Yoongi. Gerçekten güzel anlattın, Bayan Kim'in yerine geçsen hiç fena olmazdı aslında." Yoongi onun bu dediğine gülerken başını iki yana sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy - namgi
قصص عامةama eğer beni incitmeden sarılırsan bunu yapan ilk kişi sen olacaksın •şiddet içermektedir