hangi yaraydı acıtan

436 43 2
                                    


Okula girdiğinde ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafa bakındı. Yemek yemesi gerekiyordu lakin beş kuruş parası yoktu. Dönmeye başlayan başı işini zorlaştırırken ezbere bildiği sınıf yolunda ilerledi.

Boş olduğundan dolayı bulanan midesi oldukça kötü hissettiriyordu. Başının ağrısı şiddetlenmiş ayaklarını hissedememeye başlamıştı.

Birinin sesini duymuştu lakin uğultudan öteye gidememişti. Eli başına giderken ise çoktan dengesini kaybetmişti. Yere yığılmayı beklerken belindeki sıkı tutan elin sahibine dönmüştü.

"Yoongi!" Ses bu sefer kafasının içinde bir karşılık bulduğunda derin bir nefesi verdi. Tutan kişi belindeki tutuşu sıkılaştırmış bir de diğer elinden tutarak birkaç adım attırmıştı.

Namjoon kantinin girişinde oldukları için şükretmişti içinden. Hemen yandaki bir sandalyeyi çekip Yoongi'yi oturttuktan sonra masaya doğru yaslamıştı. Çantasındaki şişeyi hızlıca çıkartıp Yoongi'ye birkaç yudum içirdikten sonra biraz eline dökmüş ve Yoongi'nin yüzünü ıslatmıştı kendine gelmesi için.

"Biraz daha iyi misin?" Yoongi birkaç derin nefesin ardından başını salladı.

"Teşekkür ederim." Namjoon başını olumsuz anlamda sallarken karşısındaki çocuğu inceledi. Zaten beyaz olan teni daha da beyazlaşmıştı.

"Kahvaltı yapmış mıydın?" Yoongi bakışlarını ona çevirirken başını sağa sola salladı.

"Tamam, bekle beni lütfen." Başta ne olduğunu anlamasa da sonrasında kantin tezgahına doğru yürüyen çocuğu görünce olduğu yerde dikleşti.

Namjoon birkaç dakika içinde elinde 4 tane poğaça ve iki tane çayla geldiğinde istemsizce başı eğilmişti.

"Madem öyle birlikte yapıyoruz o zaman. Ama sözüm söz mutlaka kovalayacağım da." Yoongi onun bu dediğiyle utandığında Namjoon onun bu haline gülmüştü. Çenesi ile önündeki poğaçayı işaret ettiğinde Yoongi istemeyerek baktığında Namjoon anlamış gibi çayından bir yudum alarak konuştu.

"Dert etme, bir dahaki sefer de sen ısmarlarsın çok istiyorsan." Yoongi burukça gülümseyerek önündeki peçeteye sarılmış poğaçaya uzanıp yemeye başladı.

"Senin bu saatte ne işin var burada?" Masaya çöken sessizliği bozan Yoongi başını kaldırdığında Namjoon'un ona bakıyor olduğunu fark etti.

"Biliyorsun sınavlar yaklaşıyor, öncesinde erkenden gelip kütüphanede çalışırım hep. Yine öyle yapmak için gelmiştim." Yoongi, Namjoon'un şu an kendisi yüzünden çalışamadığını fark edince ağzındaki lokmayı zorla yuttu.

"Kusura bakma, seni de çalışmandan alıkoydum."

"Hayır hayır, şimdi kahvaltımı yapıyorum ya ilk teneffüste geçerim ben de kütüphaneye." Yoongi bu cümle ile rahatlamamıştı çünkü biliyordu ki ilk teneffüs her ne kadar diğer teneffüslere kıyasla uzun olsa da Namjoon şimdi çalışsaydı çok daha fazla bir süre çalışmış olacaktı.

Namjoon onun kendisini suçladığını fark edince konuyu değiştirmeye çalıştı.

"Eğer sen de çalışacaksan birlikte geçebiliriz ilk teneffüste kütüphaneye." Yoongi eğilmiş olan başını kaldırarak karşısındaki çocuğa baktı. Ya kendisi düşündüğü kadar soğuk ve kötü birisi değildi ya da karşısındaki çocuk gerçekten canayakın ve iyi birisiydi.

Kesinlikle ikinci seçenek diye düşündü içinden.

Çünkü biliyordu ki Namjoon gerçekten çok arkadaş yanlısı bir çocuktu. Okuldaki çoğu kişiyle az çok bir muhabbeti vardı ve hepsiyle de iyi anlaşırdı.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin