Küçük, sessiz adımlarla ahşap ve birkaç adımda bir gıcırdayan merdivenlerden inerlerken odanın görüş açısına girmesiyle küçük gözlerini büyüterek durmuştu Yoongi, onun hemen bir adım arkasında olan Namjoon da sebebini anlayamasa da durmuş ve adımlarında olan bakışlarını kaldırarak tam karşısındaki bir çift sinirli gözle karşılaşmıştı.
"İnin lan aşağıya." kırklarının ortasında olan adamın evi kükretircesine olan bağırışıyla Namjoon ne yapacağını bilemeyerek Yoongi'ye bakmıştı, Yoongi de ona döndüğünde derin bir nefes almış ve yanlış mı olup olmadığını düşünmeyerek önden inmeye başlamıştı ve bu sırada Yoongi'nin onu durdurmak için öne uzattığı titreyen elini sıkıca tutmuş ve onu da aşağıya indirmişti kendi peşinden.
"Sen ne kadar iğrenç, utanmaz bir pislik oldun böyle ha!" Yoongi'nin babasının iğrenen bakışları ikisinin tutuşan eline inip konuştuğunda Yoongi hemen elini Namjoon'un elinden çekmişti.
"Öyle ki düzüştüğün, orospusu olduğun adamı ailenin olduğu eve getirecek kadar utanmasız bir pislik oldun!" Dişlerinin arasından hayatında gördüğü en iğrenç şeye bakarmış gibi bakıyordu öz, bizzat kendi canından kanından olan oğluna.
Yaşlı adam Namjoon'a yaklaştığında esmer genç de bir adım atmıştı ona karşı. Büyük olan memnuniyetsiz bir bakışla Namjoon'u süzdüğünde genç içe omuzlarını dikleştirerek bakmıştı ona.
"Nasıl bir erkekten hoşlanabilirsin ki anlamıyorum? Sik yalamak bu kadar mı gidiyor hoşuna."
"Düzgün konuş lan!" Namjoon dişlerinin arasından yanındaki titreyen gözlerle babasına bakan gence karşı iğrenç konuşan yaşlı adama doğru öldürecek gibi bakıp konuştuğunda adam kahkaha atmıştı.
"Sen zaten her zaman korunmayı bekleyen beceriksiz bir bebek gibiydin, asla adam olamayacaksın Yoongi."
"Lan sana onunla düzgün konuşacaksın demedim mi?" Namjoon sesini yükselttiğinde odaya hızlı hızlı iki kişinin adımları doluşmuştu.
Namjoon gelen sesle onlara doğru bakarken Yoongi'nin babasının bir adımlık hareketle beyaz tenli gence yaklaştığını görmemişti. Büyük el sanki şimdiye kadar olanlardan da ağır bir şekilde inmişti yüzüne.
Yoongi dengesini sağlayamayıp düşecek gibi olduğunda belindeki sağlam tutuşla düşmekten kurtulmuştu fakat dizleri onu taşımıyor gibiydi.
"Senin gibi iğrenç birini yediriyorum, okutuyorum, bu eve sokuyorum tüm iğrençliklerine pisliklerine rağmen ve sen bir de orospuluğunu annenin babanın kardeşinin olduğu evde mi yapıyorsun. Utanmaz!"
Yoongi, Namjoon'un belindeki elinin sertleştiğini hissediyordu ama hiç kendinde değil gibiydi. Duydukları sanki kulaklarına bile girmiyor gibiydi sadece Namjoon'un belindeki sert tutuşu ve yaslanıp ağırlığını verdiği arkasındaki bedeni vardı hissettiği.
"Asıl iğrenç olan senin o düşüncelerin." Adam, Namjoon'un konuşmasıyla onlara doğru yürüdüğünde esmer genç hızlıca kolunun arasında olan bedeni arkasına alıp önündeki adamı ittirmişti.
Amacı sadece kendilerinden uzaklaştırmak olsa da Yoongi'ye dedikleriyle öyle bir sinirlenmişti ki tüm gücüyle ittirdiği koskoca adam sendeleyip yere kapanmıştı.
"Seni piç kurusu!" Adam Namjoon'a doğru hırlarcasına konuşup kalktığında yumruğunu vurmak için kaldırmış fakat Namjoon'un bileğine sarılan elleri buna izin vermemişti.
"Sakın aklından bile geçireyim deme!" tuttuğu eli sertçe bıraktığında Yoongi'nin babası burnundan solumuş peşinden çevik hareketlerle Namjoon'un arkasındaki Yoongi'yi kolundan tutup kendine çekip sallamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy - namgi
Ficción Generalama eğer beni incitmeden sarılırsan bunu yapan ilk kişi sen olacaksın •şiddet içermektedir