dursa dünya gözlerinde

229 24 10
                                    

Saatler birbirini öylece kovalamış fakat ne kedi gözlü çocuk ne de esmer genç farkına varabilmişti geçen saatlerin.

Her şeyden muhabbet etmişleri, Yoongi her defasında Namjoon'un hiçbir şey yapmadan ona bu kadar konuşma isteği getirtmesine şaşıp kalıyordu. Kendisi gibi böylesine konuşmayı sevmeyen vr oldukça bundan kaçınan birisinin sevgilisinin yanında her defasında dut yemiş bülbüle dönüşüyor olması hayret vericiydi gerçekten.

En sonunda bunu ona karşı dile getirmiş ve esmer gençten "Kısa cümlelerinin altındaki büyük anlamları seviyorum." cevabını aldığında anlamıştı.

Karşısında onu anlayan birisi olduğunda konuşmak isterdi insan, Yoongi şimdiye kadar hiç onun dediklerini anlayan birisiyle karşılaşmamıştı ki konuşmak istesin.

Düşününce, onu dinlemek isteyen birisi bile yoktu bırak anlamayı.

Biraz saatlerin geçe kaydığı bir zamanda artık eve gitmelerini gerektiğini fark etmişlerdi çünkü acilen boyanması gereken saçlar vardı!

En sonunda zar zor açık bir markete girip harçıklarının dibini sıyırarak aldıkları boylarla eve geçip gizli gizli Namjoon'un odasında saçlarını boyamaya çalışıyorlardı.

Taa ki Jungkook içeri girene kadar.

"Anneee! Abimle Yoongi Hyung her yeri saç boyası yapmış hemen gelmen gerek!" Yalan.

Yoongi böyle bir şey olmamasına rağmen utançla başını eğdiğinde Namjoon onun bu hareketini gördükten sonra kısık gözleriyle Jungkook'a bakmış ve elini boynunda gezdirerek "Öldün sen." demişti fısıldayarak. Jungkook ise sadece otuz iki diş gülerek omzunu silkelemişti onun bu davranışına

Yoongi ise o sırada yandan yandan Namjoon'a "Ama ben demiştim sana annene söyleyelim dedim." diye kızıyordu.

Bayan Kim içeri girdiğinde daha henüz yeni açışmaya çalışılmış kutuları çalışma masasının üzerinde gördüğünde önce Namjoon ve Yoongi'ye bir süre bakmış ardından arkasını dönüp giderken "En ufak dahi lekeyi gördüğüm an işimiz var!" diyerek alttan alttan izin vermişti onlara.

Gerçi annesi izin vermeseydi Namjoon allem eder kallem eder Yoongi'nin saçlarını boyardı.

Tanrı aşkına minik gözlerinin içi bu fikri söylerken öyle güzel parıldamıştı ki nasıl oldurtmazdı o isteği?!

Yoongi, bayan Kim'in izin vermesiyle biraz daha rahatlamış ve karıştırma tüpünün içine sıktığı boyayı çalkalamaya başlamıştı. O sırada da Namjoon dolabından siyah eski iki tişörtü çıkarmış birini Yoongi'ye vermişti. Hızlıca siyah tişörtü üzerine geçirip diğerine baktığında öylece kendisine bakıyor olduğunu görüp gülümsemişti.

"Bence de."

"Ha?"

"Ben de beğeniyorum vücudumu."

"Ne? Ne alaka?" Yoongi'nin beyaz teni anında kızarmaya başladığında arkasını dönüp ona verilen tişörtü giymeye başlamıştı bu sırada ise Namjoon'un alttan alttan kıkırdadığını bildiğinden gözlerini kısmıştı.

İkisi de hazır olduklarında Namjoon yere serdiği bir örtünün ortasına bir sandalye koymuş ve üzerine de Yoongi'yi oturttuktan sonra dikkatli bir şekilde büyük olanın saçlarını boyamaya başlamıştı. Onun bu tamamen odaklanmış halini karşılarındaki aynadan izleyen Yoongi'nin keyfine diyecek yoktu. Uzun sürmeden saçları bittiğinde o kalkmış ve yerine Namjoon oturmuştu.

"Namjoon bu ne?!"

"Ne ne hayatım?"

"Kulağım Namjoon!"

"Ne olmuş bebeğimin kulağına?"

"Bak yumuşatmaya çalışma yemyeşil olmuş kulağım ya!" Namjoon yüzündeki mahcup gülümsemeyle bir kendisine bir de aynadaki aksinden boyanmış kulağına bakan Yoongi'ye bakıyordu.

"Ama kulağının yanlarında da saçın var! Boyamasa mıydım yani?" Yoongi derin bir nefes aldıktan sonra aklına gelen fikirle gözlerini kısarak normal devam etmeye karar vermişti.

"Neyse yapacak bir şey yok." Namjoon öylece hemen kabullenmesine anlam veremeyerek kaşlarını çatmıştı. Büyük olanın yüzündeki muzip gülümsemeyi gördüğünde ise aklından neler geçtiğini hemencecik anlamış fakat bir şey dememişti.

Şimdi ise aynadan diğerini izleme sırası Namjoon'a geçmişti. Yoongi'nin ince parmaklarının saçlarının arasında dolanıyor oluşu çok hoşuna gitmişti. Bi ara kesinlikle dizlerine yatıp o saçlarımı okşarken dinlenmeliyim, diye geçirmişti içinden.

O bu aklındaki fikire gülümserken ensesini boydan boya dolanan parmakları hissettiğinde hiç şaşırmış gibi bir hali yoktu. İntikamını almış olan Yoongi'nin de bunu anlamış olmasıyla hiç alakası yoktu. Öylece gülüşmüşler ve devam etmişlerdi.

ikisinin de saçı boyanıp boyanın saçta bekleme süresince saçma sapan fotoğraflar çekinmişlerdi. Süre bititkten sonra ise sırayla birbirlerinin saçlarını yıkayıp güzelce kurutmuşlardı.

"Pekala yarından sonra kafana geçirmek için kese kağıdına veya siyah poşete ihtiyacım olacak!" Yoongi büyüyen gözleriyle karşısındaki çocuğa baktığında Namjoondan bir kahkaha kopmuştu.

"Şaka yapıyorum tabii ki." Yoongi hiçbir şey söylemeyip gözlerini kısarak ona baktığında o da gözlerini kısmış ve tam karşısında duran çocuğa doğru eğilerek ikisini aynı boya getirdikten sonra "Ya yapmıyorsam?" demesiyle kafasına yediği tokatla kaşlarını çatarak doğrulmuştu.

"Aman be! Seninle de uğraşılmıyor." Yoongi onun bu haline güldükten sonra aynadan kendisine bakmak için gardıroba doğru adımlamıştı. Birkaç saniye sonra yansımasından arkasında esmer genci görmüş fakat herhangi bir şey yapmamıştı.

"Beğendin mi?" süren sessizliğin ardından Namjoon'un derin sesi bıçak gibi kestiğinde Yoongi ayna yoluyla bakışmıştı onunla.

"Farklı hissettiriyor ama sanırım bu hissi sevdim...  Sen?"

"Ben de beğendim. Ama seni daha çok." Gülümseyerek önündeki daha sıska bedenin belini kavrayarak sarılmış ve çenesini omuza yaslamıştı esmer genç.

"Yarın okuldan sonra kendi evime dönsem iyi olacak." Yoongi sessizce konuşurken aynadan Namjoon'a bakıyordu o ise hiçbir şey dememiş sadece yüzünü, başını yaslamış olduğu omuza gömmüştü.

"Sen nasıl istersen." Yoongi ona sarılan kolların arasında olduğu yerde dönerek yüzünü esmer gence çevirdikten sonra karşısındaki boyuna sokulmuştu. Namjoon derin ve biraz da içinde keder barındıran bir nefesi içine çekip sarışını sıkılaştırmış Yeni boyanmış yeşil saçların arasına küçük bir buse bıraktıktan sonra mırıldanmıştı.

"Umarım bir gün gerçekten kendi evine dönersin Yoon. Onu bulman için her zaman yanında olacağım."

w

Yeni bir namkook kitabı yayımladım (aslında çoğu bölümü bir-iki yıl öncesine ait ama olsundu) eğer dikkatinizi çekerse hesabımdan bakabilirsiniz.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin