büylendiğin evren kadar sonsuzsun

279 25 28
                                    

Jimin ile konuşması için odasında yanlız bıraktığı Yoongi'den ayrılarak oturma odasına, annesi ile kardeşlerinin yanına gidip boş olan koltuğa yayvan bir şekilde oturmuş uzun bacaklarının arasını açarak derin bir nefes almıştı.

Haftasonu olduğu için rahatça telefonundan oyun oynayan Jungkook, yorgun görünen, kafasını koltukta geriye doğru atıp gözlerini yummuş olan abisinin yanına gitmiş bir süre öylece dikilerek onu izlemiş sonrasında da su yeşili koltuğun etrafını dolanarak arkasındaki yerini almış ellerini geniş omuzların üzerine koymuştu.

"Masaj yapmamı ister misin?" gözlerini açmadan başını hafifçe sallayarak onu onaylayan esmerin omuzlarını sıkarak rahatlatmaya çalışıyordu. Bakışları onları izleyen annesine döndüğünde bir süre orada oyalanmıştı.

"Namjoon. Bir şey söylemeyecek misin oğlum?"

"Ha?"

"Bana bahsetmeni istiyorum."

"Anne ben her şeyi sana söyledim zaten!" Seokjinin gergin sesi ortama girdiğinde Jungkook başını eğerek abisinin yüzüne bakmıştı. Gözleri kapalıydı hala.

"O değil, Yoongi'den bahsetmesini istiyorum." Annesinin, Yoongi'nin evde olmasını sorun ettiğini sanan Jungkook'un bu cümleden sonra içi rahatlamıştı. Aslında annesinin böyle bir şey düşünecek biri olmadığını biliyordu fakat yine de gerilmişti. Sonuçta habersiz bir şekilde Yoongi onlarda kalmıştı.

"Çok bariz değil mi?" Namjoon yarım ağız gülerek konuştuktan sonra gözlerini açarak masaj yapan kardeşinin ensesinden tutarak koltuğa düşürmüş sonrasında da kafasından öperek kendisine yaslamıştı.

"Evet, bariz." adı bile geçince moodunun yerine geldiğini görmesini ima ederek konuşmuş ardından gülmüştü annesi.

"Onun taraflarda da baya bariz bence." Seokjin de muhabbete katıldığında Namjoon gözlerini büyükçe açıp ona bakmıştı.

"Öyle mi dersin?"

"Japonyadan bile görülür." bu saçma abartı cümlesine hepsi güldüğünde Yoongi duyduğu şeylerle kıpkırmızı kesilmişti.

Namjoon'a karşı hoşlanmanın çok ötesinde şeyler hissettiğinin farkındaydı fakat bunu böyle belli ettiğini bilmiyordu. Böyle konuşuyor olmaları onu çokça utandırmış bir yandan da hoşuna gitmesini sağlamıştı.

Gerisin geri banyoya giderek soğuk suyu yüzüne tutmuştu. Onun kapıdan heyecanla karışık utançla geri döndüğünü gören Namjoon ise gülmüştü fakat yanındakiler sebebini bilmediği için iyice aşk sarhoşu olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Yoongi bir nebze daha kızarıklığı geçmiş yanaklarıyla odaya girip çekingen adımlarla kendisinin yanına oturduğunda Namjoon'un onu gerçekten yiyesi gelmişti. Bu çocuk gözünde çok başkaydı.

Ilk başlarda onlarda olan odak Bayan Kim'in heyecanla izlediği günlük diziye verilmişti.

"Seni bir yere götürmek istiyorum." Yoongi, Namjoon'un kolunu hafifçe tutarak sessizce konuştuğunda Namjoon hemen kalkmış onun da elini tutarak onu da kaldırmıştı.

"Biz gidiyoruz, hiç zahmet etmeyin, kalkmayın." tüm odakları televizyonda olan üçlü, senkronize bir şekilde başlarını saklayarak onları onayladıklarında Namjoon peşinden küçük sevgilisini sürükleyerek odasına getirmişti.

"Üzerine başka bir şeyler vermemi ister misin?"

"Şey senin alt kıyafetlerin bana olmaz fakat üstüme bir şey verirsen çok sevinirim." Namjoon onun bu uslu haline gülümseyip saçlarını okşadıktan sonra dolabına adımlayıp en sevdiği tişörtlerden biri olan soluk mavi tişörtü çıkartarak ona uzatmıştı giymesi için. Kendisine de bir alt ve üst çıkartmış kapıya doğru adımlamıştı.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin