O akşam ikisi de bedenen olmasa da içlerindeki ruhlarına fazla gelen yorgunluklarıyla öylece uyuyakalmışlardı. Namjoon geceleri birkaç defa uyanıp annesini kontrol ettiği için artık ona böyle oturan uyku düzeniyle arada kalkmış ve tatlı bir şekilde tarçın kokan kollarının arasındaki küçük bedeni izleyerek tekrardan uykuya dalmıştı. Yoongi ise her gece korkarak, içini sanki birisi her an baskına gelecekmişçesine huzursuzluk kaplayarak uyuduğu bu evde ilk defa huzurlu ve güvenli hissederek uyumuştu. Uzun bir süredir hiç bölünmemiş olan uykusu sabah uyandığında büyük bir dinçlik sağlamıştı ona.
Her zaman erken uyandığı için yine erkenden uyanmış, başta kendini saran kolları yadırgasa da tanıdık kahve kokusunu soluduğu an kasılmış bedenini gevşeterek gülümsemişti.
Dün geceki birbirlerine söyledikleri her sözü, her bakışmayı ve her sessizliği kalbinin en derin en gizli kısımlarına ilmek ilmek dokumak istiyordu.
Sadece o an orada ikisi varmışçasına izliyordu Namjoon'un uyuyan yüzünü. Penceresinden içeri sızan ışıkla sonraki güne geçtiklerini fark etmişti fakat bu sürede Jimin'in ne yaptığını bilmiyordu. Namjoon bu kadar rahatsa Jimin'in haberi olduğunu düşünüyordu fakat yoksa da odasına birisi girer diye bir kaygısı yoktu. Çünkü genellikle onun odasına varan yolda sadece kendisinin ve Jimin'in ayak izleri bulunurdu.
Bir eli ait olduğu yere kavuşmak istercesine yüzüne doğru hareketlendiğinde kafasına herhangi bir soru düşmeden parmak uçlarını yüzünde gezdirmeye başlamıştı. İlk dikkatini daha önceden de olduğu gibi yüzünde fazlaca olan bentleri çekmişti, kendi yüzünde yanağının üzerinde duran ve asla sevemediği bu lekeler ya Namjoon'da olduğu için bu kadar güzel görünüyordu ya da kendinde olduğu için böylesine kötü duruyordu.
Kesinlikle Namjoon'da olduğu için böylesine güzel, diye geçirdi içinden.
Önce sağ yanağındaki elmacık kemiğinin bitiminde olan benin üzerinde gezindi parmak uçları oradan sol yanağındaki elmacık kemiğinin başlangıcındakine uğrayıp burnunun ucundakine doğru gitmiş oradakinin çok sevimli gösterdiğini düşündüğünde kıkırdamıştı bu düşünceye. Gözleri alt dudağının hemen altındaki benine kaydığında parmakları öylece yanağına doğru gitmişti tekrardan. Öylece kalmış oradaki beni izliyordu şimdi. İçinde öyle bir oraya öpücük kondurma adlı hisler baş göstermişti ki derin bir nefes alarak bakışlarını çekmişti.
Fazla davetkar duruyordu.
"Hey, bir yerde daha benimin olduğunu biliyorum ama?" uykulu olduğu için normalde olduğundan daha da kalın çıkan sesle irkildiğinde elini geri çekmişti fakat anında yakalayan Namjoon parmak uçlarını öptükten sonra sıkıca tutmuştu elini.
Parmak uçlarını her defasında öpüşü içinde çok farklı duygulara yelken açtırıyor her defasında zıplama isteği doğuruyordu içinde.
"Günaydın." Ne diyeceğini bilemeyerek konuyu değiştirince gözlerini açmış olan Namjoon gülümseyerek bakışlarını pencereye çevirdikten sonra tekrar ona döndü.
"Günaydın bebeğim." Yoongi, onun baktığı gibi cama bakarken dediği şeyle anında bakışlarını ona çevirmiş ve gülümseyen yüzüne farklı bir şey görmüşçesine bakmaya başlamıştı.
"Eğer rahatsız olduysan-"
"Hayır!" anında onu durdurduktan sonra bakışlarını indirerek yükselen sesini düşürüp "Hoşuma gitti aksine." demişti. Fakat utandığı için kısık çıkan sesini yine kendisi zor duyarken Namjoon özellikle duymuş ve gülümsemişti.
Tuttuğu elini bırakmadan diğer eliyle cebindeki telefonu çıkartıp baktığında bir sürü arama görmüş biraz gerilerek bedenini hafifçe hareket ettirip doğrulmuştu. En çok arayan kişi olan Seokjin'i aradığında anında açılması daha da germişti. Gerildiğini vücudundan hisseden Yoongi de istemsizce gerilerek meraklı gözlerle izlemişti karşısındaki çocuğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cinnamon boy - namgi
Fiksi Umumama eğer beni incitmeden sarılırsan bunu yapan ilk kişi sen olacaksın •şiddet içermektedir