seni göreceğim

390 35 4
                                    

Geçen bir haftanın üzerinden Namjoon'un zorla Yoongi'yi hastaneye götürmesinin ardından ayağındaki sargı çıkarılmış ve rahatça üzerine basabilmeye başlayan Yoongi artık okula gitmeye başlamış ve okul çıkışlarında Namjoon'un sayesinde geride kaldığı konulardaki eksiklerini kapatmaya başlamıştı. Günleri oldukça sıradan geçmeye devam etse de bu, sıkmıyordu onu. Eve geldiği andan itibaren doğruca odasına gidiyor, bir şekilde Namjoonla ve arkadaşlarıyla irtibatta kalıp muhabbet eşliğinde görüntülü konuşma sayesinde ders çalışıyor, neredeyse ailesini görmüyordu bile.

Her geçen günde, daima arkasında olduğunu zerresine kadar hissettiren Namjoon'a karşı içindeki hisler büyüyordu. Her dokunuşunda karnına saplanan hafif ağrı o kadar güzel hissettiriyordu ki yanağından çaldığı ufak buselerle kendinden geçecek gibi oluyordu.

Bir yandan ise içi en çok bu anlarda acıyordu.

On iki yaşına kadar babasının arada bir attığı laflar dışında pek bir şey yaşamaksa da sonrasında sınıftaki bir çocuktan hoşlanıp bunu annesine anlattığında güzel bir rüyaya benzemeyen hayatı tamamen kabusa dönmüştü. Saf ve çocukça duygularıyla annesine söyleyişinin ardından nasıl bir tepki geleceğini bilmiyordu fakat yediği tokatın, kafasında oluşabilecek ihtimallerin arasında olmayacağı kesindi.

Bütün bir yüzü yanmıştı fakat şimdiye kadar pek bir sevgi görmese de bir fiske bile vurmamış ve saygı duyduğu annesinden böylesine sert bir tokat yemiş olmak o küçük yaşında bile ağır gelmişti ona. Çünkü zaten Yoongi her zaman yaşıtlarından daha olgun ve daha fazla düşünen birisi olmuştu.

Eli sızlayan yanağına gittiğinde dolan gözleriyle, gözlerinin içine bakamadığı annesinin yüzüne bakmıştı.

"Bu.. kötü bir şey mi anne?" Yanlış bir şey yapıyorsa düzeltilebilirdi değil mi?

"Sen kendi cinsindeki birisinden hoşlandığını söylemeye utanmıyor musun ha? Bunun ne kadar iğrenç, kendinin ne kadar iğrenç biri olduğunun farkında mısın?"

"Bunlar da ne demek oluyor?" bir anda kapıyı sertçe açıp içeriye büyük bedeniyle ve kendine has hışmıyla giren babasını görünce olduğu yerde geri çekilmeye çalışmıştı Yoongi.

"Bir erkekten hoşlandığını söylüyor!" Yoongi'nin o gün için ayık kafa ile duyduğu son cümle bu olmuştu. Çünkü daha sağ yanağındaki annesinin tokatı ile oluşan sızı geçmezken aynı yere çok daha güçlü yediği darbe o küçük bedenin dayanabileceği şekilde değildi.

Sonrasında uyandığında ise sanki çok farklı bir hayata uyanmış gibiydi.

O gün başlamıştı Yoongi'nin yediği darbelerle bir kenarda bayılışı ve kendiliğinden ayıldığında aynı izbe köşede buluşu kendini.

Namjoon onun her yanağını okşadığında annesinin tokatları geliyordu gözünün önüne. Elinden hafifçe tutuyordu Namjoon fakat o her zaman babasının o bilekten sertçe tutuşunu ve vuruşunu hatırlıyordu.

Kendini çok özel hissediyordu bir o kadar da değersiz.

Hafif üşütecek gibi olduğunda Namjoon onu hemen ısıtırken babasının kışın ortasında yalın ayak yerdeki karlara bastırması geliyordu aklına. Namjoon onu hem sarıyor hem de kabuğu tutmamış yaraları kazıyordu tırnaklarıyla.

Fakat sarıyordu işte bir şekilde. Bu hareketleri her ne kadar eski ve güncel şeylerini ona anımsatıp hatırlatsa da o ana odaklanınca günün sonunda o yaralar sarılmış oluyordu, her ne kadar tekrardan kana bulaşacak olsa bile.

Yoongi bütün bunları içten içe yaşadığını sanıyor ve yanındaki sevdiğine belli etmediğini sanıyor lakin yanılıyordu. Onu bir şekilde çoktan çözmüş olan Namjoon o anlarda karşısındaki çocuğun güzel gözlerinin dalışından bile anlıyordu her şeyi.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin