yaramızı unutturup yarayı kapatan aşk, yaradan da derin

216 19 5
                                    

Günün ilk ışıklarının yüzüne vurmasıyla uyanan Yoongi huysuzca yüzünü buruşturup biraz gözleri kapalı kalmış ardından karnında hissettiği ağırlıkla gözlerini açmıştı.

Bakışları önce karnının üzerinde duran esmer damarlı kola ardından kolun sahibine dönmüştü. Yüzündeki tatsız ifade anında yerini huzurlu bir ifadeye bırakırken dudaklarının uçlarına yerleşen tebessüm yüzüne çok yakışmıştı.

O günün üzerinden dört gün geçmişti ve Yoongi Namjoon'u resmen dört gündür göremiyordu! Ertesi günün erken saatlerinde Namjoon işe gitmişti, birkaç gündür Yoongi için iş günlerini erteletmişti bi şekilde fakat patronunun 'bugün gelmezsen kovulursun' özetli mesajını görünce Yoongi'den özür dileye dileye gitmişti.

Uyku mahmurluğunu üzerinden atamamış olan gence göre özür dilenecek bir şey yoktu, bu işti sonuçta fakat Namjoon öyle bir gecenin sabahında onu yalnız bırakmak zorunda olduğu için özür dilemişti.

Üç gün boyunca da okula gelmemişti ancak neyse ki bir önceki seferde olduğu gibi iletişimsiz kalmamışlardı, sürekli araşmış veya konuşmuşlardı okuldan ve işten kalan zamanlarda.

Her ne kadar asla ama asla yeterli olmasa da.

Şimdi ise Yoongi içindeki özlem ve sevinçle kıpırdanmadan duramıyordu. Esmer genç gerçekten de sözünü tutmuştu. Eğer gece camını açabileceğim şekilde uyursan sabah yanında olacağım, demişti ona.

Yanında uyuyan ve derin bir uykuda olduğu belli olan esmerin yüzünde gezdirdi bakışlarını. Benlerinden öptüğü gün aklına geldiğinde bakışları anında dudağının hemen altında kalan bene kaymıştı. O gün o beni öpememişti ve şu an dudaklarının ucu karıncalanıyordu.

İşaret parmağının ucu tüy kadar hafif bir dokunuşla gözlerinin odağındaki benin üzerindeki yerini aldığında esmer yüzün kaşları belli belirsiz çatılmış hemen anında ifadesiz haline geri dönmüştü. Yoongi küçük bir kıkırtıyı onun bu halinden dolayı dudaklarından kaçırdığında hemen eliyle ağzını kapatmıştı.

Onu uyandırmak istemezdi. Ama sebepsizce gülesi geliyordu.

"Of nasıl seviyorum ama!" Kısıkça sızlanarak konuşmuş dudaklarını öne büzerek durmuştu öylece. Ne güzeldi onunla birlikte uyanmak.

Onunla yaptığı en önemsiz şeyin bile önemi çok fazlaydı. Ve bunu bazen çok garipsiyordu, nasıl oluyordu da böyle hissettirebiliyordu?

Önemsemedi, yavaşça oradaki bene değmek için sızlanan dudaklarını varış noktasıyla buluşturdu. Çok hafif olan öpücüğü öylesine benin üzerinde bulunuyorken gözleri kapanmıştı. Bir anda belinden tutulup yatağa sırt üstü yatırılmasıyla aklı çıkmıştı. Bu sırada çoktan onun üzerindeki yerini alan esmer genç ise büyükçe sırıtıyordu.

"Ya! Namjoon, bi an çok korktum!"

"Sabah sabah neler yapıyorsunuz siz öyle?" Direkt gözlerinin içine bakan esmerin dedikleriyle anında olduğu yere sinmiş ve bakışlarını kaçırmıştı. Yanaklarına sıcaklık bastığında içinde kendi kendine hayıflanıyordu, gizli gizli de öpemeyecek miydi bu adamı? İlla hemen her şeyi anlasın zaten!

Düşündükleriyle kaşları çatılırken Namjoon öylece saniyeler içinde altındaki bedenin halden hale giren yüz ifadelerini izliyordu dudaklarındaki gülümsemeyle.

"Sana ne ya!" Yoongi huysuzca konuştuğunda Namjoon kahkaha atmış ve boynuna kocaman bir öpücük kondurup geri çekilmişti.

"Ne güzel bi sabah bu böyle!"

"Keşke her sabah böyle uyanabilsek Joon." Yoongi gülümseyen yüzü buruk bir hal aldığında bakışları odasında gezinmişti, sanki bir anda gerçekliğe dönmüş gibiydi.

cinnamon boy - namgiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin