-2-

1.5K 140 249
                                    

Sıcak..
Komore çay evine geldiğimizde Thoma çayı çoktan hazırlamıştı bile, o yüzden birimiz bile vakit kaybetmeden masaya oturmuştuk. Kardeşim Aether ile geçen yıl gezdikleri festivali konuşurlarken, Thoma benimle öreceği yeni atkının ne renk olması gerektiğini tartışıyordu.

Yudumladığım çayı masaya geri koyarak sakince gözlerimi kapattım. Tanıdık insanların sesi, ocakta fokurdayan su ve arada uçan veletin çıkardığı tiz ince sevinç çığlıkları. Dışarıya nazaran daha keyifliydi burası ve her zaman öyle olucaktı. Küçükken canım sıkıldıkça buraya kaçardım. Tabii, o zamanlar sohbet edebileceğim bir Thoma yoktu, bu yüzden geçmişimin huzurunu her ne kadar çok sevsem de şimdiki yaşantımdan memnundum.

Yüzümdeki gülümseden habersiz gözlerimi yavaşça geri açtığımda Thoma tam karşımda atkıyı örmeye başlamıştı. Anlaşılan renk olarak açık su mavisini seçmişti, onda bu kadar çok renk yün olması daha da şaşırtıcıydı gerçi.

"Lordum, Miso çorbası ister misiniz?"

Ona doğru baktığımı fark etmiş olacak ki bana doğru bir soru yöneltmişti. Miso çorbası.. fena olmazdı aslında. Başımı onaylarcasına öne doğru hafifçe sallarken gözüm yanımızda bize tuhaf tuhaf bakan gezgin ve uçan çocuğa kaydı. Thoma onlara da dönüp isteyip istemediklerini sorduğunda çocuk hemen onaylamıştı, anlaşılan yemeyi seven birisiydi. Gerçi, kim Thoma'nın yemeklerini sevmezdi ki değil mi?

Thoma çorbaları getirmek için ayağa kalktığında gezgin, ayaka ve çocuk birbirine bakıp bir şeyler fısıldaştı ve tekrardan bana döndüler. Anlaşılan bugün yine ilgiler üzerimdeydi, bir gün bile sakin dışarı çıkamayacaktım.

"Paimon merak ediyor.. neden Thoma Ayato'ya Lordum diyor?"

Başımı tam çocuğa çevirip bir kaşımı kaldırarak gülümsedim.

"Paimon da kim?"

"HEY!"

Ayaka'yla Gezgin birbirine bakıp kahkaha atarken çocuk havada duran ayaklarıyla tepinmeye çalıştı. Ne demiş olabilirdim ki? Paimon kim diye sormuştum sadece. Kardeşimle gezginin kahkahaları odayı doldurmaya devam ederken çocuğun sinirden yüzü kızarmış, bana bakarken kollarını birleştirip sesini yükseltti.

"Herkes hep Paimon'u unutuyor. Paimon sadece soru sormak istemişti! Bundan sonra Paimon sana isim takıcak! Senin ismin.. eee.. bundan sonra ŞAŞI BEN!"

Ayaka ve gezgin eskisinden daha yüksek sesle gülerken isminin 'Paimon' olduğunu öğrendiğim çocuk zafer kazanmışçasına gülümsedi. Şaşı ben.. gerçekten mi? İnsanlar bazı şeyleri unutamaz mıydı?

Aklıma gelen fikirle bu sefer ben gülümseyip, kollarımı birleştirdim. Çay evinin sarı lambası altında parlayan çocuğa dönüp kıkırdadım.

"O zaman bundan sonra Ayato da Paimon'a güvercin eti diyecek!"

"BU HAKSIZLIK AMA!"

Bu sefer bende içten bir şekilde güldüm, en son ne zaman biriyle uğraşıp keyif almıştım bilmiyorum ama bu hissi tekrardan yaşamak eğlenceliydi.

Thoma'nın içeriye girmesiyle kahkahalarımız kesilmişti. Elindeki Miso çorbalarını teker teker hepimizin masasına koyuyorken gözlerim kıyafetine çarptı. Gelirken çorbanın bir damlasını bile üzerine dökmemişti anlaşılan, getiren ben olsaydım kesinlikle çorbanın tamamını dökmüştüm! Belki kaseyi bile kırardım..

"Eh hadi ama, ne bekliyorsunuz? Yumulun!"

Herkesin sessizce tadını çıkardığı tek an bu olabilirdi. Miso çorbasının enfes kokusunu koklarken masanın üzerinden çubukları alıp yemeye başladım. Tofu ve mantarın enfes birleşimi, biberin verdiği aroma ve çorbanın enfes suyu.. Thoma'nın yapmasına bayıldığım en güzel yemeklerinden biri buydu. Koskoca Inazuma'da sadece bize özel yapılan enfes Miso çorbası.. Raiden'i kıskandıracak türdendi.

Çorbamı bitirirken Duyduğum kıkırdamayla karşıma baktım, Thoma elinde kasesi ve çubuklarıyla bana bakıp gülümserken yüzümü işaret etti. Ne dediğini anlamak birkaç saniyemi almıştı ama kısaca yemeğe nasıl yumulduğumdan bahsediyor olmalıydı. Utançtan yüzümde hissettiğim ısıyla suratımın hafiften kızardığını anladım. O lezzetli yemekler yapıyorsa benim ne suçum vardı ki?

"Haha.. yemeklerime bu kadar bayıldığını daha önce hiç dile getirmez veya böyle içten göstermezdin. Yoksa gezginle birlikte olduğun için ekstra tepki mi veriyorsun? Kıskanırım"

Thoma'nın bunu demesiyle sağımdaki gezgine ve çaprazımdaki kardeşime baktım. Bizi duyamayacak kadar derin bir sohbete dalmışlardı ve bu yüzlerinden belli oluyordu. Arkasından Thoma'ya dönüp hafifçe sırıttım.

"Ne yani? Arada bir sizi ben şaşırtamaz mıyım?"

"Onur duyarım, Lordum"

Thoma ile birbirimize bakıp biraz güldük. Bundan sonrasında da çay evinde sıradan sohbetler edip yarın neler yapacağımızı tartışırken gece geç vakitlere kaldığımızın farkına varamadık. Sonuç olarak hepimiz Klan evine doğru yetişmek adına koştururken yolda gezginin de bizde kalması gerektiğini düşündük. Sonuçta kimseyi bu geç vakitte evine yalnız gönderemezdik değil mi? Bu büyük bir ayıp olurdu!

Klana gelip herkes odasına geçtiğinde günümün diğer günlere göre nasıl sakin geçtiğini düşündüm. Güzeldi, ne çok yüksek sesli ne de çok sessizdi. Yarın yapacağım antrenmanları düşünürken yatağıma girip uzandım ve gözlerimş kapattım.

Günler sadece gündüzden oluşmuyordu, bunun gecesi de vardı ve bunun farkına birazdan varacaktım.

Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin