-27-

532 54 15
                                    

"Her ne kadar Ei'ye sormayı reddetmiş olsan da, Thoma, ben sordum."

Yae Miko'nun karşısında dizüstü oturuyor, bir yandan da onun yüz ifadelerini inceliyordum.

Çünkü yapacak başka hiçbir şeyim kalmamıştı.

Lord Ayato'nun kaybolması üzerinden tamı tamına 11 gün geçmişti, geçen her günün üzerine endişelerim de artıyor, daha fazla askeri dışarı aramaya gönderiyordum. Bu süre zarfında Leydi Ayaka'nın kapısı önünde gece nöbetleri de tutup kendisinin güvende hissetmesini sağlamaya çalışıyordum.

Ama olmuyordu.

Lord Ayato gittiğinden beri Leydi Ayaka her ne kadar güçlü gözükmeye çalışsa da, gün geçtikçe daha az yemek tüketiyor ve sürekli klana her zamankinden daha yorgun geliyordu, bu durum benim için de geçerliydi aslında, gün geçtikçe kendimi daha da bitkin hissediyordum, uykusuzluğum ve Lord'u bulmak adına ayarladığım düzenler bunun baş sebebiydi. 

"Hepimizin aksine, Ei, Ayato'nun uzaklarda ama bir o kadar da yakınlarda olduğunu söylüyor."

Daldığım düşüncelerden sıyrılıp gözlerimi Yae Miko'nun gözlerine doğrulttum. Bu da ne demekti şimdi?

"Ah hadi ama, anlamsız gözlerle bana bakmayı bırakmalısın, anlarsın sanıyordum."

Karşımda duran tilki, ben soruyu bile soramadan konuşmaya devam ederken, bir diğer yandan da ayağa kalkıp biraz daha uzağıma yürüdü ve başını benim olduğum yana çevirdi.

"Kısacası, Fatui'nin başrolde olduğu düşünülüyor. Bilirsin, insanların güçlerini ellerinden almak, para, ve bazen de bilgi. Fatui'nin en ufak bir şey için denemeyeceği yöntem yoktur."

Yae Miko konuşmaya devam ettikçe, aklımda daha da çok soru işareti oluşuyordu. Eğer Ayato'yu gücü için aldılarsa, neden beni ve Ayaka'yı geride bıraktılar? Sonuçta bizim de hydro etkisine ek güç çıkartan özelliklerimiz vardı.

Aklımdaki bir diğer soru ise, nasıl oldu da içeri girip ses bile çıkartmadan Ayato'yu kaçırabildiler? 

Miko, Ben düşünmeye devam ederken bana doğru iki adım atıp, durdu. Yüzünde ciddi bir ifade vardı ve bu hiç hoşuma gitmemişti. Yae Miko her zaman kıkırdayıp gülerek alay eden birisiydi, Ayato'nun anlattığına göre tabii ki. Hatta bir ara onu ciddi bir halde görse kaskatı kesilip korkacağından bahsetmişti.

Acaba Şu an korkuyor muydu?

"Klanın bahçesinde, Fatui'ye dair birkaç büyülü iz bulunduğunu söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama, bunu bilmek zorundasın."

Gelen şoku idrak edemeden, Miko, ikincisini patlatmıştı.

"Aynı zamanda gezgin Ayato'yu hiçbir yerde bulamasa da, Ayato'ya ait yırtık bir eldiven parçası buldu."

Olduğum yerde yutkunmaya çalıştım. Eğer Ayato gerçekten onların elindeyse, vakit tükenmeden onu bulmamız gerekiyor demekti. 

Çünkü Fatui her an her şeyi yapabilirdi.

***

"Sence, bizi fark eden olmuş mudur?"

Başımı olumlu bir şekilde yukarı aşağı sağlayıp, Karşımdakinin gözlerine ciddi bir ifadeyle baktım. 

"İkimiz de bölgede tanınan önemli insanlarız, Yoimiya, elbette yokluğumuz fark edilmiştir, en kısa sürede geleceklerinden de eminim."

Yoimiya, endişeli bir yüz ifadesiyle kafeste bir sağa, bir sola dönüp, tekrardan bana döndü ve iki eliyle de parmaklıkları tuttu.

"Ayaka ve Thoma'nın senin yokluğunu fark ettiğine eminim, ama ben.."

Yoimiya, konuştukça gözleri dolarken etrafına bakındı. Belki fark etmemi istemiyordu, belki de farkında değildi. Her iki türlü de duygusal olarak paramparça olmuş bir durumdaydı ve desteğe ihtiyacı vardı.

"..Benim yokluğumu birisinin fark ettiğini düşünmüyorum, birileri havai fişek almaya gelmediği yokluğum fark edilmeyecek, edilse bile uzaklarda yeni keşifler yaptığımı düşünecekler..."

Elimi, parmaklıklar arasından Yoimiya'ya doğru uzatarak elimi tutmasını bekledim. Bir eliyle gözyaşlarını silen Yoimiya, diğer eliyle elimi sımsıkı tutarak hıçkırmamaya çalışıyordu. Onu bir şekilde sakinleştirmeliydim, çünkü, şu anki durumda ağlamak veya panik içinde durmak hiçbir şekilde işimize yaramayacaktı,

Ayrıca Yoimiya'yı ilk defa umutsuz bir şekilde ağlarken görmek kalbimi sıkıştırıyordu.

"Yoimiya.."

Dudaklarımı aralayıp sessizce Yoimiya'ya seslendim, bir yandan da uzakta, ateş etrafında toplanmış konuşan Fatui üyelerine bakıyordum.

"Herkes seni unutsa bile, çocuklar elbet farkına varır, hatta çoktan fark etmişlerdir, onlar her gün yanına gelirdi, biliyorsun."

Dediklerim bir nebze de olsa Yoimiya'yı rahatlatmış olacak ki, hıçkırıklarının şiddeti bir nevi azalmış, dikkati dediklerim üzerine toparlanmıştı.

"Haklısın.. o bücürüklerin gözünden hiçbir şey kaçmaz!" 

Bir yandan kıkırdayarak, çocuklardan bahsetti. Onun kıkırdaması üzerine ben de gülümsemiştim, çünkü biraz bile olsa benim de pozitif bir şeyler görmeye ihtiyacım vardı. Normalde Thoma her gün yüzümü gülümsetiyor, Ayaka da neşelendiriyordu fakat artık onlar yoktu,

Yanımda yoktular.

İçime sinen sıkıntı ile derin bir nefes verdim, günlerdir aklım onlardaydı, acaba onlara bir şey olmuş muydu? Durumları nasıldı?

Yaklaşan adım sesleriyle başımı sağ tarafa çevirdim. 2 Fatui üyesi bu tarafa doğru geliyordu ve bu bizim için pekte iyi bir şey olmayacaktı. Son sefer yanımıza geldiklerinde istedikleri cevapları alamamışlardı,

ve sonucunda da bizden bir şeyler almışlardı.



Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin