"Şimdi daha iyi misiniz lordum?"
Başımı onaylarcasına iki yana salladım. Sarılmanın hemen sonrasında Thoma bir bardak soğuk su ve birkaç atıştırmalık getirmiş, dikkatimi daha da çok dağıtmaya çalışmıştı.
"Artık uyumak istemiyorum.."
Uyandıktan sonra konuşmayı başarabilmiş, ve söyleyebildiğim ilk şey uyumak istemediğim olmuştu. Havanın hala karanlık olmasından ise bahsetmek bile istemiyordum. Sanki tekrardan uykuya dalmamı bekleyip tekrardan beni kabuslarımla başbaşa bırakacak gibiydi, o yüzden sabah kadar ayakta durmayı tercih ediyordum.
"Lordum, ama öyle olmaz ki."
Thoma yüzünü bana yaklaştırıp yanağıma bir buse kondurmuş, hemen arkasından geri çekilmişti. Ne demek öyle olmazdı? Bir daha uykuya dalarsam kesinlikle kabuslarımla tekrar ve tekrar mücadele etmek zorunda kalırdım, ve bunu hiç istemiyordum!
"Bu seferlik uyumasak olmaz mı?"
Sesimdeki acizlik ve zavallılık ile bütün yüzümün kızardığını hissedebiliyordum, fakat gerçekten uyumak istemiyordum. Uyumak şu an en son isteyeceğim şeydi ki Thoma da anlamış bir yüz ifadesiyle başını sallayıp onaylamıştı.
"Sadece bu seferlik lordum."
Bana bir kez daha sarılmasıyla, elimi saçlarına atıp okşamaya başladım. Yumuşacık saçlarının kokusu az önce beni kendime getirmişti, fakst şimdi de beni mayıştırıyor, kendimden geçiriyordu. Bir süre sonra kendimi geri çekip Thoma'nın dudaklarına bakınmaya başladım. Öpsem ne tepki verirdi acaba? İğrenir miydi? Yoksa aynısını Ayaka ile mi denerdi? Sinirlerim bozuluyordu, hala aklıma o lanet rüya geliyordu ve istemsizce onun etkisinde kalıyordum.
"Thoma.. söylesene, kız kardeşim sence nasıl biri?"
Elimde olmadan kardeşimle ilgili bir soru sorup, gözlerimi Thoma'nın gözlerine kenetlemiştim. Kendimi bir şekilde psikolojik olarak rahatlatmam gerekiyordu, o yüzden de bu soruyu sormuştum.
"Ayaka? Kendisiyle gayet iyi anlaşıyoruz ve iyi birisi, sürekli saçmalıklar döndürebildiğim bir arkadaş. Neden sordunuz ki lordum?"
"Hiç."
Duyduğum cevap ile dudaklarımı Thoma'nın dudaklarıyla birleştirdim. Tiksinseydi zaten en başında benimle seks partneri olmayı tercih etmezdi değil mi? Ama onu benim mutluluğum için yapmıştı, yine de bu öpücükte benim mutluluğum sayılırdı.
Dusaklarımı geri çekmeye yeltenirken Thoma kendini bana doğru yaklaştırıp bir kez daha dudaklarımızın buluşmasına sebep oldu. Ah, gittikçe daha da çok mayışıyordum ve elimde olmadan heyecanlanıyordum da. Öpücükler sıra sıra devam ederken vücudum daha çok heyecanlanıyor, her öpücükte kalbim daha da hızlı atıyordu. Tüm bunlarla birlikte tüm kan beynime değil de alt tarafıma gidiyormuşçasına her yerim karıncalanıyordu.
"Lordum, bugün zaten çok yorulmamış mıydınız?"
Thoma öpücüklere son verip elini dudaklarına götürerek bana bir soru yöneltmişti. Yanılmıyordu, gerçekten yorgundum, hem günün yorgunluğu hem de kabusun yorgunluğu üzerimdeydi fakat şu an kafamı dağıtmak daha da ön plandaydı, kısacası dikkatimi başka bir şeye verip az önce gördüğüm her şeyi unutmak istiyordum.
Kısa, ama bir o kadar da uzun sürmüş gibi hissettiren sessizlikten sonra Thoma'nın dudaklarına bir öpücük daha bırakarak cevabımı anlamasını umdum. Thoma da anlamış olacak ki elini dudaklarına getirip, küçük bir buse kondurarak geri cevap vermişti.
Hiçbir şey konuşmuyor, sadece birbirimize dokunup vücudumuzun çeşitli yerlerine öpücükler konduruyorduk. Thoma'nın haberi yoktu belki fakat ben kabusumdaki Ayaka'nın dokunduğu her yere öpücükler bırakarak her şeyin üstünü örtmeye çalışıyordum.
Bir süre sonra Thoma sırtımın yatağa uzanmasını sağlayıp üzerindekilerin hepsini(benimkiler de olacak şekilde) çıkarıp, Vücudumun alt taraflarına doğru kafasını eğdi.
Kasıklarımda hissettiğim dudaklar ile ben de ağzımdan küçük bir inilti kaçırmıştım. Vücudum kendi isteğim dışında titremeye başlamıştı ve nefesim kesiliyordu.
"Lütfen devam et Thoma."
Kasıklarıma konulan öpücükler devam ederken penisimde hissettiğim el ile kendimden geçip Thoma'nın saçlarını çekiştirmiştim. Eli çok sıcaktı, fazlasıyla sıcaktı, öyle ki ısısı bütün vücuduma alt tarafımdan yayılmaya başlıyordu ve bu bedenimin daha da çok titremesine neden oluyor, beni delirtiyordu.
"Ah!"
Elinin penisimin her yerinde gezinmesiyke ağzımdan küçük bir inilti daha kaçmıştı. Hayır hayır, kesinlikle Thoma yüzünden deliriyor olmalıydım. Bir insan her şeyi bu kadar fazla hissedemezdi, delilikti bu!
Geçen her saniye odanın sıcaklığının artmasıyla birlikte istemsiz mırıltılarım da çoğalıyordu. Hayır, hala kafamı tam dağıtabilmiş değildim, aklım beni sürekli kabustaki o zamana götürüyor, o görüntüleri gözlerimin önüne getiriyordu.
"Mmh!"
Arkamda hissettiğim parmaklar ile tiz bir inilti kopararak Thoma'ya baktım. Thoma, tüm dikkatini vücudumun alt tarafına vermiş, canımı acıtmadığından sanki emin olmaya çalışıyormuşçasına yavaş hareket ediyordu.
"Thoma.."
Sanki ağlıyormuşumcasına çıkan ses tonumla Thoma'nın dikkatini tekrardan kendime verebilmiştim. Başını eğdiği yerden kaldırmış, bana tekrardan bakmaya başlamıştı.
"Bu kadar yavaş olmana gerek yok Thoma."
Thoma'nın içini yumuşatmak ve ona iyi olduğumu göstermek için bir yandan da gülümsemiş ve ona sarılmıştım. Sarılırken kaslarının gevşediğini hissederken aslında ne kadar kendini sıktığını da fark etmiştim.
"Emin misiniz lordum?"
"Eminim Thoma."
Thoma bir kez daha öpmek için dudaklarıma yaklaşınca bende başımı ona yaklaştırdım. İşte şimdi kafamı tam anlamda dağıtabilecektim.
***
Şey neredeyse 5k okunmaya ulaştığımız için ufak bir şey çizdim.
Evet ilk defa Ayato ve Thoma çizdim ve hızlı hızlı çizmeye çalıştığımdan normal çizimlerinden biraz farklı gözüküyor :">
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boba Tea(Thoma x Ayato)
FanfictionKamisato Klanında bir gece tuhaf sesler duysanız ne yapardınız? Thoma her insan gibi sesin kaynağına yaklaştığında Genç Lordunun yaralandığını düşünerek panikle içeriye daldı. Belki de hareket etmeden önce düşünmeliydi.. Çizer credit: n0yunn(twitte...