-16-

903 82 29
                                    

"Mmh"

Saçımda hissettiğim bir çift el ile istemsizce mırıldanmıştım. Sıcak, ama bir o kadar da narin eller saçlarımın arasında yavaşça gezinirken gözlerimi araladım. Thoma, hemen yanımda yatmış bir vaziyette, elleri kafamda, başımı okşuyordu.

"Günaydın lordum."

"Hmm.. günaydın."

Yeni uyanmanın verdiği uyuşukluktur belki, fakat şu anda böyle kalmaya devam etmek ve tekrardan uykuya gömülmek istiyordum. Gözlerimi tekrardan kapatıp, Thoma'nın başımı okşamaya devam edişini hissettim. Tuhaf gelebilirdi kulağa fakat bu şekilde sanki evcil bir kediymişçesine hissediyordum. Sürekli sevilen, ilgi gösterilen ve her yerden çıkabilen bir kedi gibi.

"Lordum, uyanmanız lazım."

Başımı okşayan eller şimdi beni kaldırmak istercesine alnımı dürtmee başlayınca istemsizce gözlerimi geri açtım. Niye uyanmak zorundaydım ki? Eğer konu iş ise çoğu zaman tüm işlerimi hızlıca bitirebiliyordum.

"Lordum, bugün aileniz gelecekti."

Ah. İşte bu ilginçti. Ailemin geleceğinden benim haberim yoktu, Ayaka'nın da haberi olduğunu sanmıyorum. Sadece Thoma'ya diyerek aralarında sır olarak mı tutmuşlardı acaba?

İstemeden de olsa yataktan sızlana sızlana kalkmaya çalıştım, çalıştım sadece. Çünkü arkama aniden saplanan yoğun acı beni yatağa geri bağlamaya yetmişti bile. Raiden'in bir cezası falan mıydı bu? Bacaklarımı kımıldatacak derecede enerjim yoktu.

Benim acı acı iniltilerim karşılığında Thoma sadece başımda dikilmiş, olanı biteni anlamaya çalışıyordu. Bir süre sonra saçlarımı tekrardan karıştırmaya başlamıştı.

"Lordum, aileniz gelecek ve- bunu nasıl yapıcaz?"

Oturduğum yerden bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. Ailem yok yere bir anda ziyaret etmeyi düşünüyordu, bunun üzerine ben ayağa kalkamayacak halde, vücudumun çeşitli yerlerinde dünden kalma izlerle olduğum yerde duruyordum. Harika zamanlama diye buna denirdi, öyle değil mi?

Yine de bir şekilde ayağa kalkıp önce banyoya, sonrasında ise üzerimi örtecek kıyafetleri seçmeye zaman ayırmalıydım.

Derin bir nefes alıp verdim. Öncelikle ayağa kalkabilmeyi başarmam gerekiyordu, bu da yoğun acıya dayanmak demekti. Belki de aklımı başka şeylerle oyalarsam acısını hissetmezdim.

Fakat nafileydi, ayağa kalkar kalkmaz acının şiddettinden dolayı dudaklarımı birbirine bastırıp olabildiğince ses çıkarmamaya çalışmıştım. Gözümden gelen yaştan mı, yoksa olduğum yerde durmamdan mı bilmiyordum fakat Thoma bir şekilde yanıma gelip beni kucağına alarak odanın kapısına doğru ilerlemeye başladı. Sabah vakti olmasından dolayı ben Ayaka'nın bizi yakalama riskini düşünürken Thoma çoktan banyoya varmıştı bile. Birkaç dakika suyu hazırlamanın ardından ikimiz de suyun içerisine girmiş, tek bir kelime bile etmeden öylece suyun içerisinde oturuyorduk. Ne diyebilirdik ki? Hey dün akşam çok güzeldi bir kez daha beni sertçe sikebilir misin gibi şeyler mi diyecektim? Öyle biri olmadığım için bunu dediğimi düşünmek bile kulağa oldukça tiksindirici geliyordu.

***

Banyodan sonra eskisine göre biraz daha rahat yürüyebiliyordum fakat hala o bahsetmek istemediğim derecedeki yoğun ağrı olduğu yerde duruyordu.

Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin