Mutfakta yemek hazırlarken yanıma Ayaka gelmiş, sorular soruyordu. Her bir sorusuna gülümseyerek cevap verirken bir yandan da yiyecek hazırlıyordum.
Tıpkı küçük bir çocuk gibiydi, kendi istediği yemeği yaptığımı öğrenince sevinip ellerini çırpıyor, ortalıkta koşuşturuyordu.
Yemeklerin piştiğinden emin olduktan sonra Mutfaktan çıkıp koridorda Lordumun odasına doğru yürümeye başladım. Günün yorgunluğu yüzünden kollarımı savura savura ilerliyor, ayaklarımı sürterek ilerliyordum. Lordumun odasına her yaklaştığımda tuhaf sesler duyuyordum. Bu da neyin nesiydi?
Adımları mı telaşla hızlandırdım. Lord Ayato'ya bir şey mi olmuştu? Hasta mıydı? Bünyesinin zayıf olduğunu düşünürsek olası bir ihtimaldi, ya dışarıya Itto'yla çıktığında soğukta kalıp üşüdüyse? Kolay kolay iyileşmezdi, gatta durumunun çok kötü olduğu zamanlar bile olmuştu.
Bu sefer paniğe kapılarak hızlı hızlı ilerlemeye başladım. Eğer hastaysa bir an önce durumuna bakıp iyileşmesi için sıcak bir şeyler içirmem gerekiyordu.
İçeriye yavaşça girip etrafa baktım. Lord Ayato yatakta yatıyor ve sağa sola dönüyordu. Kimonosunun üstü karnına kadar açılmış, ayın ışığı altında vücudu parlıyordu. Terlemişti, bunun yanında ise hızlı hızlı nefes alıyor, garip sesler çıkararak kıvranmaya devam ediyordu.
Beni fark etmemişti bile.
***
Adını bile tarif edemediğim bu tuhaf hisse karşı gözlerimi kapatmış ve uyumaya çalışmış olsam da bir süre sonra sağa ve sola istikrarsız şekilde dönmeye, hızlı hızlı nefesler almaya başlamıştım. Rahatsızdım, ama neyden rahatsız olduğumu bile bilmiyordum.
Bütün vücudum istemsizce hareket etmeye devam ederken ellerimi hareket ettirmeye çalıştım. Zorlanıyordum, vücuduma yayılan ağrı ve his yüzünden gözlerim dolmuştu.
"Lord Ayato..?"
Duyduğum sesle sağ tarafıma baktım. Kafamı çevirecek halim yoktu, dolayısıyla gözlerimi bakabildiği kadar sağa çevirmiştim. Thoma.. içime gelen rahatlamış hissiyle ağzımı zar zor da olsa açabilmiştim.
"T-Thomaaa.."
Ağlayan küçük bir velet gibi çıkan çaresiz sesim yüzünden utanmıştım. Neden utanmayaydım ki zaten? Ben, Kamisato Ayato, bir bebek gibi ağlayarak sesleniyordum! Hem de gerçekten yardıma ihtiyacım olduğu için.
"Lordum! İyi misiniz?"
Thoma yanıma hızla yaklaşıp beni kolları arasına alarak iyi olup olmadığımı sormuştu. Ah.. Thoma'nın kolları.. doğru düzgün düşünemiyordum bile. Vücudum titremeye başlarken Thoma sorusunu durmadan tekrarlıyor cevap vermediğim süre zarfınca bana daha sıkı sarılıp panik yapmamam gerektiğini, her şeyin iyi olacağını söylüyordu. Kriz geçirdiğimi sanıyor olmalıydı, halbuki ben burada onun vücudunun sıcaklığı ve kokusuyla mayışmıştım.
Vücudumun altında hissettiğim zonklama ile bir kez daha gözlerim yaşardı. Hala neler olup bittiğini anlayamıyordum, ve bu beni korkutuyordu.
"Lordum, siz-"
Thoma vücudunu biraz gevşetip bana doğru dönerek ağzını açmıştı fakat lafı vücudumun altına baktığı an kesilmişti.
"Lordum.. şey, eh.. size yardım edeceğim."
Yardım mı? Bunu duyduğum anda Thoma beni yere dayanacak şekilde itti. Hemen ardından kimonomu soyarak üst kısmımı tamamen açık, avlanmaya hazır otçul bir hayvanınki gibi savunmasız bıraktı.
"Thoma, ne yapıyorsun?"
Thoma gözlerini bel altımdan çekmiyorken ağzından bir şeyler geveleyip elini bacak arama dokundurdu. Vücudum öncekinden de çok titrerken Thoma yavaşça masaj yaparcasına bacak aramı okşuyor, bu ne olduğunu bilmediğim tuhaf hisse daha da çok kapılmamı sağlıyordu.
Sağ elimle Thoma'nın bileğini tutarak elini çekmemesi için baskı uygulamaya başladım. Vücudum kendi iradesiyle hareket ediyordu ve benim tek yapabildiğim şey duruma ayak uydurmaktı. Daha az önce nefes alış verişlerimin yankılandığı oda şimdi kısık inlemelerimle doluyordu.
Gözlerimi kısarak Thoma'ya baktım. Yüzünde ciddi bir ifadeyle tüm dikkatini vücuduma vermiş, sesini bile çıkarmadan ellerini alt tarafımdaq dolandırıyordu.
"Aah!"
Karnımda hissettiğim sıcaklıkla irkildim. Thoma bir eliyle alt tarafımı okşarken diğer elini karnıma gezindiriyordu. Tarif edemediğim hislerin artışı bir yana, aklımı sanki kaybediyor gibiydim. Thoma'nın elleri her baskı yaptığında sesim daha da tiz çıkıyor, vücudum daha çok kendini kasıyordu.
"Lordum, beni affedin."
Thoma tedirgin bir şekilde af diler dilemez altımdaki kıyafetin çıkarıldığını hissettim. Her şeyimle ortaya koyulmuş gibi hissediyordum ve utanmam gerekirken benim hissettiğim tek şey heyecandı.
Başımı biraz kaldırıp üzerimde duran Thoma'ya göz attım. Ay ışığı altında yeşil gözleri zümrüt misali parlıyordu. Mora sarısı saçları yüzünün önüne düşerken eliyle bir hışım saçalrını geriye atıp sonrasında vücuduma dokunmaya devam ediyordu.
Aniden eğilip dudaklarıyla karnımı öptüğünde istemsizce irkilip, sanki bana hiç ait olmayan bir ses tonuyla inledim. Her bir hareketinde eskisinden daha çok titriyor, geçen her dakikada daha çok kendimden geçiyordum.
"THOMA-H!"
Alt tarafımda hissettiğim yoğun titreme ile vücudumu yay gibi istemsizce gerdim. Ağzımdan çıkan yüksek inilti Thoma'nın befes alış verişlerine karışırken gözlerimden yaş gelmişti.
"Lordum?"
Gözlerimi açıp sağıma döndüm, Thoma endişeli gözlerle bir bana, bir de vücuduma bakıyordu. Üzerindeki önlükten dolayı mutfaktan geldiği anlaşılıyordu. Yanıma hızlı adımlarla yaklaşır yaklaşmaz dizlerinin üstüne çöküp, elini başımın üzerine koydu. Nasıl yani, az önceki her şey gerçek değil miydi?
"Lordum, yanıyorsunuz! Doktoru bulmamı ister misiniz?"
Vücudumun kıvranışı ve ayağa kalkamayacak halime bakılırsa yapılabilecek en iyi şey buydu. Başımı aşağı yukarı onaylarcasına sallarken gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Eğer gerçek değilse bile, neden öyle bir hayal gördüm ki?
***
Nasıl Kandırdım ama sizi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Boba Tea(Thoma x Ayato)
FanficKamisato Klanında bir gece tuhaf sesler duysanız ne yapardınız? Thoma her insan gibi sesin kaynağına yaklaştığında Genç Lordunun yaralandığını düşünerek panikle içeriye daldı. Belki de hareket etmeden önce düşünmeliydi.. Çizer credit: n0yunn(twitte...