-9-

1.4K 115 112
                                    

"Lordum?"

Panikle Thoma'ya baktım. Yüzünde şok olduğunu gösteren bir ifadeyle gözlerini far görmüş tavşan gibi açmıştı. O an yapabildiğim tek şey ellerimi üzerimden çekip kızarmış bir yüz ile Thoma'ya dönmem olmuştu.

Bu seferki de rüya mıydı? Yoksa gerçek miydi?

Thoma'nın ifadesine ve bir şey dememesine bakılırsa gerçekti. Öylece ayakta durmuş, bir eli sürgülü kapıda, diğer eli duvarda, öylece hareket etmeden duruyordu. Şaşkınlıktan önüne birkaç tel düşmüş saçlarını düzeltmeyi aklına bile getirememiş gibiydi.

"Lordum.. şey ben, böyle bir şey olacağını- yani olabileceğini bilseydim.. size rahatsızlık vermezdim. Ah, şey, özür dilerim!"

Kendinde konuşma cesareti bulur bulmaz söylediği ilk şey özür dilemesi olmuştu, konuşurken yere bakmış, ellerini bulundukları yerden çekip etrafa birkaç kez sallayarak utandığını çok rahat belirten ifadeler göstermişti.

Tek hissettiği şey utançtı, o zaman bendeki bu his de öyle olabilir miydi? Fakat ben onun gibi davranmıyordum bile! Kitapta yazılana daha tabir davranışlarım vardı, ne saçmalık ama!

Thoma'ya öylece bakmaya devam ettim. Olduğu yerde dikilmiş, gözlerini fal taşı gibi açmış yere bakıyordu. Ellerini birbirine kenetlemişti ve ağzını sanki açmaması gerekiyormuşçasına dudaklarını birbirinin üzerine bastırmıştı.

Evet, bu gerçekti.

Thoma her ne kadar hayalimdekinden farklı davransa da vücudum daha da heyecanlanıyordu. Karşımda öykece durmuş birine bakarak nasıl heyecanlanabilirdim? Bu bahsettikleri hoşlantı böyle bir şey miydi? Aşk bu muydu?

Anlamıyordum, düşündükçe kafamı daha çok karıştıran bir şeydi bu, fakat bunu anlayabileceğim bir yol vardı.

"Thoma"

Elimle ona gel işareti yaptım. Eğer o kitaptaki kişi gibi Thoma dokunduğunda farklı hissedersem, heyecanlanırsam bu onu seviyorum demek olurdu.. öyle değil mi?

"L-lordum, bırakın sizi yalnız bırakayı-"

"Sadece gel, Thoma."

Thoma'nın çekingen sesine karşı çıkan kalın ses tonum ısrarcıydı. Bunu bilmek istiyordum, böylece duruma göre ne yapacağımı anlayabilir, düşünebilirdim.

Çekine çekine yanıma gelen Thoma, en sonunda dibime oturduğunda onu bileklerinden tutup, avuç içlerini yanaklarıma getirecek şekilde yüzüme bastırıp gözlerimi kapattım. Tıpkı hayalimdeki gibi sıcacık elleri sıcacık elleri vardı, benim tenimden de sıcak elleri..

"Thoma, bana dokunabilir misin?"

Sorudan sonra gözlerimi açtığım gibi daha da kızarık yüzlü bir Thoma ile karşılaşmıştım. Şimdi domateslerle yarışan bir kızıllığı vardı yüzünde ve bunun sorumdan dolayı olduğu kesindi.

Az önce çekingen çekingen etrafına bakınan Thoma şimdi gözlerini üzerimden çekmiyordu. Ay ışığı altında zümrüt gibi parlayan o mükemmel ve paha biçilemez gözlerine bir süre baktıktan sonra gözlerimi pespembe dudaklarına çektim. Normalde böyle şeyler yapmazdım bile.. bu bir cevap olabilir miydi?

Thoma'nın ellerini yüzümden çekmesiyle düşüncelerimden arınıp bir kez daha dikkatimi ona verdim. Sanki oltayla zorla çekilen bir balıkmışçasına kaşlarını çatıp dudaklarını büzmüştü. Bir süre sonra normal yüz ifadesine bürünüp gözlerini yukarı kaldırarak bana baktı.

Birkaç saniye bakışmanın ardından kafasını karnıma yaklaştırıp kondurduğu öpücükle irkilmiştim. Bir süre ufak tefek öpücükler kondurup, öptüğü yerleri elleriyle okşuyordu. Bu irkilmeyi kitaptaki karakter de yaşıyordu. İlk başta irkilip sonra daha da fazlasını istemesine neden oluyor ve belli bir süre sonra tarif edemediği bir duyguyla anı doruklarında yaşıyordu. Aynısı bana da mı olucaktı? Olacağını sanmıyordum, çünkü kitapta karakterin irkildiği yer boynuydu, benim ise karnımdı.

Aklımdaki bu karmaşık düşüncelerden karnımda ve kasıklarımda hissettiğim sıcaklık ile ayrılmıştım. Thoma şimdi elleriyle kasıklarımı okşuyordu ve diliyle karnıma 'kitapta da yazıldığı gibi' sulu öpücükler konduruyordu. Şimdiden daha da çok irkiliyordum bile, fakat bir başka tuhaf his içimi kaplıyordu.

Dili yavaş yavaş daha da aşağılara inerken, ellerinin hareketi sertleşiyor ve hızlanıyordu. Gözlerim hafiften yaşarmıştı ve hızlı nefes alış verişlerim yavaş yavaş iniltilere dönüşüyordu. Thoma tüm bu hareketleri nereden öğrenmişti? Bir başkasından mı, kendi de erkek olduğu için tecrübesinden mi, yoksa o da mı böyle bir kitap okumuştu? Bilemiyordum. Tek bildiğim şey Thoma'nın vücuduma farklı duygular hissettirip kendimden geçmemi sağlamasıydı.

Dili daha da aşağılara indiğinde penisimde hissettiğim parmaklarla yüksek sesle inledim. Aniden hissettiğim sıcaklık bana tuhaf gelmiş olmalıydı ki, Thoma'ya da tuhaf gelmişti. Sesimle birlikte Thoma da kafasını kaldırıp bana bakmış, gözlerini kırpıştırmıştı. Sol elimle titreyerek devam etmesini gösterirken sağ elimle ağzımı kapattım. İçeride Ayaka vardı.. Ayaka! Sırf birinden hoşlanıp hoşlanmadığımı öğreneceğim diye kardeşimi bencilce yükselttiğim sesimle uyandıramazdım.

Az önce işini yarım bırakmış olan Thoma tekrardan elleriyle penisimi okşarken bir kez daha titredim. İyi hissettiriyordu.. fazlasıyla iyi. Sanki her dokunuşunda vücudum daha da hafifliyor, alt taraflarımda daha da çok irkilme oluyordu. Bu hissi tatmak bile muazzam bir şeydi, insanı kendinden geçiriyordu! Thoma'nın böyle bir yeteneği olduğunu bilseydim daha önceden istekte bulunurdum.

Bu sefer el haricinde ıslak ve sıcak bir şeyin bütün penisimi kavradığını hissettiğimde ağzımı elimle daha da sert tutup iniltimi bastırmaya çalıştım. Vücudum şimdi titremeden kesilmiyor, aklım ise allak bullak oluyordu. Evet, bence de Thoma okuduğum kitabı okumuş olmalıydı! Başka türlü onu hiç böyle şeyler yaparken görmüş ya da duymamıştım.

Ağzımdan kaçan iniltileri başarılı bir şekilde bastıramıyordum artık. Tüm vücudum kuvvetini yitirmişti ve doğru düzgün baskı uygulayamıyordu. Bunların hepsi Thoma yüzünden gerçekleşmişti. Hasta değildim, hasta olma potansiyeli de taşımıyordum. Sadece Thoma yüzünden başıma geliyordu tüm bu tuhaf hisler.

Alt tarafımda hissettiğim yoğun irkilmeyle vücudumu yay gibi gerip, doğru düzgün hissedemediğim ellerimle yorganı sıktım. Thoma'nın yüzünde duran hafif akışkan saydam sıvıya bakılırsa boşalmıştım da denilebilirdi.

Halen titremeye devam eden vücuduma nazaran kısmış olduğum gözlerimle Thoma'ya bakıp, sol elimi ona doğru uzatmaya çalıştım. Ne yapmak istediğimi anlamışçasına eliyle elimi kenetleyip yüzüme doğru eğilmişti. İşte şimdi net bir şekilde yüzünü görebiliyordum. Her zamanki Thoma'dan apayrı bir Thoma vardı önümde. Gözleri şehvetle bakarken kaşları çatıktı, gözlerini gözlerime kenetlemiş hiçbir şey demeden öylece bakıyordu.

Bu, onun benden hoşlandığını mı gösteriyordu? Thoma dudaklarıma yaklaşırken tek düşündüğüm şey benim ondan hoşlandığımın kanıtlanmış olduğuydu.

Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin