-23-

688 64 64
                                    

"Bu anlaşmayı yapmamız için çevrenizdeki bazı kişilerle plan iletişiminizi kesmeniz gerektiğini biliyorsunuz değil mi, Sayın Kamisato Ayato?"

"Son kez söylüyorum, çevremdeki insanlarla olan iletişimimin aramızdaki anlaşma ile hiçbir alakası yok, Sayın Kujou Sara."

İç çektim. Niye her şey bu kadar zor ve sinir bozucu olmak zorundaydı? Kujou Sara'yı bile önüme çağırabilmiş iken sırf Itto ile iletişimim var diye anlaşmam reddediliyordu. Açıkçası durum içler acısıydı, buraya kadar her şeyi başarmış biri olarak elde ettiğim gibi kaybetmek kısacası içler acısıydı.

"Biliyorsunuz ki etrafınızda çevreye tehlike saçan bir Oni olduğu sürece sizinle iş birliği yapmamız oldukça zor olucaktır Sayın-"

Kaşlarımı çatıp, yüzümü Sara'ya çevirdim. Olabildiğince soğukkanlı durmalıydım, sonuçta iş amaçlı bir görüşme yapıyorduk, çocuksu bir kavga değil.

"O zaman geri dönmenizi rica edeceğim Kujou Sara. Ekselansınız Raiden Shogun'un halkından sadece biri yüzünden yaptığı dışlamalara bu klanda sessiz kalınmıyor maalesef."

Sadece reddedilmek bir yana, cümlemin sonunu getirirken Sara'nın yüzündeki şok ikiye katlanmıştı. Sanırsam kendisi de ilk kez bir reddedilmeye mağruz kalıyordu, açıkçası pekte umurumda değildi. Diyeceklerimi demiş ve kendimi bir nevi de olsa rahatlatmıştım, işin sonunda sinir olmuş taraf ben değildim ve önemli olan buydu.

"Ne demeye çalışıyor-"

"Dediklerimde samimi olduğumu gayet iyi biliyorsunuz, Kujou Sara. Dışlamalara tolerans gösteren bir klan oluşturmak isteseydim klan oluşturmaz Fatui'ye katılırdım ki Fatui'nin bile dışlanma konusunda tolerans göstereceğini sanmıyorum."

Dediklerim üzerine karşımdaki Sara'nın yüzü öfkeden kızarmış, kaşları çatılmıştı. Her ne kadar sinirli olsa da şu anda haklı olan bendim. Bir anlaşma yapmayı elbet istiyordum, bu klanımı daha da yüksek rütbeye çıkarıp istediğim başarıyı elde etmemi sağlayacaktı, fakat bir başarı için yapmam gereken en önemli kriter ne zamandan beri Arataki Itto ile olan iletişimimi kesmekten geçiyordu?

İnsanlar doyumsuz varlıklardı, buna insan dışı olan ama insan özellikleriyle öne çıkan değişik varlıklar da dahildi. Dolayısıyla doyumsuzlukları öne çıktığından herkes kendi zaferi adına başkasını ezmek için elinden geleni yapıyordu.

Zafer uğruna ezilerek çocukluk geçirmiş biri olarak kendime yapılanı başkalarına yapmaktan enfret ederdim ve edecektim. Arataki Itto'yla dalga geçiyor olabilirdim belki, ama işin sonunda o benim tanıdığım Arataki Itto'ydu. Birine gidipte ona onu sevdiğini söyleyen bir tip değildim, genellikle yanında takılarak bunu belli etmeye çalışırdım.

Pek anladıklarını sanmıyordum ama.

Yumruklarını sıkarak odadan uzaklaşan Sara'ya gözlerimi kısarak baktım. Şimdiye kadar sergilediği her ayrımcı davranışın sonuçlarını bu şekilde ona göstermek içimi rahatlatmış olsa da, Sara'nın anlaşmaması sadece işlerimi zorlaştıracaktı. Artık sayamadığım kadar çok kez iç çektiğim için gözlerimi kapatıp aklımdaki numaraları unutmaya çalıştım. Oldukça yoğun bir gündü ve saatlerimi sadece reddetiğim bir anlaşma uğruna harcamıştım.

"Lordum?"

Kapının tıklatılıp açılmasıyla birlikte kendime çeki düzen verip karşıma baktım. Ne olursa olsun gelen herkese karşı sakin durmalıydım, sonuçta klanın bir lideriydim ve lider olarak soğukkanlılığımı koruyup herkese umut vermeye devam etmem gerekiyordu.

Neyseki gelen Thoma'ydı, böylece derin bir nefes alıp yüzümü gevşetebilmiştim.

"Nasıl gitti, lordum?"

Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin