-17-

747 78 36
                                    

Sol elimle saçlarımı bir hışım geriye attıktan sonra esnedim. Thoma arkamdan nazikçe sarıldıktan sonra odadaki masaya oturmuş, hava kararana kadar da başından kalkmamıştım. Aklıma ne gelirse sürekli yazıyor ve kendimi de klanı da yükseltmenin başka yöntemlerini bulmaya çalışarak gelişmenin yöntemlerini arıyordum. Tabii arkamdaki ağrıyla bu pek mümkün müydü bilemezdim.

Kafamı yukarı doğru kaldırıp gözlerimi kapattım. Nasıl babamın istediği yönde gelişecektim ki? Klanı sürekli yüksek rütbelere çıkarmış birisi olarak benden daha az çalışan adamdan saygı bile görmüyordum, ne yaparsam yapayım nafile olmayacak mıydı?

Olmayacaktı. Elimden geleni ne olursa olsun yapmaya çalışarak en azından biraz daha ileriye atlattırmalıydım kendimi. Ne kadar çok o kadar iyi, ne kadar iyi o kadar çok. Kendisinin ve karısının, ben ve kardeşimden ne kadar çok aşağı bir seviyede olduğunu göstermek için sürekli çalışmaya değerdi.

Duyduğum adımlarla istemsizce kafamı eğip sesin geldiği yöne baktım. Thoma, elinde tabak ile içeri girmiş ayakta öylece bekliyordu.

"Lordum, bence bugünlük nerede kaldıysanız bırakın, tüm gün boyunca burada kaldınız ve neredeyse hiçbir şey yemediniz."

Gözlerimi bir Thoma'ya, bir de masadaki kağıtlara çevirdim. Hala yapılması gereken bir çok iş vardı, fakat bedenimin bu kadar fazla yük kaldıramayacağı hissettiğim ağrıdan belliydi.

"Peki..."

Kendimi(Thoma'nın da yardımıyla elbet) zorla ayağa kaldırmayı başarıp içeri, odama doğru ilerledim. Ayak seslerinden dolayı Thoma'nın hala yanımda olduğunu bildiğim için, odama girerken kapıyı kapatmayıp Thoma'nın da içeri geçmesine müsaade ettim.

"Lordum.."

Thoma hala elinde tutmakta olduğu tabakla içeri geçerken kapıyı kapatıp, yanıma doğru yürüdü. Yere otururken tabağı masanın üzerine koyup, bana öylece bakınmaya başladı.

"Bir şey mi oldu Thoma?"

"Lordum, hala yemek yemediğiniz için yiyecek bir şeyler getirdim. Lütfen aç durmayın."

Kafamı sağa çevirip Thoma'nın koyduğu tabağa bakınırken istemsizce bir kez daha esnedim. Uykum vardı, fakat acıkmıştım da. İki şeyden birisini mecbur biraz bekletmem gerekiyordu ve bunun düşüncesi bile benim için kulağa oldukça sinir bozucu geliyordu.

Elimi tabağa uzatıp, aldığım füme somonu yemeye başladıktan sonra başımda hissettiğim el ile irkilmiştim. Thoma, rahatlamış bir yüz ifadesiyle, eli başımda, saçlarımı yavaş yavaş okşuyordu. Sanki tüm gün dışarı çıkmadan yapmış olduğum bu çalışmam onu oldukça stres etmiş gibiydi.

Ben tabaktakileri bitirene kadar hiçbir şey konuşmamış, öylece sessiz bir şekilde, sanki oda tek bir kişi varmışçasına oturmuştuk. Yemeği bitirmemin hemen ardından ise Thoma başımı eliyle kendi omzuna yaklaştırmış, kafamı onun omzuna yaslamamı sağlamıştı.

"Bugün dinlenmeyi fazlasıyla hak ettiniz lordum."

Dakikalar boyu duran sessizliğimizi Thoma, mutlu bir ses tonuyla bozmuştu. Dediklerinden ne anlam çıkarmalıydım bilmiyordum şahsen, çünkü tüm gün boyunca yaptığım tek şey kağıtları okuyup inceleyip, onaylayıp veya reddedip çevresinde notlar çıkarmaktı, eğer arkamdaki ağrıdan bahsediyor ise diyecek hiçbir şeyim yoktu.

"Biraz böyle duralım lütfen."

Sesim istemeden de olsa küçük çocuklarınki gibi çıkmıştı. Başım hala Thoma'nın omzundan ayrılmamıştı ve gözkapaklarımdaki ağrıyla beraber arkamdaki sancı beni zorla uykuya itiyordu. Thoma da beni anlamış olacak ki eliyle başımı kendi omzuna daha da bastırarak, gözlerini kapatmıştı. Onun eşliğinde bende gözlerimi kapatırken, aklımdan tek bir soru geçiyordu.

Ya bunların hepsi bir rüya veya kabus ise?

Çünkü son zamanlarda yaşananlar kesinlikle normal değildi. Paradoks içinde paradoks yaşamış olduğum bir kabus, ani basan sıcaklıklar, Yae Miko'nun yetişkin kitapları, Thoma'ya bir anda partner olmayı teklif etmem ve Thoma'nın sanki bu anı hep bekliyormuşçasına kabul etmesi, bir anda ailemin buraya gelmesi ve Paimon. Kulağa çok değişik geliyordu.

"Söylesene Thoma.."

Sesim net değil, mırıltılı bir şekilde duyuluyordu ve net anlaşılması için konuşacak güç artık dudaklarımda kalmamıştı.

"Neden partner olmayı kabul ettin?"

"Sizi mutlu edeceği için lordum."

Gözlerim kapalı olduğu için Thoma'nın yüzüne belki bakamıyordum, fakat ses tonundan gülümsediğini hissedebiliyordum. Ayrıca kim bir başkasının mutluluğu için her şeyi yapardı ki? Kulağa çok garip geliyordu.

Ya da sadece beni kırmamak için bu işe kalkışmıştı.

Neler diyordum ben? Yorgunluktan iyice saçmalamaya başlamıştım sanırım, bunun başka açıklaması olamazdı.

"Peki ya siz neden seks partneriniz olmamı istediniz lordum?"

Sürekli ben sorular sorduğum için kendime soru yöneltilmesini hiç beklemiyordum. Sadece birkaç saniye düşünüp cevap verme hakkım vardı çünkü kendim konuşmayı bırakalı 1 dakika bile olmuyordu, bu uyku taklidi yapamayacağımı gösteriyordu.

"Hmm, bilmem? Aklıma geldi ve söyleyiverdim diyelim."

Dediklerim karşısında Thoma şaşırmış bir ses tonu ile 'oh' derken geçen her saniye benim gözkapaklarımdaki ağrı daha da yoğunlaşıyordu.

Olduğumuz halde dururken yanımda hissettiğim hareketlenme ve bir elin başımdan tutarak yere düşmememi engellemesi üzerine gözlerimi istemeyerekte olsa açtım. Thoma yanımdan kalkmış, nazik bir şekilde eliyle başımı düşmemesi için tutarken diğer eliyle belimden kavrayıp, beni kaldırıp yatağa uzanmamı sağlamıştı. Hissettiğim yoğun yorgunluktan dolayı yatak veya yer benim için hiç fark etmiyordu ancak Thoma tüm bunları yaparken ona bunu söyleyecek enerjiyi kendimde bulamamıştım.

"İyi uykular lordum."

Thoma alnıma bir öpücük kondurup çıkarken bir kez daha gözlerimi kapattım.

Öptüğü yer yanıyordu..

***

Bu bölümü arada bir ekrana bakan sivrisinek ile beraber yazdık çok romantikti.

Boba Tea(Thoma x Ayato)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin