Apartmanın merdivenlerinden katları kare turlar atarak yukarı çıkarken, kendi dairemin katında bir süre gördüğüm manzaraya karşı bakakaldım. Dominus iki eliyle kapımızdan içeri siyah dev bir kıyafet bohçası sokmaya çalışıyordu. Bunu neden yapmaya çalıştığını anlamak ile geçen hareketsiz kaldığım birkaç saniyenin ardından, kendisini gözleyen üzgün varlığımı fark etti. "Öyle bakma da yardım et bana F!" diye azarladı. Aramızda kalan son merdivenleri de çıktım, kapıdan yarısı girmiş siyah giysi bütününü ittirdim, bu sırada yumuşak bir yapısı olduğunu fark ettim çünkü elim içeri girdi.
Koridora kadar bu garip varlığı itmeye devam ettik, yolun yarısında Dominus "Az kaldı anne sabret!" diye bağırdı, sonra ayaklarımdan başlayarak beynime kadar çıkan buzlanmayla beraber, bir çuval gibi ittirdiğimiz bu şeyin sevgilimin annesi olduğunu fark ettim.
Arkasından güç uyguladığım devasa kadın, yatak odasına bakan ön tarafından garip mırıltılar çıkardı.
Sonunda yattığımız odaya onu soktuğumuzda, duvarların arasında sıkışmış bu canlı güçlükle aşağı yukarı sürünerek bize doğru döndü. Kilodan kamburlaşmış sırtı yüzünden vücudunun orta kısmında başlayan kafası ile beni süzdü.
Küçük gözlü, siyah kısa saçlı, gri tenli bir kadındı. Yanakları o kadar büyüktü ki morarmış dudakları neredeyse görünmüyordu. En azından üç yüz kilo olmalıydı. Demek ki kıymayı az almışız. Doymaz bu kolay kolay.
İçimde bir tiksinti oluştu, ondan uzağa gitmek istedim, sanki beni yutacak gibi bakıyordu.
Tüm yatak odasını kaplamıştı, sadece kapı eşiğinden çıkmış suratını görüyorduk. Dominus koşup neredeyse omuzları ile birleşmiş boynuna sarıldı. "Canım annem hoş geldin! Her zamanki gibi çok güzelsin!" dedi. Sonra bana döndü ve yüzündeki mutluluk hafif bir öfkeye dönüştü ancak sevgilim annesinin yanında benimle tartışmak istemediği için gizlice kaş göz işareti yaptı, benden ne istediğini tam olarak anlamadım, yerimde durmaya devam etti. En sonunda Dominus'u kızdırmış olacağım ki, bana "Hadi anneme sarılsana hayatım!" diye ikaz etti.
İstemeyerek ona doğru yaklaşıyorum, adımlarım bedenine yaklaştıkça içinde ceset olduğundan şüphem olmayan bir mezarı kazar gibi hissediyorum.
Kollarımı açıp, yüzümü yana çevirip, gözlerimi kısıp sarılıyorum. O öylece duruyor, domuzlarınkine benzer bir ses çıkarıyor, geri çekiliyorum.
Kadın anlamadığım bir dilde kızına bir şeyler söylüyor, benim garip baktığımı görünce Dominus bana "Annem uzun süredir kimseyle konuşmadığı için konuşmayı unuttu, sadece benim anlayabileceğim bir dilde konuşabiliyor artık, senin söylemek istediğin bir şey varsa bana söyle, ben çevireyim hayatım." diyor.
Bir süre böyle bir yaratığa ne söyleyebileceğimi düşünüyorum, kibar olmalıyım, neticede o beni başkalarına satan kadının annesi, olgun davranmalıyım.
-Benim için annene 'Hoşgeldiniz' der misin lütfen.
-Çok kibarsın sevgilim.
Hemen dönüyor, büyük bir heyecanla domuz homurtusuna benzeyen sesler çıkarıyor, işin garip tarafı kadın bunu anlıyor ve cevap veriyor. "Ne dedi?" diye soruyorum.
-Teşekkür ediyor. Seni çok beğenmiş. Bana da kızıyor biraz.
-Neden?
-Sizi daha önce neden tanıştırmamışım diye. Benim yetişkin bir çocuk olduğumu söylüyor.
-Yetişkin bir çocuk mu?
-Beni küçükken çok yuttu annem, kimselerle paylaşmak istemedi. Sana söylemiştim ya! Benim ilk sevgilim sensin, ondan önce hep annemin içindeydim.
İçindeydim? Yutmak? Bu terimler nereden geliyor? Aralarındaki ilişkiyi tam olarak kavrayamasam da bu konuda pek çaba harcamak istemiyorum çünkü bu garip kadınla ilgili her şey bana ürkütücü geliyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duvar Korkusu
KorkuRoman aşırı derecede cinsellik, şiddet ve psikolojik travma içerir. Küçük yaştaki okurlara tavsiye edilmez.