Selam, n'aber?
Onları mutlu bir şekilde yazmayı çok seviyorum, sizin de okumayı sevdiğinizi biliyorum. Bu benim çok severek yazdığım bir bölüm, sizin de seveceğinizi düşünüyorum.
İyi okumalar.
🖤⛓️
Yazgı oturduğu yerde bacaklarını altına topladı ve elindeki okuduğu -okumaya çalışmaya- kitaba devam etti. Daha okuduğu paragrafın yarısına gelmişti ki okuduklarını kafasında birleştiremediğini fark edince sıkıntıyla oflayarak bıraktı elindeki kitabı. Kafası bu kadar onunla doluyken başka bir şeye odaklanamıyordu işte.
Dünkü karşılaşmaları aklına gelince yüzüne bir gülümseme yayıldı ondan izinsiz. Bugüne kadar fark etmemişti ona olan özlemini. Duygu kaybıydı sanki bu; duyguları Onur'da kalmış ve o duygularının varlığını unutmuştu ama dün Onur'u görünce yerli yerine geçmişti her şey. Hani hafıza kayıplarında olurdu ya, bu da öyleydi işte.
Kafasını dağıtmak için oturduğu yerden kalktı ve televizyonun önünde duran kumandayı eline aldı. Güç düğmesine bastıktan sonra tekrar yerine geçerken kendi kendine bir şarkı mırıldanmaya başlamıştı bile. Koltuğa tekrar oturduktan sonra en son izlediği dizinin son bölümünü açtı ve arkasına yaslanarak izlemeye başladı.
Aradan geçen yarım saatin ardından aklında kalan tek şey dizinin adıyken içindeki nefesi oflayarak bıraktı. Televizyonu kapatmak için kumandayı eline almıştı ki ekranda oynamaya başlayan sahne ile geçmişe doğru bir yolculuğa çıktı.
Yavaşça tıklanan karavan kapısı ile dikkatini oraya verdi Yazgı. Onur'un "Yazgı?" diyen sesini duyunca cevap vermek istese de diline kilit vurulmuş gibi kalakaldı sadece. Onur tekrar "Yazgı?" dedikten sonra "Hazırlanmadın mı daha?" diye devam etti. "Bak içeri gireceğim."
Karavanın kapısı açılınca karşısında gördüğü yüz ile vücudundaki tüm kasların gevşediğini hissetti. Yüzüne bir gülümseme yayılırken eş zamanlı olarak "Onur." dedi sevgi dolu sesiyle. Onur, ona gülümseyerek karşılık verdikten sonra "Seslendim o kadar, niye cevap vermedin?" deyince sıkıntıyla az önce kalktığı koltuğa oturdu Yazgı. Hemen ardından tekrar kalkarken "Bilmiyorum." diye cevap verdi. "Bir an dilim tutuldu sanki."
Sevdiği adamın bakışlarının kendisini tarttığını hissederken "Gergin misin sen?" diye sorması doğruladı onu. Bunu sorarken ki ses tonundaki rahatlık karşısında şaşkınlığa düşse de sesine yansıtmamaya çalışarak "Yo, neden gergin olayım ki?" dedi.
Onur, ona bir bakış attıktan sonra yanından geçerek biraz ilerisindeki koltuğa oturdu ve sağ ayağının bileğini sol dizinin üstüne koyduktan sonra bakışlarını Yazgı'nın yüzüne çıkardı. Birkaç saniye yüz ifadesini izledikten sonra "Bilmem." dedi. "Birazdan çekeceğimiz sahne yüzünden olabilir mi?"
Yazgı rahat görünmeye çalışarak güldükten sonra "Yok artık canım, ne alakası var?" deyince koltukta doğrulurken "E neden gelmedin o zaman? Ben 'Daha hazırlanmamıştır.' dedim ama hazırsın işte." dedi. Oturduğu yerden kalktıktan sonra elini uzattı Yazgı'ya ve "Hadi gidelim o zaman, bizi bekliyorlar." diye devam etti.
Birkaç saniye onun eline baktıktan sonra "Onur, ben çok gerginim ya." diyerek duygularını saklamaktan vazgeçti Yazgı. "Gergin olacak bir şey yok ki güzelim. Her zamanki gibi gidip sahnemizi çekeceğiz işte." diyen Onur'a inanamamış gibi baktı Yazgı ve "Öpüşme sahnesi çekeceğiz Onur, hatırlatırım." dedi.
Onur, onun tavrına güldükten sonra "E çekelim, ne olacak ki?" dedi. "Gerçekten öpüşmeyeceğiz sonuçta. Açıları ayarlarız, dedi ya Serkan Hoca. Niye geriliyorsun ki?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA ✓
FanfictionYıldızı birlikte parlayan iki genç oyuncu: Onur Seyit Yaran ve Su Burcu Yazgı Coşkun... Peki beraber parlamaya bu kadar alıştıktan sonra birbirlerinin ışığı olmadan yollarını bulabilirler mi? Yoksa bir pusulaya mı ihtiyaç duyarlar? "Yönüm Sana..." �...