Selam, n'aber?
Bu aralar seri bölümlere hazır olun çünkü Pusula'yı yazmaya başladığımdan beri elimde ilk defa bu kadar stok bölüm var bdsfhdsgfjd şu an yaklaşık 5 bölüm stoğum var ve yazmaya devam edeceğim. Finali yazmama az kaldı, bitirince her güne bir bölüm şeklinde ilerleyeceğiz. Muhtemelen 1 hafta-10 gün içinde Pusula ile vedalaşmış olacağız. 🥺
Bu bölümü çok severek yazdım ve bölüm içinde bir isteğimi daha gerçekleştirdim.
İyi okumalar.
🖤⛓️
Anıl yüzündeki gülümseme ile bahçeye çıktığında ilerideki bankta oturan Selin'i gördü. Ya Selin hep baktığı yerdeydi ya da o hep Selin'in olduğu yere bakıyordu. Hangisiydi bilmiyordu ama bu kadar kalabalığın içinde Selin'i buluyordu gözleri, o çekiyordu dikkatini.
Birkaç adımla yanına gittikten sonra oturmadan önce boğazını temizleyerek dikkatini çekti ve "Yalnızsın ama oturabilir miyim?" dedi. Selin bakışlarını sese çevirdiğinde Anıl'ı görünce bir gülümseme yayıldı yüzüne ve yana kayarken "Tabi, gel, yani buyurun baş komiserim." dedi. Anıl ufak bir gülümsemeyle yanına oturdu ve bakışlarını karşıya çevirdi.
Aralarındaki sessizliği bozarak "Bahar geldi sonunda." dedi Selin. Anıl bir nefesine sığacak kadar güldükten sonra "Pek memnunsun sanırım." deyince "Öyleyim." diye karşılık verdi. "Ben sevmiyorum kasvetli havaları, içim sıkılıyor. Ama şimdi baksana gökyüzüne," derken bakışlarını refleksle havaya çeviren Anıl'a gülümseyerek baktı. "Gökyüzü masmavi, insanın içine sebepsiz bir neşe doluyor."
"Evet, haklısın. Kış mevsimi çoğunlukla kasvetli ama yağmur için bulut gerekli, hem kışı geçmeden bahara ulaşamayız." "Sen de sever misin baharı?" "Bahar güzel, severim ben de ama baharı getiren kış da güzel, kışı da severim." "Ben sevmem kışı, sürekli yağmur falan." "Kışı sevmezsen eğer yağan her yağmur senin için katlanılmaz bir eziyet olur ama eğer yağmuru yağdıran bulutu, onu getiren kışı seversen her yağmuru baharın müjdecisi olarak görürsün."
"Sen ne güzel konuşuyorsun öyle ya." "E bizim de var kendimize göre bazı maharetlerimiz." "Gerçekten kapalı kutu gibisin Anıl, seni çözmek mümkün değil." "O kadar karışık mıyım sence?" "Ben camdan yapılmış bir bedenim, içim dışarıdan görünüyor. Ama sen, kapalı çelik bir kutusun. Kilidin bile yok, açılman imkansız. İçinde ne olduğunu senden başka kimse bilmiyor." "İnan, içimde ne var ben bile bilmiyorum." *
Selin gülümseyerek karşılık verdikten sonra "Seni çözmenin bir yolu yok mu?" deyince gülerek yüzünü ona döndü Anıl ve "Neyi bilmek istiyorsun?" dedi. Ona dudak bükerek cevap verdikten sonra "Hakkında hiçbir şey bilmiyorum." diye cevap verdi Selin. "En sevdiğin renk ne mesela?" "Siyah." "Çok klasik, iç karartıcı, kasvetli."
Gülerek "Dök içini ya, çekinme." dedi Anıl, elini yavaşça dizine vurduktan sonra. "O kadar söylendin. Senin en sevdiğin renk ne?" "Mor." Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Selin "Doğum günün ne zaman? Benimki 20 Nisan, tam 6 gün var." dedi. Anıl, onun neşesine gülümsedikten sonra "19 Şubat." diye cevap verdi sorusuna.
Anıl aklına gelen şeyle "Bak bu benim için çok önemli bir konu, tamam mı?" deyince "Tamam, tamam." dedi Selin ve sorusunu ciddiyetle beklemeye başladı. Sessizliği "Hangi takımı tutuyorsun?" sorusu bölünce ise kendini tutamayıp gülmeye başladı. Anıl'ın kendisine ters bakışlar attığını görünce "Ciddi bir konuydu, pardon." diyerek gülüşünü durdurdu ve "Galatasaraylıyım ben." dedi.
"Yapma işte ya, bunu yapma." "Ne oldu?" "Selin, biz tekrar eskisi gibi mi olsak? Ben kartalıma bunu yapamam." Selin güldükten sonra "Sen de şu manyak Beşiktaşlılardansın yani, anladım." deyince "Anlayamaz kimse bu aşkı." dedi Anıl. "Bizim için sevdadan delirmiş diyorlar, bilmeyenler nasıl anlasın?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA ✓
FanfictionYıldızı birlikte parlayan iki genç oyuncu: Onur Seyit Yaran ve Su Burcu Yazgı Coşkun... Peki beraber parlamaya bu kadar alıştıktan sonra birbirlerinin ışığı olmadan yollarını bulabilirler mi? Yoksa bir pusulaya mı ihtiyaç duyarlar? "Yönüm Sana..." �...