Selam, n'aber?
En son bölümde Onur'u, onun duygularını, düşüncelerini görmüştük. Bu, Yazgı'nın iç dünyasını göreceğimiz bir bölüm. Bakalım minik kuşum, iç dünyasını nasıl açacak bize?
İyi okumalar.
🖤⛓️
Yattığı yatakta oflayarak diğer tarafa döndü Yazgı. Aralık perdeden giren güneş ışığı, gözlerini rahatsız edince üzerindeki örtüyü başının üstüne çekip tekrar yumdu gözlerini. "Of!" diyerek doğruldu sonra yatakta.
Esnerken çıplak ayaklarını yere koyduğunda hissettiği soğukluk, tüm vücudunun ürpermesine sebep olduğunda bu his tanıdık geldi ona, Onur gibiydi... Hep yanındaydı, tek bir hareketine bakardı yeniden bir araya gelmelerini sağlamak ama adını duyunca bile böyle ürperiyordu işte. Bu adamın, onun üzerindeki etkisi kelimelerle açıklanamazdı.
Banyoya girdikten sonra aynadaki görüntüsüne baktı. Göz altları çökmüştü uykusuzluktan. "Bu adamın varlığı da yokluğu da zarar bana resmen. Bir uyutmadı geceden beri." dedi bakışlarını aynadan çekerken. Musluğu açtıktan sonra akan soğuk suyun altına daldırdı ellerini ve avuç içlerine doldurduğu suyu yüzüne çarptı birkaç defa.
Banyodan çıkıp salona geçecekken çalan telefonunun sesini duyunca odasına yönelirken "Bir huzur verin ama artık ya. İnsanlardan soyutlanmanın bir yolu yok mu ki?" diye söylendi.
Telefonunu eline aldığında Buket'in aradığını görünce aramayı cevaplayıp "Sabah sabah rüyanda mı gördün beni?" dedi gülerek. Karşı taraftan Buket'in gülüşünü duyduktan sonra "Sana da günaydın Yazgıcığım." demesiyle "Günaydın." diye karşılık verdi. "Rüyamda seni gördüm, desem inanır mısın Yazgı?" deyince "Yok artık." diyerek yatağın üstüne oturdu ve bacaklarını altına topladı. "Ee anlatsana?"
"Seni gördüm, derken şu yeni projeyi işte. Bu ara çok üstüne düştük ya ondan bilinçaltıma yerleşti herhalde, her neyse. Biz projeyi kabul etmişiz, imzalar falan atılmış tabi. Setin ilk günündeyiz, senle beraber ben de geliyorum tabi, uğur getirmek için. Onur ile ilk birebir sahnenizi çekiyorsunuz, tatlı bir atışma. Öyle bir enerji veriyorsunuz ki yan yana, eskisinden daha güzelsiniz."
Yazgı, duyduğu şeylerle yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamazken "Bence denemeye değer Yazgı. Hem hikayeyi sevdin hem de ekranlardan bayağıdır uzaksın ve dönmek için harika bir iş bu." diye devam etti Buket. "Orası öyle ama emin olamıyorum bir türlü."
Buket bir nefes verdikten sonra "Yazgı bak, belli ki Onur ile aranızda anlatmak istemediğin bir şey olmuş. Anlıyorum, tekrar bir araya gelmek istemiyorsun bu yüzden. Ama sen profesyonel bir oyuncusun, duygularını işine yansıtmaman gerekiyor. Kendi kariyerin için kabul edeceksin bu teklifi, Onur ile bir araya gelmek için değil." dedi. "Sırf erkek başrol, eski partnerin diye sevdiğin bir işten mi vazgeçeceksin?"
"Hayır, vazgeçmeyeceğim." dedi Yazgı kendinden emin bir şekilde. "Sonuçta iş için bir araya geleceğiz, kendi isteğimizle değil." derken sesi durgunlaşsa da toparlanıp coşkuyla "Ben kabul ediyorum projeyi, detayları sonra konuşuruz." diye devam etti. "İşte bu ya!" diyen Buket ile kıkırdarken "Kahvaltı edeceğim ben, kapatıyorum. Sonra konuşuruz yine." dedi ve gülen yüzüyle kapattı telefonu.
Yüzü düşerken derin bir "Of!" dedi yine. "Ben ne yapacağım ya?" Oturduğu yerden kalkıp mutfağa gittikten sonra eline aldığı kasede kahvaltılık gevreğini hazırladı ve masaya oturdu. Bir elindeki kaşığa doldurduğu gevreği ağzına tıkarken diğer eliyle Buket'in kendisine gönderdiği mesajın bildirimine girdi.
Yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadı Yazgı. Birlikte çok güzel zamanlar geçirmişlerdi. Yazgı, tüm ilklerini onunla yaşamıştı. Sonra ise iki yabancı olmuşlardı işte. Aklına gelen anı, bakışlarının durgunlaşmasına sebep olurken, oturduğu koltukta arkasına yaslandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUSULA ✓
Fiksi PenggemarYıldızı birlikte parlayan iki genç oyuncu: Onur Seyit Yaran ve Su Burcu Yazgı Coşkun... Peki beraber parlamaya bu kadar alıştıktan sonra birbirlerinin ışığı olmadan yollarını bulabilirler mi? Yoksa bir pusulaya mı ihtiyaç duyarlar? "Yönüm Sana..." �...