Beklenmedik Sohbetler

436 185 192
                                    




Kan lekeleri ve saç öbeklerine temas etmeden, basamaklardan birer birer inmeye başladım. Korkuyordum. Muhatap olacağım kişi teyzem olmayacaktı, o başka bir yüzünü daha göstermişti bana. Ancak, kuzenim kim bilir ne haldeydi. O yüzden cesaretimi toplayıp, teyzem ile konuşmam ve anahtarı almam gerekiyordu. Zavallı Ecre'yi kurtarmam gerekiyordu. Aşağı kata varmıştım. Kalbim vücudumu terk etmek, Ecre'nin bugün yapmaya kalkıştığı gibi kapıdan geçip bahçeye kaçmak istiyordu. Yutkundum ve salona girdim. Bütün sinir, stresimi kusmak üzereydim.

Salona girmem ile teyzemi karşımda görmem bir oldu. Teyzem sakin bir biçimde namazını kılıyor, dua ediyordu. Ben kendimi bağırış, itiş-kakışa hazırlamış iken teyzemin bu hali beni oldukça şaşırtmıştı. O salonun ortasında secdeye durmuş iken, ben onu izliyordum. Yukarıda ise acılar içinde ağlamaktan bitap düşmüş, mahvolmuş bir kız vardı. İnsanlar tanrısına dua ediyor ancak sebep oldukları kötülükleri görmezlikten geliyor, sırtlarını dönüyorlardı. Büyülenmiş gibi teyzemi izliyor, namazını bitirmesini bekliyordum. Ne de olsa şeytan, mesaisi dışında suçlu sayılmazdı, hele de ibadet eder iken...

Teyzem, salondaki varlığımdan haberdardı. Birkaç dakika sonra ibadetini bitirdi ve soğukkanlı bir biçimde seccadesini toplamaya başladı.

"Teyze!" dedim. Bir cevap, bir tepki bekliyordum. Herhangi bir tepki. Hiçbir şey olmamış gibi, aşağıya inip, ibadetini gerçekleştirmiş olamazdı.

"Efendim canım kızım, bir şey mi oldu?" diye sordu. Ne demek bir şey mi oldu, birkaç saniye önce tanık olduğumuz şeylerin üstüne bu nasıl bir soruydu?

"Teyze, rol yapmayı bırak! Nasıl olurda bana canım kızım dersin. Az önce kendi, öz kızını merdivenlerden sürükledin, dövdün, onu odaya kilitledin! Kız, orada ne durumda haberdar mısın? Kıza cehennemi yaşattın, buraya gelmiş hiçbir şey olmamış gibi davranamazsın!" dedim. Teyzemi gerçekliğe döndürmek, onunla yüzleşmek istiyordum.

"Elifciğim sakin ol. Neden bahsediyorsun inan bilmiyorum ama Ecre kendi odasında, biraz dinlenmek istedi. O hasta bir kız, arada kapısını kilitleyip, yalnız kalmak istemesi oldukça normal. Üstüne gitme" dedi teyzem.

"Allah'ım bana sabır ver! Ne odasından, ne hastalığından bahsediyorsun? Kız, odasında dinleniyor falan değil! Hem sebebi ne ki, bu yalanlarının sebebi ne teyze?! Kızın dünyasını başına yıktın, ufacık bir şey için merdivenlerden sürükledin! Onu odaya kilitledin teyze! Sen ruh hastası mısın?!" diye bağırıyordum.

Artık sinirlerime hakim olamıyordum. Az önce şahit olduğum şeyler kabustan beterdi. Şuanda ise bu kabusun baş aktörü karşıma geçmiş, bana maval okuyordu. Kuzenime yardım etmek istiyordum. Tek isteğim buydu. Yumruklarımı, dişlerimi sıktım. Gözlerimden akmaya çalışan yaşları, tırnaklarımı avuç içlerime geçirerek durdurmaya çalışıyordum. Sırası değildi. Ancak alışkanlıklar, çat kapı gelmeyi alışkanlık haline getirmişti. Sinirden ağlamaya başladım, ağladıkça daha çok sinirlendim.

"Anahtarı ver!" dedim. Teyzem gözlerimin içine bakıyordu. Anahtar kelimesi öyle uzak gelmişti ki, bu kelimeyi bilip bilmediğinden dahi emin değildim. Birkaç kez daha tekrarladım. Beni aptal yerine koymasına tahammül edemiyordum. Sonunda teyzem tepki verdi.

"Elif, bu evde yenisin. Sorun değil, kızım. Odaları karıştırabilirsin. Banyo tarafındaki oda Ecre'nin. O kapıyı kilitleyip, içeride yalnız başına vakit geçirmeyi seviyor. Geceleri de kilitliyor, aynı dün geceki gibi. O, böyle bir kız. Allah büyüktür, o da iyileşecek. Kabullendik biz. Lütfen sende üzerine gitme, o seninle iletişim kurmak isterse, odasından çıkar" dedi.

"Siktir!" diyordum içimden. Tüm yalanlarınıza, iğrençliğinize, koca bir "Siktir!". Bu saçmalıklar ile daha fazla uğraşamayacaktım. Yukarı çıkıp Ecre'nin iyi olup, olmadığını kontrol etmeliydim. Salonun ahşap kapısını teyzemin suratına çarptım ve yukarı çıktım. Ben yukarı çıkarken, arkamdan teyzem sesleniyordu.

Kötülüğün BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin