Yanlış Yorumlanan Rüyalar, Yeni Armağanlar

439 156 204
                                    




7. Bölümün Sonu: "Kendimden nefret ediyordum. Annemi haklı çıkarttığım için nefret ediyordum. Bedenimden, zayıflığımdan, kâküllerimden, uzun saçlarımdan, pembe elbisemden, aptal pamuklu külotlu çorabımdan nefret ediyordum!"

Ecre koştukça benim de bu dünyadan kaçasım geldi. İlk defa birisi Ecre'ye dokunmuş ancak yara yapmıştı. Zavallı kuzenim ile aramızda bir duvar olsa da, o bana kapılarını, yazdığı cümlelerle açmıştı. Bir kaç sayfa daha okudum, bir kaç sigara daha yaktım. Okudukça yeni travmalar ortaya çıkıyordu. Adem ile arasında geçenleri teyzem bir şekilde öğrenmişti. Bir erkeğin, kızının eline değdiğinden haberdardı, detayları bilmesine gerek yoktu. Ecre artık ne Meryem kadar saf, ne Ayşe kadar güzeldi. Günlüğü okudukça anladım, teyzem bu olaya değin el üstünde tutuyordu Ecre'yi. Onu özene bezene giydiriyor, saçlarını saatlerce tarıyordu. Elbette dövüyordu da. Ancak teyzem için, ahlaka giden yol şiddetten geçiyordu.

O uğursuz günün ertesi, her şey değişmişti. Teyzem rüyasında gördüğü kızını, tanrısının istediği şekilde yetiştirememişti. O gün, kıyamet gerçekleşmişti. Tek merhum ise teyzemin kızıydı. Ecre idi. O günden sonra teyzem, Ecre'nin günahını kendi günahı gibi üstlenmişti. Her tokat, her bir saç tutamı bu ahlaksızlığa ödenen bedeldi. Adem'e ne mi olmuştu? Adem, Havva'sını cennetten kovdurmuş ancak bundan haberi dahi olmamıştı. Ecre böyle 'garipleşmişti'. Her bir tokatta, her bir aşağılanmada. Bedeninden utanır, kendisinden nefret eder hale gelmişti.

Şuan bulunduğumuz oda ise onun pembelikten kaçtığı odaydı. Burada uyurmuş kimi zaman, daha iyi hissedermiş kendisini. Öyle yazmıştı günlüğüne. Belki de, dün bu yüzden burada uyuya kalmıştı. Okuduğum her sayfa, başıma biraz daha ağrı sokuyordu, gözlerim kapanmaya başlamıştı. Şafak sökmek üzereydi, gün ışığı beni yatağıma davet ediyordu. Ancak uyuyamıyordum. Kuzenime daha bir düşkün hissediyordum. Onu düşünüyordum. Sabah, ilk işim, onu zincirlendiği pembelikten kurtarmak olacaktı. Ona, ihtiyacı olduğu şeyi verecektim. Sevgiyi...Bu düşler ile uyuyakaldım.

Saçlarımı okşayan bir el, annemin hayali ile gözlerimi açmama neden oldu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saçlarımı okşayan bir el, annemin hayali ile gözlerimi açmama neden oldu. Oysa ki bu el, anneme değil, teyzeme aitti.

"Günaydın güzel kızım, kahvaltı hazır. Yüzünü yıka da aşağıya gel" dedi. O elin anneme ait olması için bir çok şeyden vazgeçebilirdim. Savsak adımlar ile banyoya doğru yürüdüm. Aklıma Ecre geldi, onu kontrol etmeliydim. Kapısına doğru yöneldim ve elimi uzatmam ile Ecre'nin kapıyı açması bir oldu. Bu tesadüf, irkilmeme sebep olsa da, kuzenimin artık odasında kilitli olmadığını öğrenmiş olmam içimi rahatlatmıştı.

"İyi misin?" diye sordum Ecre'ye. Cevap vermedi. Daha dün gece aklımı kaçırtacak şeyler söylemişti oysa ki. Gerçekten zincirlenmiş miydi, yoksa her şey beni korkutmak için miydi? Bunları öğrenmem gerekiyordu.

"Ecre?" diye tekrarlasam da, sorularım cevapsız kaldı. Odasının kapısını kilitledi ve aşağı kata doğru indi. Gizlediği bir şey vardı sanki. Dün gece okuduklarımdan sonra, bu hallerini anlayışla karşılamam gerekirdi. Kız, annesi tarafından yönetilen bir cezaevinde yaşıyordu. Duygulara, isteklere, arkadaşlığa yer yoktu hayatında. Ancak, bu gidişat son bulmalıydı. Kahvaltıdan sonra onunla konuşmaya çalışacaktım... Yüzümü yıkadım ve aşağıya indim.

Kötülüğün BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin