sürmeli, 2

635 112 149
                                    

Herhangi bir koku yoktu etrafta. Duvar, yatak, aynı insanlar, eski basım birkaç kitap... Taehyung dün gece uyuyamamıştı. Normalde kaldığı lojmanın elbette burdan bir farkı yoktu. Gözleriyle etrafı kolaçan ettiğinde komutanın da uyanık olduğunu gördü. Hava henüz aydınlık değildi. Yavaşça onun yatağından kalkışını izledi.

Lavaboya gideceğini düşünmüştü ama öyle olmamıştı. Askıdaki hırkasını aldı ve ufak dolabından bir kutu sigara çıkarmıştı. Bu oldukça garibine gitmişti taehyung'un. Demir kapıya doğru sakince ilerledi ve bir kez tıklattı. "Bakmak yerine gel," o an ilk defa sesini duymuştu komutanın. Kime dediğini bilmiyordu ama ona bakan tek kendisiydi?

"Sana diyorum gazeteci," taehyung heyecanla yutkunup, yerinden kalktı. Üzerini değiştirmemişti zaten. Her an diken üstünde olduğu için bunu sorun etmiyordu. Utançla komutanın yanına geldiğinde onun kendisine bakmadığını görmüştü. Ona bakmaması gerekiyordu elbette. Duyduğu utanç bundan ötürüydü.

Gardiyanın kapıyı açması sonucu, rahatça ordan çıkabilmek taehyung'u biraz, fazlaca huzursuz etmişti. Tek yaptığı komutanı takip etmek, nereye giderse oraya doğru adımlamaktı. Sonunda avluya doğru çıktıklarında, hemen kafasını gökyüzüne doğru kaldırdı. Sonsuz bir döngüyü kısıtlı bir şekilde görmek canını yakmıştı.

"Sigara içer misin?" Taehyung komutanın sesini duyduğunda ona dikkatli bakmaya başladı. Gözleri çok güzeldi. Gözlerinin çevresi resmen özenle boyanmış gibi, sürmeliydi. "Yüzüme bu kadar dikkatli bakılmasından hoşlanmam." Taehyung sıkıntılı bir nefes verdi. Yine yakalanmıştı! Kendine acilen hakim olması gerekiyordu.

"Özür dilerim efendim," seokjin bu kelimeyi duyduğunda yıllardır görmediği saygıyı hatırlamıştı. Eskiden herkesin itaat ettiği, onurlu bir işi vardı. Şimdi ise burda çürüyüp gidecekti, onursuzca.... Elindeki sigarayı taehyung'a doğru uzattı. Uzun, ince ellerinin titrediğini görmüştü. Sigarasızlığın acı bir etkisiydi bu.

Kendisinden biliyordu...

Taehyung'un sigarasını ateşledikten sonra kendisi de sigarasını yaktı. Karanlık havada yayılan grimsi tütünün, hızlıca kayboluşunu izledi ikisi de. "Bana ait bir şey aslında sigara ama burda bile beni terk ediyor." Taehyung derin bir nefes aldı. Bu adamla konuşmak çok istemişti ama şimdi ne demesi gerektiğini bilmiyordu.

"Her zaman yalnız kalacağız sanırım ve bizi sadece kendimiz bırakmayacak." Seokjin hafifçe gülümsedi gencin söylediklerine. Okumuş bir adamla konuşmayalı uzun zaman olmuştu. "Sen neden burdasın esmer oğlan?" Taehyung kendisine böyle hitap etmesi sonucu heyecanlanmıştı.

"Çok zor şartlarda çalışıyoruz. Yalan haberler yapmamızı, siyasetçileri kötülememizi, bazılarını ise yüceltmemizi istiyorlar. Savaş olan ülkelere gitmemiz gerekiyordu ama can güvenliğimiz yoktu. Daha iyi şartlarda çalışmak istedik ve ayaklandık." Seokjin onu dinlerken kafasını salladı ve sigarasını içti.

"Sonuç olarak güçlü, güçsüzü ezdi." Taehyung bunun doğru olmasından nefret ediyor olsa bile, malesef doğruydu. Şu an burdaydı. Belki uzun süre çıkamayacaktı. Zaten siciline işlediği için, burdan çıksa bile kimse ona iş imkanı sunmayacaktı. Bitmeye yakın olan sigarasından bir nefes daha çekti. Bu sefer oldukça uzun süre tuttu içinde.

"Her zaman öyle değil midir komutanım?" Seokjin hızla gözlerini esmer gencin yüzüne doğru çevirdi. Acaba eski askerlerinden biri miydi? Eğer öyle olsa hatırlardı. Hafızası çok güçlüydü ve bu genci unutması mümkün değildi. Yüz hatları çok net olduğu için, onu emindi ki unutmazdı. Gözlerini sıkıca kapattı. Bir süre bekledi.

"Ben artık komutan değilim." Taehyung sigarasını dudakları arasına aldı. Seokjin'e biraz daha yaklaştı. Şimdi ay ışığının netliği sayesinde onun parlak yüzünü görebiliyordu. Yorgundu gözleri, bunu çok iyi anlayabiliyordu. "Bu durum eskiden öyle olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor." Seokjin cevap vermek istemedi.

Buraya neden geldiğini biliyordu ve burdan nasıl kurtulacağını da. Tekrar komutan olmak istemiyordu elbette. Bir kere üzerine çamur atılmıştı. Bu pislikten kurtulması mümkün değildi. Tek isteği burdan çıkmak, hayatına dönmek, küçük bir kasabaya yerleşmekti. Bunun için, mecburdu.

"Demek ki neymiş esmer oğlan, bazen güçlü olan diğer güçlü olanı da yermiş." Taehyung kendisinden bahsettiğini anlamıştı. Onun ne kadar yorgun olduğunu burdan bile anlayabiliyordu. Oldukça bitkin gelmişti gözüne. "Hayat, her zaman bir ders veriyor bize." Seokjin de onunla aynı fikirdeydi.

"Haklısın," sigarasını söndürüp ilerdeki demir kutunun içine fırlattı. Taehyung ise bunu yapamayacağı için birkaç adım atıp, söndürdükten sonra attı. "Sizinle konuşmak güzeldi." Kafasında bu cümleyi tekrar tekrar kurmuştu esmer olan. İlk kendisini yanına çağırdığında, konuşmanın ilerleyeceğini anlamıştı.

"Benim içinde öyleydi." Taehyung derin bir nefes aldı. Gerçekten tüm bedeni ateş almıştı. Bu adamın garip bir havası vardı. "Şimdi içeri geçelim," taehyung komutanın sözünü dinlerken onun peşine takılmıştı. Her adımının ağır ve boğuk sesleri boş alanda yayılıyordu. Taehyung'un, hızlı atan kalbinin ritmine ayak uyduruyordu.

Kök, sağlam bir darbe alacak gibiydi.

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cezayir Menekşesi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin