bembeyaz bir hüzün dokunur yüzüne, 3

596 111 172
                                    

Etraf kesinlikle yabancıydı esmer için. Dört duvar arası, sürekli aynı sesler, etraftaki boğucu beton kokusu... Taehyung öylece yatakta otururken etrafı izliyordu. Sabah kahvaltılarını etmişlerdi. Taehyung da diğerleri gibi yaşlı adama yardımcı olmuştu. Burda herkesin belli bir görevi vardı.

Herkes üstüne düşeni yapmalıydı. Bu yüzden taehyung hiç zorluk çıkarmadı. Garip bir şekilde, görev dağılımında adil davranılmıştı. Eğer burda dahi haksızlığa uğrasaydı kesinlikle susmazdı. Yatağın ucunda, diken üstünde oturuyordu. Kimle ne konuşması gerektiğini dahi bilmiyordu. Bu durum biraz onu üzmüştü.

Yaşlı adamın ortadaki masada, tek başına bir şey okuduğunu gördüğünde yavaşça yerinden kalkıp, biraz tereddüt ederek yanına yaklaştı. "Ne okuyorsunuz?" Yaşlı adam bu genç çocuğu sevmişti. Oldukça saygılı ve bilgili birine benziyordu. "Sefiller adlı kitabı." Taehyung, burda umutsuzluk hakim olmasına rağmen, mahkumların kitap okumasına çok sevinmişti.

"Güzel kitaptır. Okumanıza sevindim." Yaşlı adam elini omzuna koydu ve komutanın yatağının yanındaki kitaplığı gösterdi. "Ordaki çekmeceden kendine kitap seçebilirsin." Taehyung'un kalbini dehşet bir sıcaklık sarmıştı. Komutanın olduğu tarafa bakmak bile yanaklarının kızarmasına yetiyordu.

"Uyuyor sanırım. Rahatsız etmek istemem." Birkaç kez komutana bakarken yakalandığı için, ondan çekiniyordu. "Kitaplara bayılır. Birinin okumak için hevesli olmasına daha çok sevinir. Bu koğuştaki çoğu insana okumayı aşıladı." Taehyung ona bir kez daha hayran olmuştu. Gözünde komutan iyi biriydi.

Taehyung kararsız kalsa dahi dayanamadı. Burda sıkılıyordu ve kitap okumak ona iyi gelecekti. Sakin adımlarla komutanın yatak başlığına geldi ve dizleri üzerinde çöktü. Çekmece demirdendi. Bu yüzden açarken çok yavaş olması gerekiyordu. Gözü seokjin'e doğru kaydığında, tekrar onu izlemeye başlamıştı.

İnsanları izleme gibi bir huyu vardı. Yüzlerini inceliyor ve karakterlerini analiz ediyordu. Özellikle bir şeyler anlatırken, onların her hallerini kafasında tartardı. Seokjin'in yüzünde gördüğü ise, sadece yorgunluktu ama bu taehyung'u tatmin etmemişti. Bu yüzden sıkıntılı bir nefes verip, çekmeceden bir tane kitap aldı.

Burda vakit nasıl geçerdi pek bilmiyordu ama halletmeye çalışacaktı. Tekrar yaşlı adamın yanındaki sandalyeye yerleşti. Stefan Zweig'in Kızıl adlı kitabını okuyordu. İlk baskısı olması, taehyung'un ilgisini çekmişti. Saatler ilerlerken, kitabı anlayarak ve oldukça özümseyerek okuduğu için, biraz geç bitirmişti.

Bu esnada komutan hala uyuyordu. Taehyung onun sigara içmek için erkenden kalkması yüzünden, uyumasını çok normal buluyordu. Burda başka türlü vakit geçmezdi. Zaten taehyung'un da sıkıntıdan, uyumaktan başka bir çaresi yoktu. Kitabı tekrar aldığı yere bırakmak için, komutanın yatak başına gelmişti.

Çekmeceyi biraz sert açtığı için, birden bileğini kavrayan parmaklarla, taehyung kaskatı kesilmişti. "Ne yapıyorsun burda?" Komutanın parmakları, oldukça sıcak ve baskıcıydı. Sanki dilini yutmuş gibiydi. Öylece seokjin'in yüzüne bakıyor ve diyeceklerini tartıyordu. Gerçi o an ne demeliydi? Bunu kendisi de bilmiyordu.

"Ben okumak için," sözlerini kuruyan dudakları yüzünden bıçak gibi kesti. "Kitap almıştım ve bitirdiğim için yerine geri koyuyordum." Seokjin derdini anladığında çocuğun, ki çocuk demek doğru değildi elbette. Kendisiyle arasında pek yaş farkı yoktu ama toy olması seokjin de bu izlenimi bırakıyordu.

Genç adamın dediklerine bir şey diyemedi. Mesleki bir saldırıydı az önceki yaptığı. Ani olan her türlü saldırıya kendisi hazırdı. Yatağından kalktı ve dolabından havlusunu alıp, büyük demir kapıya yumruğunu birkaç kez vurdu. "Benimle gel." Taehyung bu sefer kendisine dediğini anlamıştı. Bu yüzden tereddüt etmemişti.

Gardiyanların kapıyı açmasıyla beraber, komutanın arkasından ilerledi. Neden kendisini çağırdığını bilmiyordu ama endişelenmişti. Hatta korkmuş demek daha doğruydu. Kendisinden cüsse olarak büyüktü. Dışardayken hep bir söylenti duyardı. Mahkumlar canları sıkılınca, diğer mahkumları darp ediyordu.

Sonunda büyük tuvalet alanına geldiklerinde, içerdeki birkaç kişinin işlerini bitirmesini beklediler. Seokjin sırtını fayansa yasladı ve tok sesiyle konuştu. "Beyler hadi çıkın." Komutan olduğu için, burdakiler ondan korkar ve saygı duyarlardı. Bir dediğini asla iki etmezlerdi.

Taehyung sertçe yutkundu. Kapının kapanma sesi boş alanda yayıldı. Kalbinin ne kadar hızlı attığını sessizlik yüzünden hissedebiliyordu. Komutanın yavaşça üzerine gelmesi sonucu, sırtını fayansa yasladı ve avuçlarını bastırdı. Şu an seokjin ile aralarında çok az bir mesafe vardı.

"Neden beni izliyorsun?" Taehyung yüzüne değen sıcak nefesle gerildi. Kirpikleri dahi titremişti. "Ben," kekelemesi üzerine seokjin bir adım daha attı. Çocukla burun buruna gelmişti. Bundan asla rahatsız değildi elbette. Taehyung ise gerilmekten, sonrasında büyük bir kas ağrısı çekecekti. Oldukça sıcak basmıştı.

"Bana bakılmasından hoşlanmam demiştim. Geldiğinden beri, sadece beni dikizliyorsun. Senin derdin ne?" Taehyung şu an ağlayabilirdi. Gerildiğinde ve üzerinde baskı olduğunda bu duruma asla dayanamıyordu. "Ben herkesi inceliyorum." Bu sefer kekelemeden konuşabilmişti. Kendine gelmesi gerekiyordu acilen.

Komutan, karşısında böyle aciz durmasına daha çok sinirlenmişti. Bir adım daha attığında, taehyung'un kafası duvarla bütünleşmişti. Şimdi burunları birbirine değiyor, nefesleri karışıyordu. "Böyle aciz olma karşımda. Dik dur!" Taehyung onun bağırmasıyla beraber gözlerini sıkıca yumdu.

"Bir daha beni izleme esmer oğlan." Taehyung kafasını hızla salladı. Onunla dalaşmak istemiyordu. Kuruyan dudakları artık canını oldukça acıtmıştı. Diliyle ıslattığında, seokjin'in gözleri anlık olarak kuru et parçasına takıldı. Bir süre izledi. Bu sırada taehyung'un midesi kasılmış, dudaklarını izlemesi nefesini kesmişti.

Seokjin ondaki bu anlık tepkiyi izlemiş, elini çenesine koymuştu. Biraz sertçe tutup kendine çektiğinde, baskı yüzünden taehyung'un dudakları aralandı. "Bir daha seni bu kadar sakin uyarmam." Dedikten sonra, taehyung'dan uzaklaştı ve demir kapıya doğru ilerledi.

Kapının hızla kapanması üzerine, taehyung bedenini hızla yere bıraktı. Az önce olanları unutması mümkün değildi. Hızlı atan kalbinin üzerine, elini yerleştirdi. Resmen ordan çıkmak istercesine atıyordu... Bu durum taehyung'u dağıtırken, aklında sadece tek bir an kalmıştı.

Komutan, ıslak dudaklarında takılı kalmıştı.

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cezayir Menekşesi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin