can yakan veda, 17

484 76 101
                                    

Bazen olan tüm olaylar, hayatımızın akışını değiştirirdi. Bizi kısıtlayan ve yoran yerlerden bile, kopmak istemememize neden olurdu. Komutan ve esmer oğlan tam olarak bu durumu yaşıyorlardı. Taehyung müdürle konuşmuş ve isyanı başlatan kişinin ismini vermişti. Bunu yaparken, gözlerinde hiç sevinç yoktu.

Sevgilisini burda bir başına bırakmak, yüreğindeki korkuyu çok daha fazla harlıyordu. Onsuz, o olmadan çıkmak hiç istemiyordu ama buna mecburdu. Sevdiği adam onun için her şeyden vazgeçmişti. Sırf mutluluğu için elinden geleni yapıyordu. Tabii Taehyung da onun için her şeyi yapacaktı.

Şimdi koğuşun ortasındaki yemek masasında, son bir gece geçireceği adamla karşılıklı oturuyordu. İkisinden de çıt çıkmıyor, sadece birbirlerine bakıyorlardı. Seokjin güzel gözlü sevgilisini, sessizce izliyordu. Bir daha uzun bir süre göremeyecekti onu. Onsuz nasıl burda yaşamaya devam edecekti?

Hiçbir fikri yoktu...

"Çıktığında benim yerime sahil kenarına gider misin? Çok uzun zaman oldu." Taehyung ağlamamak için yutkundu. Asıl dışarıyı hak eden oydu. "Giderim," komutan onun üzgün olduğunu biliyordu. Konuşmaya çalışıyordu ama esmerinin mutsuzluğunu, hissedebiliyordu. Burda kalacak kadar seviyordu kendisini...

Bunun kendisine verdiği duygu, genişçe gülümsemesine neden oldu. Onun tarafından seviliyor olmak çok güzel hissettirmişti. Bu dört duvar arasında, ilaç gibi gelmişti güzelliğinin sevgisi. Seokjin resmen yeniden nefes alıyordu. Şimdi o nefesini burdan göndermek, ondan uzak kalacak olmak, elbette yakıyordu canını.

"Güzel gözlüm, asma artık yüzünü." Taehyung halsizce baktı gözlerine. Ona doyamamıştı. Elini rahatça tutamamış, onu özgürce hiç öpememişti. Hep kaçarak, gizlenerek dokunmuştu sevgilisine. "Ben iyi hissetmiyorum. Sensiz burdan gitme fikri kalbimi çok kırıyor." Seokjin derin bir nefes aldı. Keşke kendisi içinde bir şeyler yapabilseydi...

"Taehyung," esmer oğlan komutanının seslenmesiyle, gözlerini sevgilisine çevirdi. O an öyle güzel bakıyordu ki, Seokjin gerçekten dağılmıştı. Yumuşak yanaklarını, pürüzsüz tenini, kocaman gözlerini ve hayat bulduğu dudaklarını öpmek için her şeyini verirdi. Bakışı bile, Seokjin için muazzam geliyordu.

"Ah ah bakma şöyle, benim ölümüm olacaksın." Taehyung neden böyle söylediğini anlamamıştı. Yanakları anında kızarmıştı. "Biliyor musun eski bir inanışa göre, her iç çekişte kalp bir damla kan kaybedermiş. Öyle güzelsin ki, iç çekmeden duramıyorum..." Taehyung hafifçe gülümsedi. Komutan kendisini çok seviyordu.

Onun sevgisinden, güzel sözlerinden mahrum kalmak istemiyordu. "Seni çok özleyeceğim. Lütfen kimseye bulaşma olur mu? Kavga etme, canın hiç yanmasın." Seokjin o ne istiyorsa onu yapacaktı. Güzel sevgilisi mutlu olsun, yeterdi onun için. "Endişelenme, kendime çok iyi bakacağım." Elinden geleni yapacaktı.

"Şimdi sen de bana söz ver. Güzel bakacaksın kendine. Hiçbir şeyden eksik kalmanı istemiyorum. O ev artık senin. Ben gelene kadar, bir eve benzet orayı. Ellerinin değmediği tek bir yer kalmasın. Her odaya girdiğimde, o yoğun menekşe kokunu solumak istiyorum. Senin izlerin, zevkin, dokunuşlarınla orayı baştan yarat. Ben geleceğim, beraber yaşayacağız."

Taehyung dolu gözleriyle beraber gülümsedi. Orayı harika bir yere çevirecek, Seokjin'i öylece bekleyecekti. Bunun için ne gerekiyorsa yapacaktı. "Söz veriyorum. Evimize güzel bakacağım." Seokjin genişçe gülümsedi. Taehyung onun dolu gözlerini görebiliyordu. İkisinin de içi kan ağlıyordu adeta. Yine de sesleri çıkmıyordu.

Koğuştakiler Taehyung'un gideceğini öğrenince, ona alıştıkları için mutsuzdular ama erkenden kurtulduğu için çok sevinmişlerdi. Hatta ihtiyar bunun şeferine nar suyu kaynatıp, şerbetini koğuştakiler için pişiriyordu. Sonunda şerbet hazır olduğunda, bardaklara doldurup odadaki herkese dağıttı.

Cezayir Menekşesi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin