küçük bir hediye, 9

531 92 126
                                    

Dünden beri seokjin'in canı oldukça sıkkındı. Sürekli beyninin içinde taehyung'un kızarmış yüzü dolanıyordu. İçinde bir yerlerde, canını yakan bir durum vardı. Sanki, esmer oğlan o yarayı biliyor ve üzerini isteyerek deşiyor gibi hissediyordu. Ona olan bu tavırları oldukça yanlıştı.

Yüreğinde, oluşan o yoğun acının hissini asla atamıyordu üzerinden. O umut dolu bakışlarını kaybetmesini istemiyordu. Onun özgür olmasını istediği içindi belki bu kadar yakın olmak istemesi. Ona dayanamıyor oluşunun en büyük sebebi buydu diye düşünmek istiyordu. Aksini düşünmek onu oldukça korkutuyordu.

Dışardaki hayatın nasıl olduğunu unutmuştu. Her şey bir bir silikleşmişti zihninde. Yıllarca gezdiği sokaklar ona yabancılaşmış, gittiği yerlerin anıları artık yok gibiydi. Komutan beş senedir buraya kapatılmanın; zihnine ve hayatına yaptığı kötülükleri biliyordu. Bunları esmer oğlanın yaşamasını istemiyordu.

Bazen tüm kalbiyle dışarı çıkmak istiyor, denizin kıyısına gitmek istiyor, gezmek, hayatını yaşamak istiyordu ama sürekli buz gibi betonlarla bakışıyordu. Gözlerini kapatıyor ama asla ilk günlerindeki gibi hayal edemiyordu. Sadece seneler sonra, taehyung buraya geldiğinde, onunla ilk göz göze geldiğinin gecesi, hayal etmişti.

Onun sayesinde, dışarıyı gözlerinde görebilmişti.

Koca bir ateşin tüm bedenini yaktığını biliyordu. Eski bir acının izini yüreğinde taşıyor, kulaklarından gitmeyen can acılarının seslerini rüyalarına taşıyordu. Bu bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biriydi. Komutan çok yaralı bir adamdı. Onun da kendisi gibi yara alsın istemiyordu.

Esmer oğlana olan inceden inceye hissettiği duyguların, kalbini yerinden sökecek gibi ağırlaşmış olması da, kendisine hayret etmesine neden oluyordu. Onun gözlerinde dün küçük bir çocuk görmüştü. Nahif, korkmuş, kırılmış bir çocuk vardı esmerin gözlerinde.

Seokjin dünden beri o gözlerindeki çocuğu düşünüyordu. Yalnız kalmış, her şeyden çekinen, suçu yokken bile özür dileyen o masum çocuğu düşünüyordu. Seokjin gerçekten aklından çıkarmak istiyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Bir şekilde, zorla dahi olsa zihnine sızıyordu. Bu durum onu yorsa bile, kaçamıyordu.

Şimdi karşısında öylece, hiçbir seyden haberi yokken yemeğini yiyor oluşu, seokjin'in derin bir nefes almasına neden olmuştu. "Bir şey mi oldu?" Seokjin masadaki herkesin kendisine baktığını gördüğünde yutkundu. "Neden?" Taehyung kendisini izlemesinin bir sebebi olabileceğini düşünmüştü.

"Bana bakıyorsun da ondan sordum." Seokjin ağzındaki lokmayı zor dahi olsa yuttu. Sanki gittikçe daha çok büyüyordu boğazında. "Bir şeyler düşünürken dalmışım. Kusuruma bakma." Taehyung onun çok sıkıntılı olduğunu görmüştü. Herkesin içinde olmasa bile, onunla yalnız kaldıklarında soracaktı.

Herkes tekrar yemeğine döndüğünde seokjin'in tüm iştahı iyice kesilmişti. Gece gördüğü rüya onu çok etkilemişti. "Mesela ben de müzik dinlemek isterdim. Küçük bir radyom vardı." Diğerlerinin sohbetine katılmıyordu ama taehyung'un bu dediğini dikkatle dinlemişti. Cezaevinde istedikleri şeyler hakkında konuşuyorlardı.

"Size afiyet olsun. Bulaşık sırası ben de. Kahvaltınız bitince bana haber verin." Hepsi komutanda bir sorun olduğunu anlamıştı. Biraz fazla yorgun ve sessiz gözüküyordu. "Bugünlük senin yerine ben hallederim." Taehyung onun iyi olmadığını biliyordu. Ona destek olmak istemişti.

"Ben hallederim, sen bitince bana haber ver." Daha fazla bir şey söylemek istemedi. Onunla her konuştuğunda zaten aklı iyice dağılıyordu. Bu yüzden aklını dağıtmak istemedi. Yatağına doğru ilerleyip, uzandı. Başı biraz ağrımıştı. Bu yüzden kendini yorgun hissediyordu. Kimseyle konuşmak dahi istemiyordu.

Yarım saatin sonunda bulaşıkları yıkamak için kalkmış, işi bitince kimseyle konuşmadan geri yerine uzanmıştı. Avluya çıkmak ve sigara içmek istiyordu. Gardiyanların avluya çıkmaları için çağırmalarına az kalmıştı. Bu yüzden dolabından siyah hırkasını aldı. Bir paket sigarasını da cebine koydu.

Gardiyanların gelmesiyle, herkesten önce o çıkmıştı. Komutan oldukça bunalmıştı. Hava almak istiyordu. Hemen avlunun köşesine geçti. Sigarasını yaktı. Kafasını duvara yaslayıp, gökyüzünü izlemeye başladı. Yanına gelen esmer oğlanın farkındaydı. Kokusunun bu kadar güzel olmasının bir açıklaması olamazdı.

"İyi misin?" Nazik sesi seokjin'in içini ısıtmıştı. "İyiyim sen nasılsın?" Sigarasının dumanını üflerken onu izliyordu. "Ben iyiyim ama sen pek iyi durmuyorsun. Bana anlatmak ister misin?" Seokjin burukça gülümsedi. Şu an ona sarılmak istiyordu. Resmen sıcak bir ev gibi gelmişti gözüne. Ona, içinde dehşet bir güven hissi vardı.

"Kötü bir rüya gördüm ama şimdi iyi hissediyorum." Kendisine bakarak bunu söylemesi, taehyung'un utanmasına neden olmuştu. Komutandan hoşlanıyor olmak bile zaten kendisi için çok büyük bir durumken, onunda kendisiyle böyle konuşuyor olması daha çok utanmasına neden oluyordu.

"İyi olmana çok sevindim." Seokjin sigarasından bir nefes daha aldıktan sonra söndürdü. "Bu gece sigara içmeye çıkacağım sen de gel benimle." Taehyung alt dudağını ısırıp, onun gözlerine bakmaya başladı. Neden kendisini çağırmıştı? "Sigaramı vereceksin bana?" Seokjin hayır anlamında salladı kafasını.

"Hayır sana sigara falan yok. Başka bir şey vereceğim." Taehyung gözlerini şaşkınca araladı. Gerçekten bir şey mi verecekti? Acaba yine şiir kitabı olabilir miydi? "Nedir peki?" Seokjin heyecanlı haline gülümsedi. Bu kadar güzel olması, komutanın günah işlemesine neden oluyordu.

"Gelecek misin?" Taehyung vereceği şeyi çok merak ediyordu. Bu yüzden gidecekti. "Evet geleceğim." Seokjin genişçe gülümsedi. İşte şimdi keyfi yerine gelmişti. Tekrar içeri girmeleri için gardiyanların geldiğini gördüklerinde, hemen hepsi kapıdan içeri adımladı. Koğuşlarına geçip, hepsi bir köşeye çekildi.

Taehyung ise seokjin'in peşinden yatağının başına kadar gelmişti. "Bir şey mi oldu?" Taehyung parmaklarıyla oynuyor, kafasını yere eğiyordu onunla her konuştuğunda. Gözlerine bakamayacak kadar çekiniyordu. "Acaba bana okuyabileceğim bir şeyler verir misin?" Seokjin kitap için gelmesine çok sevinmişti.

Kitap okumasına bayılıyordu...

Hemen rafındaki kalın romanı uzattı ona. Ardından heyecanla gidişini izledi. Seokjin de yatağına uzanıp, taehyung'a doğru döndü. Kitabı okurken yüzünün aldığı şekli izlemek seokjin'e çok iyi gelmişti. Saatler sonra esmer oğlanın gözlerinin yavaş yavaş kapandığını görmüştü.

Hava iyice karardığında, sigara için vaktin geldiğini anlamıştı. Herkesin uyuduğunu anladığı an yerinden kalktı. Orta boyda, cebinde taşıdığı küçük radyoyu aldı. Taehyung'un yanına ilerlediğinde, uyurken gözüne çok güzel gelmişti. Gözünün üzerine düşen saçlarını yavaşça geriye doğru çekti.

Uyandırmak istememişti. Halbuki ona verirken yüzündeki mutluluğu görmek istiyordu ama kıyamamıştı. Radyoyu elinin altına koydu. Uyandığında görmesini ve mutlu olmasını istiyordu. Ondan bir şeyler dinlerken, onu izlemek istiyordu. Seokjin, esmer oğlanın her anını görmek istiyordu.

Ona gitgide kapılıyordu...

Cezayir Menekşesi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin