ciğer titreten kokusu, 5

597 107 225
                                    

Taehyung için zaman resmen durmuş gibiydi. Şu an komutana sıkıca sarılırken, nefes aldığını bile düşünmüyordu. Ona sıkıca sarılmış bir şekilde ağlarken, yavaş yavaş kendine gelmesiyle duruldu. Komutanın sıcaklığı, boynundan yayılan kokusu... Taehyung hızla, seokjin'den ayrılıp, kocaman gözleriyle baktı ona.

Ona az önce sarılmış ve hıçkırarak ağlamıştı... Hemen sedyeden kalkıp, kapıya doğru ilerledi. "Ben özür dilerim. Öyle yapmak istememiştim." Daha fazla orda kalmadan hızla çıktı kapıdan. Seokjin'in bir şey demesine bile izin vermedi. Kalbi çok hızlı atıyordu. Midesini bulandıracak kadar hızlıydı. Sanki nefesi yetmiyordu.

Seokjin, esmer oğlanın arkasından öylece bakakaldı. Elleri uyumuş gibi iki yanında dururken, burnundan gitmeyen keskin koku onu olduğu yere çivilemişti. Çocuğun yoğun menekşe kokusu... Seokjin derin bir nefes aldı. Gözlerini kapattı ve hızlıca toparlanmak için, bir süre daha öylece bekledi. Adım atacak hali yoktu.

Yavaşça revirden çıktığında, koğuşa doğru ilerledi. Yutkunuyor ve nefes almakta pek iyi değildi. İlerde herkesin yavaş yavaş içeri alındığını gördüğünde, gözleriyle kalabalıkla esmer oğlanı aramıştı. Onun da içeri girdiğini gördüğünde adımlarını iyice hızlandırdı. Neden böylesine heyecanlı olduğunu o da bilmiyordu.

Tek istediği, onunla konuşmaktı...

İçeri adım attığı an gözleriyle taehyung'un yatağını inceledi. Ayaklarını kendine çekmiş, bacaklarını kollarıyla sarmış, öylece yeri izliyordu. Yüzüne baktığında esmer yanaklarının kızarmış olması, komutanın hafif bir şekilde tebessüm etmesine neden olmuştu. Az önceki anın, onu utandırdığını biliyordu.

Bir şey demeden yatağına ilerledi. Dirseklerini, dizlerine yasladı. Gözleri ara sıra taehyung'a kayıyor ve kendisine kaçamak olan bakışlarını yakalıyordu. Çekmecesini açıp, bir şiir kitabı aldı. Yatağına uzanıp, yavaşça okumaya başladı. Bir acelesi yoktu. Hayat telaşı yoktu...

Sadece her satırın sonunda, esmer oğlana bakmak gibi bir isteği vardı.

Seokjin derin bir nefes alıp, neden böyle bir şey yaptığını anlamaya çalışıyordu. Kuru dudaklarını yaladı ve okumaya devam etti. Anlayarak okumak, şiiri hissetmek, dizelerin yazılma sebeplerini bilmek... Sonunda şiirler bittiğinde, sigara için yanıp tutuşan zihnine elbette ki engel olamamıştı.

Şiir kitabını ceketinin cebine koyup, dolabından sigarasını almıştı. Yavaşça taehyung'un yatağının yanına gitmiş ve ranzaya doğru eğilmişti. "Gel benimle," taehyung derin bir nefes aldı. Onunla göz göze gelmek, konuşmak bile çok utanç vericiydi. Adama karşı içindeki biriken hisler, asla doğru değildi.

Ölümü, kendi elinden olacaktı.

"Uyumak istiyorum." Seokjin, onun bu yaşta bu kadar çekingen olmasına hafif hafif sinirleniyordu. Az önce sadece duygusal bir boşluk oluşmuştu. Bu yüzden kendisine sarılmasını garip bulmuyordu. Garip bulduğu tek şey, kendisinin hisleriydi. "Uyumayacağını biliyorum." Taehyung kaçışı olmadığını anlamıştı.

Yavaşça yataktan kalkıp, koğuşun içindeki küçük lavaboya ilerlediler. Seokjin tuvaletin yanındaki yatakta yatan adamın bacağını dürttü. "Biz sigara içeceğiz, kimse gelmesin." Adam, komutanın dediklerini başıyla onaylayıp, yatmaya geri döndü. Kapıyı açıp içeri girdiklerinde, seokjin tuvalet taşına basıp, üstteki küçük camı araladı.

Demir parmaklıklar olan camı...

Bu lavaboyu daha çok, sıra olmadığında kullanırlardı. Duş almak için, diğer büyük yerlere gider, sıra beklerlerdi. Seokjin elindeki sigara paketini taehyung'a doğru uzattı. Onun yoksunluktan titreyen elleri sinir bozucuydu. "Bağımlı olmak zor olmalı." Taehyung çekingen bir şekilde çekti ellerini. Titreyen ellerinin görünmesi, zorlamıştı onu.

"Bırakmayı denedim ama olmadı." Seokjin sigarasından derin bir nefes alıp, sırtını duvara yasladı. Esmer oğlanın sigara dumanını içine çekişini izledi. Nedense onu izlemek rahatsız etmiyordu komutanı. Kendisini izlemesi ise rahatsız ediyordu çünkü, esmer oğlan sanki onun amacını biliyormuş gibi bakıyordu.

"Burda bırakırsın, zaten zararlı." Taehyung ayrıca ona sigara getirecek kimsesi olmadığı için, yüksek ihtimalle seokjin dışında ona sigara veren de olmayacaktı. Artık, seokjin'in de vereceğinden pek emin değildi. Yavaş yavaş bu illetten kurtulsa iyi olacaktı. "Bana getirecek kimsem yok zaten." Seokjin, taehyung'a doğru adım attı.

Neden bu kadar masumdu? Nasıl oluyor da seokjin onu korumak istiyordu? İçinde bu adama karşı yükselen merhamet duygusu da neyin nesiydi? "İçmemen senin için daha iyi. Ben de artık sana vermeyeceğim." Taehyung kurumuş dudaklarını yaladı ve son kez içeceği sigaradan derin bir nefes aldı.

"Bu zamana kadar verdikleriniz için teşekkür ederim." Seokjin bu çocuğun bu kadar nazik ve terbiyeli olmasına yavaş yavaş hayran kalıyordu. Biraz daha yaklaştı. Kolunu hemen arkasındaki duvara yasladı. Şu an taehyung ile oldukça yakınlardı ama bundan hiç rahatsız değildi.

Taehyung derin bir nefes aldı. Komutanın sürekli olarak dibine giriyor oluşu, kalbi için iyi değildi. Kendisi pek önemsemiyor olabilirdi ama taehyung bunu fazlasıyla önemsiyordu. Neden olduğunu bilmiyordu ama önemsiyordu işte. Seokjin çocuğun yavaş yavaş pembeleşen yanaklarını gördüğünde yutkundu.

Daha bir güzelleştiğini fark etmişti...

Ceketinin cebinden şiir kitabını çıkartıp, ona doğru uzattı. Taehyung sigarasının son kalan kısmından derin bir nefes aldı. Seokjin'in uzattığı şiir kitabına gözleri parlayarak bakmıştı. Heyecanla aldığında, hemen incelemeye başladı. Seokjin onun bu tavrını izlerken, sanki hiçbir anını kaçırmak istemiyordu.

Bunun sebebini saniyeler içinde bulmuştu. Burdaki herkes ölmüştü. Hayalleri yoktu. Böyle ufak şeylerle heyecanlanmaz, gülümsemez, bir insana hayat enerjisi vermezdi. Komutan ise, bu adamın verdiği hisleri sevmişti. Oldukça hoşuna gidiyordu bu halleri. Hala birilerinin insan gibi belirtiler vermesi, ilgisini çekmişti.

"Okuduğumda sana bakmama neden olan bir cümle vardı." Taehyung heyecanla kafasını kaldırdığında, seokjin'in sıcak ve sigara kokan nefesini ıslak dudakları üzerinde hissetmişti... Sürekli bu duruma düşmek, genç adamın kalbini oldukça hızlandırıyor, amansız birkaç duygunun esiri olmasına neden oluyordu.

"Nedir o?" Seokjin derin bir nefes aldı. Gözlerini ıslak et parçalarından zorlanarak dahi olsa çekti. Kendisine heyecanla bakan, umut barındıran gözlerine baktığında kalbindeki titremenin sebebi, canını sıkmıştı. Biraz ondan uzaklaşıp, sigarasından son kez içine çekti ve izmariti tuvalet deliğine attı.

Az önceki belirtiler komutanın dengesini alt üst etmişti. Bu yüzden daha fazla burda durmak istemedi. Aklından çıkmayan, zihninde esmer oğlanın belirmesine neden olan cümleyi söyledi ve hemen çıktı ordan. Taehyung az önce olanları düşünürken, kalbi resmen patlarcasına atıyordu. Aklında sadece komutanın sözleri kalmıştı.

"Uçurumlardan mı çıktın, yıldızlardan mı indin?"

-

Komutanın, taehyung'a verdiği kitabın adı "Kötülük çiçekleri," yazarı Charles Baudelaire. Son cümle orda geçiyor.

Cezayir Menekşesi ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin