Ve sana anlatacağım.

162 17 2
                                    

Size demiştim değil mi? Hayatın bana tekme attığı nokta, ailemdi. Tam şu an annem ile o kavga ederken bunu onaylamamak elde değildi.

Ben sanırım artık yorulmuştum. Bıkmıştım, sadece sakinlik ve huzur istiyordum.

Hayatımızın çoğunun evlerimizde geçtiğini düşünürsek benim bu huzuru istemeye hakkım yok muydu? Bazen neden buna katlanmam gerektiğini bilmiyordum. Sadece bir an önce okuldan mezun olup buradan defolup gitmek istiyordum.

Ama Jungkook vardı, o ne olacaktı? Ben burada bu şekilde mutsuzken o mutlu olamazdı ki. Çünkü ben kendimi biliyordum, gün geçtikçe ben daha kırıcı oluyordum. Çünkü bir şeylere tahammül seviyem bu evde yaşadığım sürece düşmeye devam ediyordu.

Bazı şeyleri anlamak çok güçtü. Bazı şeyleri anlamak imkansızdı hatta. Ama hepimiz bir şekilde hayatımıza devam ediyorduk değil mi? Ne şekilde devam ettiğimizi kimse umursamıyordu. Sadece devam etmemizle ilgileniyordu insanlar ama bazen nasıllar da önemliydi. İyi değilsen, devam ediyorken bile acı içindeysen devam etmenin ne önemi vardı?

Benim hayatımdaki tek güzel şey, Jungkook'tu, evet. Ama bazen onun ışığı bu karanlık hayatımı aydınlatmaya yetmiyordu. Evet ben bazen çok ama çok karamsar oluyordum ve bu benim suçum değildi.

Mesela tam şu an, tüm bu bağırışları, küfürleri, aşağılamaları duyarken nasıl iyi olabilirdim ya da Jungkook nasıl bana yardım edebilirdi ki? Bilmiyordum. Keşke tam şu an yanımda olsaydı ve ben ona sımsıkı sarılsaydım. Ona ihtiyacım vardı. Hayatım boyunca Jungkook dışında kimseyi yanımda istememiştim ama biliyordum, eğer Jungkook burada olsaydı, her şey çok daha iyi olurdu. Belki yardım edemezdi ama varlığı bana yeterdi. Eğer akşam olmasaydı, direkt onun yanına giderdim.

Jungkook'u aramaya karar verdim.

Telefonu elime alıp numarasını bulduğumda arama tuşuna bastım. Çalmaya başladı.

"Hyung?"

"Selam, Kookie."

"Selam, nasılsın?"

Keşke burada olsaydın.

"Birazcık moralim bozuk. Sen nasılsın bakalım?"

Onu dinlemek bana iyi gelirdi belki. Onun sesi evdeki bu sesleri bastırırdı belki.

"İyiyim ben. Neyin var?"

"Şey, aile meseleleri."

"Ah, anladım. Anlatmak ister misin?"

"Bana şarkı söyler misin?"

Sadece onu dinlemek istiyordum. Duymak istediğim tek şey onun sesiydi. Kulaklıklarımı da takmıştım zaten.

"Hyung, sesim pek güzel değil ama yine de istiyorsan söylerim."

Bir şey demedim.

"Pekala."

"In this moment I see you
Tam şu an seni görüyorum
It always comes around as I believed
Hep dönüp geliyor tam da inandığım gibi

When the rain stops you shine on me
Yağmur durduğunda üzerime ışıldıyorsun
Your light's the only thing that keeps the cold out
Soğuğu uzak tutan tek şey ışığın

Moon in the summer night
Yaz gecelerindeki ay
Whispering of the stars
Yıldızların fısıldayışları
They're singing like Christmas trees for us
Noel ağaçları gibi bize şarkılarını söylüyorlar

So I'll tell you
Bu yüzden sana anlatacağım
A million tiny things that
Milyonlarca ufak seyi
You have never known
Hiç bilmediğin
It all gets tangled up inside
Her şey düğümleniyor içimde

And I'll tell you
Ve sana anlatacağım
A million little reasons
Milyonlarca ufak nedenini
I'm falling for your eyes
Gözlerine düşmemin
I just want to be where you are
Neredeysen orada olmak istiyorum"

Sesi çok güzeldi, aradığım huzur, onun sesinde saklıydı ve ben şimdi o huzuru tadıyordum.

"Devam et lütfen."

"So I'll tell you
Bu yüzden sana anlatacağım
A million tiny things that
Milyonlarca ufak şeyi
You have never known
Hiç bilmediğin
It all gets tangled up inside
Her şey düğümleniyor içimde

And I'll tell you
Ve sana anlatacağım
A million little reasons
Milyonlarca ufak nedenini
I'm falling for your eyes
Gözlerine düşmemin"

Jungkook şarkıyı söylerken son cümlesinde ona eşlik ettim.

"I just want to be where you are
Neredeysen orada olmak istiyorum"

Yanında olmak istiyorum, Jungkook.

Yanımda olmanı istiyorum.

~

Şarkı: Christmas Tree - V of BTS ♡

With You | YoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin