"Yine geldi seninki..." diyerek mutfağa girdi Vanessa.
"Kimden bahsediyorsunuz?" dedi Violet.
"Önemsiz..."
Sıkıntıyla iç çekti Violet.
"İnsanlar şarkı söyleyip söylemeyeceğini soruyor. Ne diyeyim?"
"Masa dokuz boşalır boşalmaz sahnede twerk atacağımı söyle."
"Ciddiyim."
"Ben de ciddiyim."
"O zaman gidip masa dokuzu boşaltıyorum." diyerek mutfaktan çıktı ve on saniye bile geçmeden içeriye girdi.
"Holly..."
"Ne var Violet?"
"Onlar ağrı kesici almamıza yardım edecek insanlar."
"NE?"
BUNU İPTAL EDEMEM VİOLET ÇOK UĞRAŞTI!
"Eski sevgilin falan mı?"
"Hem de ne sevgili..." dedi Vanessa gülümseyerek.
"Üçünüz burada ne bok yiyorsunuz?! Dokuz numaraya menü bile vermemişsiniz!"
"Az kaldı dokuz numaranın masasını başlarına yıkmama." diyerek sinirle dışarıya çıktım ve menüleri elime aldım.
Ona doğru yürüdüğümü gördüğü için yüzü gülümsemişti ama ben arkasındaki masaya menüleri verdim.
"Bizimle ne zaman ilgilenirsiniz tahminen?" demişti yanındaki kız.
"Ben alabilirim siparişlerinizi." demişti Violet arkamdan.
On numaranın siparişlerini getirdikten sonra barın arkasına geçip gizlice kendime bir bardak...
"İş yeri Roberts... İş yeri..."
Gözlerimi devirerek bardağı tekrar şişenin içine boşalttım fakat restaurantın kasiyeri yanıma gelip istediğimi bana vermişti...
"Sen de olmasan... Yirmilerinde olsan sevgilin olurdum."
Adam altmış yaşındaydı...
Küçük bir kahkaha atarak yanımdan uzaklaştı.
"İki bardak kırmızı şarap alabilir miyim? Şundan olsun..."
O benim en sevdiğim...
Uzanıp şişeyi aldım ve iki bardağa doldurup ona uzattım. Fakat o bir tanesini bana geri uzatmıştı. Yüzüne ne yapıyorsun bakışı attım.
"Nasılsın?"
Kadehi elime alıp çöpün içine döktüm yüzüne bakarak.
"İyiyim sen?"
Cevap vermeden yüzüme baktı.
"İyi."
"Buranın yemeklerini beğenmiş olma ihtimalin yok. Yani eğer benim için geliyorsan buna bir son ver."
"Kız arkadaşım buranın ortamını beğeniyor..."
Kız neyi?
Şu an kesinlikle sarhoş.
"Holly..." diyerek elini omzuma koydu Violet.
"Eve ne zaman gideceğiz sevgilim?"
Gülmemek için dilimi ısırdım. Tam zamanında Violet...
Elindeki bardağı sıkıp bizi izliyordu.
"Birkaç masa kaldı." diyerek gülümsedim.
O da bana gülümsedi ve Laura'ya bakıp içeriye girdi.
