Hi hi hiii ᕕ( ᐛ )ᕗ
Bir gün önce ~
Hongjoong son dersten sonra çantasını toplayıp hızla erkekler tuvaletine doğru ilerledi.
Bugün Seonghwa ile bir yere gidecekleri. Dün akşam mesajlaşırken karar vermişlerdi. Ama Seonghwa nereye gideceklerinden bahsetmemişti. Hongjoong biraz merak etse de sorup üstelemek istememişti.
Hızla erkekler tuvaletine girdi. Tek omzuna astığı çantasının küçük gözünden çıkardığı toka ile alnına düşen saçlarını arkaya tutturdu. Yüzünü soğuk suyla yıkayıp kuruladı. Bütün gün sayısız derse girmekten görüntüsü çarpılmış gibi duruyordu. (y.n/ kesin öyledir, şimdi inandık)
Kuruladığı yüzünün neminin uçmasını beklerken kıyafetlerini kontrol etti. Ardından yüzüne nemlendirici ve dudaklarına parlatıcı sürdü. Saçındaki tokasını çıkarıp gözlerinin üzerine düşen kızıl kahküllerini düzeltti. Biraz olsun daha iyi görünüyordu.
Seonghwa'yı daha fazla bekletmemek için okul binasından ayrılıp çıkış kapısına doğru yürüdü.Kalabalık dağılmış ve etrafta çok az öğrenci kalmıştı.
Seonghwa kapının dış tarafındaki bir arabaya yaslanmış telefonuna bakıyordu. Genelde okula yürüyerek gelen Hwa bugün bilerek araba ile gelmiş olmalıydı.
Hongjoong'un kendisine doğru gelen adımlarını görmesi ile kafasını kaldırıp gülümsedi. Telefonunu cebine atarken Hongjoong'a doğru adımladı. Var ile yok bir sarılmanın ardından Seonghwa Hongjoong'un çantasını almış ve arabanın etrafından dolanıp Hongjoong'un kapısını açmıştı.
Hongjoong teşekkür ederek koltuğa yerleşti. Kemerini takıp Seonghwa'nın yan tarafına yerini almasını izledi.
Hwa arabayı çalıştırıp yola çıktığında yana dönerek kızıl saçlıyı kısa bir süre süzdü. Yarım açık camdan gider rüzgar kızıl saçlarının uçuşmasını sağlıyordu ve şiirsel bir güzelliği olan Hongjoong'u daha da güzel gösteriyordu. Seonghwa direksiyonu tutan parmaklarının yumuşak tutamlar arasında gezmek için yanıp tutuştuğunu hissediyordu.
Hongjoong ile aralarında flörtten fazlası olduğunu söyleyebilecekleri bir ilişki vardı. Yakın olduklarının farkındaydılar. Ama ikisi de fiziksel bir temasta bulunmaktan çekiniyordu.
Seonghwa'ya göre Hongjoong oldukça bilinçli ve ne yaptığını bilen biriydi. Ve o ne kadar yakın davranıyorsa kendisi de öyle karşılık veriyordu.
Hongjoong ise Seonghwa'nın neden bu kadar kendisini çektiğini anlamıyordu. Zamanla bunu aşacağını düşündüğü için de üzerine gitmiyordu. Bir yandan da daha yakın olmak istiyordu ama acele etmek de istemiyordu.
Seonghwa az sonra yeniden yan tarafına döndüğünde kendisini izleyen bakışlar ile karşılaştı. Yüzüne yerleşen gülümseme ile "çok güzel görünüyorsun" diyerek yeniden yola döndü.
Hongjoong aniden gelen iltifat ile kısa bir teşekkür etti. Biraz utanmıştı ve bakışlarını cama çevirerek dışarıyı izlemeye başladı. Seonghwa onun utandığını fark ettiğinde içten içe güldü.
Hongjoong aynı zamanda hem çok tatlı hem de çok seksiydi. O etraftayken uwu krizine girmemek imkansızdı. Bu kadar tatlı olurken bir yandan da ateşli görünmesi ile yüzleşmek ise ölümlerden dönmeye eşdeğerdi. Seonghwa da bu yüzden sık sık ölümlerden dönüyordu.
Aurıca kıxık olan çok güzel bir görünüşe ve oldukça sevimli hareketlere sahipti. Bazen o kadar tatlı görünüyordu ki Seonghwa'nın gözüne, onu cebine atıp herkesten saklamak istiyordu.
Bazen de o kadar sert ve ateşli duruyordu ki Seonghwa neye uğradığını şaşırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pitcher and batter ● woosan ✔
Fanfiction●◐○ Okulun en iyi atıcı oyuncusu Jung Wooyoung karşı takımın vurucusu Choi San'a sinirliyken mesaj attı. Ve San ona sahada görüşeceklerini söyledi. | enemies to lovers / hate - love / highschool | |diğer shipler: seongjoong / yungi / jongsang |