Helllööööö \ʕ •ᴥ•ʔ/
günün ikinci bölümüüüü ✺◟( ͡° ͜ʖ ͡°)◞✺
öncekini de okuduğunuza emin olun plz <3...
Wooyoung ertesi gün kendisini daha iyi hissettiğinden okula gelmişti. Sabah antrenmanlarından sonra genelde herkesin dinlediği ve hocaların kimseye karışmadığı zamandı. Wooyoung da arkadaşlarıyla akasya ağaçlarının altındaki banklarda laflıyordu.
Wooyoung neredeyse okuldaki herkesi tanırdı ve kızlı erkekli takılan bir grup varsa muhtemelen aralarında olurdu.
Yine kalabalık bir arkadaş çemberine dahildi ve kendince eğlenen arkadaşlarıyla sohbet ediyordu.
Birçok kişi edebiyattan proje alıp almamak hakkında yorumlarda bulunuyordu. Wooyoung da şanslı gününe gelmişti ve adı ödevi alan yarı mevcuda dahil değildi. Alsa da başkasına yaptırmayı düşünüyordu ama böylesi daha iyiydi.
Konu bir şekilde değişip birkaç kişinin kullandıkları dudak parlatıcısı hakkında yaptıkları yorumlamalara geldi. Wooyoung bu konuyu kimin açtığını bilmiyordu ama bunu düşünmüyordu da. Kendisi de kendi dudak parlatıcısından bahsederken yanında oturan Felix "tadı var mı?" diye sordu. Wooyoung dilini küçük bir hareketle dudaklarında gezdirdiğinde "hmmm çikolata ve çilek karışımı gibi bir tadı var" dedi ciddiyetle.
Felix şaşkınla "oha tadına bakabilir miyim? " diye sordu. İki tat karışımı olan bir tane asla kullanmamıştı ve bu oldukça merak etmesini sağlamıştı.
Wooyoung sakince cebinden parlatıcısını çıkarıp uzattığında kalabalıktan biri "çok sıkıcısın, öpsene işte" demişti.
Wooyoung hafif bir şaşkınlıkla gözlerini açtığında bunu beklemediği belli oluyordu. Felix'e döndüğünde onun da buna şaşırdığını gördü. Felix'in yüzündeki ifade sırıtmaya döndüğünde Wooyoung'un ceketini tutarak kendisine çekti. Ardından dudaklarını birleştirdi. Kalabalıktan istediğini aldığını belli eden bir uğultu yükseldiğinde Wooyoung'un eli havada kalmıştı.
Felix'in dudaklarının kendi dudaklarının üzerinde gezindiğini hissetti. Wooyoung Karşılık vermiyordu ama onu itmiyordu da. Hatta biraz dudaklarını aralayarak ona yer açmış bile denilebilirdi. Alt dudağını sakince emip çekilen Felix ceketini de bırakmış ve sanki az önce öpüşmemişler gibi "Oha tadı cidden çok güzelmiş" diyerek dudaklarına bulaşmış parlatıcıyı emiyordu.
Wooyoung anın şokundan çıkarak parlatıcısını cebine atmıştı.
Karşılarında duran okul binasının klüp odasından kendisini izleyen ve ellerini yumruk yapan kişiden bihaberdi.
O sırada cebindeki telefonun titrediğini hissetti.
Bilinmeyen Numara
05xxxxxxxx
Wooyoung kafeteryada çekilen yıllık plan fotokopilerini öğretmenler odasına getir.
Nöbetçi öğrenciye söylediğinde sana verir.Mesaja baktığında kaşlarını çattı. Neden kendisine böyle bir mesaj geliyordu? Numarayı kaydedip whatsapp profiline baktığında bunun Bay Kim olduğunu gördü.
Neden kendisine atmıştı bu mesajı bilmiyordu ama arkadaşlarına veda ederek kafeteryaya doğru yürüdü.
Neredeyse on dakika kadar sonra kafereryadaydı ve biraz daha uzasa dağ oluşturacak kağıtlarla bakışıyordu. Bu neydi be! Nerden çıkmıştı bunlar? Ve bu kadar fotokopiyi ne yapacaklardı? Soğuk günler için yakacak deposu felana yeterli miktarda olduğu kesindi. En azından Wooyoung için öyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pitcher and batter ● woosan ✔
Fanfic●◐○ Okulun en iyi atıcı oyuncusu Jung Wooyoung karşı takımın vurucusu Choi San'a sinirliyken mesaj attı. Ve San ona sahada görüşeceklerini söyledi. | enemies to lovers / hate - love / highschool | |diğer shipler: seongjoong / yungi / jongsang |