Selam bebiklerr ;)
Wooyoung taşıdığı su şişeleri ile dolu koliyi yere bıraktı. Alnını silerek derin bir nefes aldı. Hongjoong'un maçı vardı ve iki takım da kıyasıya oynuyordu.
İkinci set bitmek üzereydi ve bu kez rakip takım seti alırsa beraberliği yakalayacaklardı. Ve galip takım son sette belli olacaktı. Son iki sayı kalmıştı set sayısına ve rakip takım önde ilerliyordu.
Wooyoung set bittiğinde molada içmeleri için koşarak kantinden su alıp gelmişti. Şimdi de yorgunluktan nefes nefeseydi. Sahanın kenarındaki bankta oturan Changbin'in yanına yürüyüp dizine oturdu. Changbin ellerini woo'nun beline sardığı sırada sahanın karşı tarafından bir çift göz kartal gibi ellerini süzüyordu.
Seonghwa ve Yunho hem Yeosang'ın maçı olduğu için hem de okulun en iyi iki voleybol takımının maçı olduğu için San'ı da kendileri ile birlikte sürüye sürüye sahaya getirmişlerdi. Ve şansa bakın ki Jung Çok Bilmiş Wooyoung tam görüş alanında Changbin ile oynaşıp duruyordu.
Wooyoung'u görmek sinirden yumruklarını sıkmasına sebep oluyordu. Hıncını çıkarmak için adlarını kesinlikle karşı karşıya yazacaktı. İşte o zaman Jung naneyi yemiş olacaktı.
Hongjoong'un servisi ile top karşı takımın sahası ile buluştuğunda Wooyoung tezahüratlar yaparak ayağa zıpladı. İki takım da 24. sayıya çıkmıştı böylece. Eğer Hongjoong'un takımı maçı alırsa galibiyeti garantileyeceklerdi ya da set sayısı beşe çıkarılıp maç uzatılacaktı. Eğer karşı takım seti alırsa da berabere kalacaklardı ve üçüncü seti alan takım maçı kazanacaktı.
Herkes nefesini tutmuş pür dikkat maça odaklanmıştı. Wooyoung heyecandan yerinde duramazken Changbin de oturduğu yerden kalkıp yanına gelmişti. Takımlar karşılıklı paslaşmaya başladığında Changbin kolunu Wooyoung'un omzuna attı.
Wooyoung temas bağımlısı bir insandı. Sürekli herkese sarılır ve öperdi. Birileri ile birlikte uyumayı severdi. Yürürken ya da otururken sık sık arkadaşlarının koluna gider ya da elini tutup parmaklarıyla oynardı.
Bunların yanında dünyanın en geveze insanıydı. Kimseyi götüne takmaz ve canı ne istiyorsa onu yapardı. Bu yüzden de insanların onu yargılaması ya da garipsemesi umrunda değildi. Sadece olduğu gibi davranmayı seviyordu. İnsanların içinde başkaları ile temas kurmak ya da şakalaşmak çekineceği bir şey değildi.
Bu yüzden de maç sırasında Changbin ile yakın davranmak da onun için gayet doğal ve olağan bir şeydi. Kolunu omzuna atan Changbin'e sokulup kollarını sıkıca onun vücuduna sardı.
Birkaç dakika süren çekişme rakip takımın sayıyı ve seti alması ile sona erdi. Wooyoung üzülerek beş dakika dinlenmeye çekilen takıma su dağıtmaya başladı.
Yine de enerjisini yüksek tutarak onlara moral olmaya çalışıyordu. Su şişelerini dağıtırken takımdakilerin görünüşünü övüyor ya da şakalar yaparak onları güldürüyordu.
Sıranın sonunda Hongjoong'un yanına geldiğinde elindeki son kalan suyu uzattı.
Yere bağdaş kurmuş olan Hongjoong'un dizleri üzerine oturup yanaklarına sulu birer öpücük bıraktı.Hongjoong yüzünü ekşiterek şikayet etmeye başladığında Wooyoung sadece gülmekle yetiniyordu
Sahanın karşısında oturduğu yerde ciddileşip kıpırdanmaya başlayan kişi sayısı ikiye çıktığında ortalarında oturan Yunho ikisinin mod değişimini fark etmişti. Seonghwa'nın neden kıpraşıp durduğunu anlıyordu ama diğer yanında oturan San'ın ne derdi olduğunu anlamak için onun bakışlarını takip etti. San giriş kapısının yanında duran saate bakışlarını dikmiş öylece duruyordu. Sinirli görünmesini sıkılmış olabileceğine bağlayıp üzerinde durmadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pitcher and batter ● woosan ✔
Fanfiction●◐○ Okulun en iyi atıcı oyuncusu Jung Wooyoung karşı takımın vurucusu Choi San'a sinirliyken mesaj attı. Ve San ona sahada görüşeceklerini söyledi. | enemies to lovers / hate - love / highschool | |diğer shipler: seongjoong / yungi / jongsang |