tr.bbaek: "sanırım büyük bir ipucu bu"
instagram hesabımı açtığımdan beri ilk kez story atıyordum. sanırım artık birileri beni tanısın ya da bulsun istiyordum. bu sebeple "find me" yazan gif dahi eklemiştim story'e.
ama bulacaklarını sanmıyordum, çünkü birazdan uçağa binip buradan ayrılacak ve evime dönecektim.her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. kimse beni tanımıyordu ve yetimhaneden görüştüğüm birkaç arkadaşım hariç kimsenin hayatında somut bir yere sahip değildim. beni takip eden yüzbinlerce insanın ise, beni tanıdıktan sonra ilgisini yitireceğine emindim.
ilgileri eksilecek kaygısıyla kendimi gizlemiyordum, aksine tahmin edilebilir yolculuklar yapıyordum her seferinde, ama kimse bunun için kafa yormuyordu.ben, beni gerçekten tanımak isteyen kişiler ile tanışmak istiyordum. hayatıma girmeye değecek kişilerle.
kyungsoo arıyor...
"efendim kyungsoo"
"baek, tanrım o story de ne öyle. bir prag'da olduğunu etiketlemediğin kalmış."
"merak etme, beş dakika sonra uçağa biniyorum yani kimse bulamayacak beni, yine."
"lütfen, bak yalvarıyorum, tek başınayken böyle aptal cesaret gösterilerine girme. karşına nasıl insanlar çıkacak bilmiyorsun. dünyanın bir ucunda başına ya bir şey gelirse düşüncesi ile günlerim yeteri kadar zehir oluyor zaten, bir de böyle yaparak beni iyice endişelendirme."
"tamam tamam, geldiğimde görüşür müyüz? sehun ve seni çok özledim."
"senin evine geçiyorum şimdi, sehun da işten çıkınca gelecek. geldiğinde görüşürüz. öpüyorum."
birkaç öpücük sesi ardından kıkırdayarak telefonu kapattım. yanında biraz olsun şımarabildiğim iki kişiden biriydi kyungsoo, diğeri de sehun.
kyungsoo da benim gibi, henüz birkaç günlükken ailesi tarafından terk edilen bir çocuktu ve aynı yaştaydık. sehun ise, altı yaşında, ailesi ile geçirdiği trafik kazası sonucu tek başına kalmıştı. yetimhaneye geldiği ilk günü hatırlıyorum da...
henüz dört yaşındaydım, kyungsoo ile bir köşede sessiz sedasız oyun oynarken sehun'un ağlama sesi ile önce birbirimize ardından sesin geldiği koridora bakmıştık. sehun üç gün boyunca hiç kimseyle konuşmamış, yemek dahi yemeden yalnızca ağlamıştı. her oda üç kişilik olduğundan ve bizim odamızda bir kişilik yer olduğundan, kyungsoo ile üç gece boyunca sehun'un ağlamalarını dinlemiştik.
ve elbette neden ağladığını anlayamamıştık. her çocuğun burada doğduğunu ya da kendi istekleriyle geldiklerini zannederdik.
üçüncü gecenin sonunda, sabaha karşı kyungsoo uyuyakaldığında, çekingen adımlarla sol kolumun altında tuttuğum minik ayıcığım ile sehun'un yanına gittim. yastığına sarılmış ağlıyorken yatağının hemen yanında durup elimi saçlarına uzattım, korkarak da olsa saçlarını sevdim.
önce ağlama sesi azaldı, ardından hıçkırıkları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traveler | chanbaek
Fanfiction[TAMAMLANDI] instagram vloggerı baekhyun ve reklam şirketi yöneticisi chanyeol'un hikayesi 🌈 yan çiftler; hunho ve kaisoo