mart ayının ortalarına gelen zaman, beraberinde bahar çiçekleri ile tüm şehri güzelleştirmiş herkesin kalbinde meltem estirir olmuştu.
sehun baekhyun'un arabasını aldığı günden sonra ne kadar telaşlanıp sorsa da baekhyun geçiştirmişti, kyungsoo ise bu duruma
"bir kaza olmadı çok şükür, belli ki atlatıyor korkularını üstüne gitme" diyerek son noktayı koymuştu.sehun ne kadar rahat olmak istese de baekhyun'un herhangi bir atak geçirmesinden korkuyordu.
baekhyun ise her seferinde güven verici sesi ile onu yatıştırıyor,
"ben iyiyim ve gerçekten çok mutluyum lütfen beni kendine yük etme artık" diyordu.büyükbabanın martın son haftasında çiftlik evinde vereceği davet ile baekhyun'u göreceği için biraz da olsa rahattı sehun.
baekhyun ise, her sorunu halletmiş olmanın verdiği huzurla yazılarına devam ederken, jtbc'nin balkanlardaki iş ortaklarıyla görüşme olacağını ve bu yüzden baekhyun'un da katılması istenildiği için sürpriz bir yolculuk daha çıkmıştı.
chanyeol'e bunu nasıl söyleyeceğini düşünüyordu çünkü beş günden fazla ayrı kalacaklardı ve bu dönemde chanyeol'un uyumakta zorluk çekeceğini biliyordu baekhyun.
hoş, kendisi de sevgilisinden ayrı onca gün ne yapacağını bilemez vaziyetteydi.
bu yüzden akşam yemeğini hazırlarken chanyeol'u aradı, telefon ikinci kere çalmadan açıldı."sevgiliiim"
"canımm, nasılsın ne yapıyorsun"
"iyiyim bebeğim, çalışıyorum
sen ne yapıyorsun""ben de yemek yapıyorum,
gelir misin akşama""aşkım benim... gelir misin ne demek
gelirim tabii. var mı istediğin bir şey
gelirken alayım""ı-ııh yalnızca sen lazımsın"
"pekii, iki saate yanındayım
o halde meleğim"vedalaşarak telefonu kapattıklarında baekhyun yaptığı yemeğe geri döndü.
hazır olduğunda altını kısarak hızlı bir duş aldı, üzerine sinen yemek kokusundan hoşlanmıyordu.
eşofman ve bir tişört giydikten sonra saçlarını omzuna attığı havlu ile kurularken çalan zil baekhyun'u şaşırttı.
daha chanyeol'un gelmesine bir saat kadar vardı.aşağı inip kapıyı açtığında karşısında, elinde bir demet çiçekle bekleyen chanyeol'u görünce gülümsedi.
"iki saat demiştin, neden erken geldin"
chanyeol omuz silkti gülümserken,
"sevgilimin güzel yemeklerini yemek için kendime izin verdim"baekhyun'un boynuna ve dudaklarına birer öpücük kondurup saçlarını derince soludu.
"mis gibisin yine, kokunu ciğerlerime saklayasım geliyor. keşke sen kokan bir parfümüm olsa"
baekhyun da kıkırdayarak chanyeol'un yanağından, gamzesinin üzerinden öptü.
"hoş geldin canım"
chanyeol sıkıca sarıldı baekhyun'a, ilk kez görüyormuşçasına
"hoş buldum bitaneem, hoş buldum cennetim"birlikte mutfağa geçtiklerinde baekhyun çiçekleri vazoya yerleştirdi, kokladı gözlerini kapatarak
"yine getirmişsin kalbinin bahçesinden en nadide çiçekleri"
chanyeol, elini çenesine yaslayarak huzurlu bir ifade ile izledi baekhyun'u.
"en güzel çiçeğim sensin benim, en özeli"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traveler | chanbaek
Fanfiction[TAMAMLANDI] instagram vloggerı baekhyun ve reklam şirketi yöneticisi chanyeol'un hikayesi 🌈 yan çiftler; hunho ve kaisoo