20-hunho/kaisoo

567 35 88
                                    

-junmyeon ve sehun-

bir aydır birbirlerinin evinde kalan ve tek bir gecelerini dahi ayrı geçirmeyen ikili, aylardır değil yıllardır birlikteymiş gibiydiler.
birbirlerinin bakışlarından hatta ses tonlarından dahi anlıyorlardı ne demek istediğini ya da ne hissettiğini.

junmyeon'un, en yoğun döneminde sabahlara kadar çalışması gerektiğinde dahi, sehun'un yalnız uyumakta zorluk çektiğini bildiğinden, o uyuyana kadar yanından ayrılmaması en büyük kanıtıydı bunun.

ya da sehun'un, junmyeon'un aşırı yoğun olduğu zamanlarda yemek yemeyi unuttuğunu bildiğinden mutlaka öğle yemeği için junmyeon'a yemek götürüp yediğini gördükten sonra oradan ayrılması...

"ömrüm boyunca hep varmışsın, yanımdaymışsın gibi" demesi bundandı junmyeon'un sehun'a.
birbirlerinin eli kolu olmuşlardı adeta.

üstelik junmyeon'un ailesi, aile olmuştu sehun'a. annesi her gün sehun'u arıyor, sık sık sehun'un sevdiği yemeklerden yapıp onlar işteyken evlerine bırakıp gidiyordu.
junmyeon'un babası ise sehun ile golf oynamaktan çok hoşlanıyordu. ne jongin ne de junmyeon ona bu konuda uyum sağlamadığı için yıllardır üzülen adam, kendine göre bir oğul bulduğu için son derece mutluydu.

junmyeon sehun'u ailesiyle tanıştırmak istediğinde önce sehun'a bu konuyu açmıştı, sehun'un ailesinin vefat yıldönümlerinden sonra, ailesinin sehun'a iyi geleceğini düşünerek fakat çekingen bir tavırla sormuştu.
"ailemi tanımak ister misin"
göğsüne yatmış vaziyetteyken sorabilmişti ancak bu soruyu, yüzüne bakarken sormak zor gelmişti junmyeon'a.
sehun ise, gülümseyerek kabul etmişti. sevdiği adamın ailesini tanımak neden kötü olsundu ki?

ve o haftanın sonunda junmyeon ailesinin evine sehun ile gittiğinde, annesi ile babası onlardan daha heyecanlıydı. çünkü junmyeon jongin gibi değildi, hayatında kimse olmamıştı şimdiye dek. on yıldır aklında ve kalbinde birinin olduğunu söyleyip durmuştu da nihayet o kişiyi getirmişti karşılarına.
"on yılım, ilk ve tek aşkım, ömrümün sahibi" demişti tanıtırken sehun'u.
anne ve babası sehun'u öyle güzel karşılamıştı ki, sehun junmyeon'un tüm güzel huylarını onlardan aldığına ikna olmuştu.
annesi, sehun'un özenle yaratılmış suratını uzunca bir süre izlemiş "tanrı, ilahi kalemini seni yaratmak için özenle kullanmış" demişti.
ve babası ile olan sohbetleri, junmyeon'un izlemeyi en sevdiği şey olmuştu şüphesiz. otuz küsür yıllık babası ile kendisi bu kadar koyu ve eğlenceli sohbet edememişti sanırım. hobileri farklıydı birbirinden, fakat babasının sehun ile aynı dili konuşabiliyor olması mutlu etmişti junmyeon'u.

o günden sonra tam anlamıyla bir bütün olmuşlardı ve young-mi'nin verdiği noel yemeği davetinden sonra da yılbaşı tatili için hazırlandılar. hemen ertesi gün yola çıkıp bir haftalık tatil yapacaklardı. tüm o yoğun çalışmalarının sebebi, tatillerinin sorunsuz geçmesi içindi.

sehun bir gün fransa'ya gitmek istediğini söylediği için yılbaşını orada geçireceklerdi. junmyeon her şeyi ayarlamıştı. sehun, bir gezi planlama konusunda doğrusu o kadar iyi değildi fakat onun da kendince planları vardı. baekhyun'dan aldığı tüyolarla yapmıştı elbette bu planı.

havaalanına gittiklerinde tüm kontrollerden geçerek uçağa bindiler. diğer insanlar için yorucu ve gerici anlar onlar için şüphesiz oldukça keyifliydi. birbirleri ile uğraşmaktan büyük mutluluk duyuyorlardı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
traveler | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin