-junmyeon/sehun-
junmyeon sehun'a içindekileri net bir şekilde ifade ettiğinde rahatlayacağını zannediyordu fakat şu an fazla stresliydi.
"ya beni bir daha görmek istemezse" endişesi barınıyordu kalbinde.
sehun, junmyeon'un kendisine açıkça söylediği hislerine oldukça yabancıydı fakat o da hep dikkatini çekmişti sehun'un.
"demek ki hiç görmemiş ona bakışlarımı" diye içinden geçirdi fakat sonra içindekileri junmyeon'un da bilmesi gerektiğini düşünerek önündeki bubble tea'den bir yudum alıp konuştu,"kendimi bildim bileli istedim hukuk fakültesinde okumayı ve tek amacım başarıyla mezun olmaktı. hırs yapıp dereceye girmek istiyordum fakat önce bölümün en iyileri kim, öğrenmem gerekti. bunun için bölüm başkanının yanına gittim, bana birkaç isim verdi ve bunlardan biri senin adındı. henüz okulun ilk haftası falan. seninle konuşup nasıl başarılı olabileceğimi sormak istedim ama sen hep çok meşguldün.
sonradan öğrendim, mezuniyet senen olduğunu. ve açıkçası çok da sosyaldin. sen ne kadar tanınıyorsan ben o kadar gölgeydim bölümde.
neticede konuşamadım seninle.
kütüphanede yanıma geldiğin gün... o gün senin geldiğini biliyordum, çünkü kimse benim karşıma oturmazdı junmyeon. dedim ya gölgeydim ben...sen karşımda oturuyorken ders çalışmaya odaklanmam o kadar zor olmuştu ki normalde iki saatte bitirebileceğim çalışmayı beş saatte bitirmiştim. bu süre içinde bir ara uyuyakaldın önündeki kitabın üzerinde. uyurken nasıl göründüğünü öğrendim o gün. ve uyurken normalden daha fazla üşüdüğünü de öğrenmiş oldum. o gün kütüphaneden çıkarken giydiğin ceket benim ceketimdi fakat öyle dalgındın ki üzerindeki ceketi kendinin sanarak çıktın, yine bir şey diyemedim.
aslında biliyordum sana bir kere gelsem, diğerleri gibi davranmazdın beni görmezden gelmezdin ama sonuçta mezun olmuştun ve alışmak istemedim sana.
nasıl alışabilirdim ki? her an gidebilecek gibi duruyordun. öyle de oldu, yurtdışına gittin eğitim için. geri döneceğine öyle ihtimal vermiyordum ki adliyede seninle çarpıştığım gün söylediklerine cevap veremeyişim bundandı. kibirden değil.hayal mi gerçek mi olduğunu anlayamadığımdandı.
beni tanımak istiyorsun... seni görmediğimi söyledin... ama asıl görmeyen sendin junmyeon asıl tanımaya çalışmayan tanımak istemeyen... kendi doğrularına öyle sıkı sarılmıştın ki diğer ihtimali hiç düşünmedin.
yine de kırgın değilim sana. ama bir şeyi merak ediyorum.
bu ilginin sebebi, benim hakkımda öğrendiklerin olabilir mi?"junmyeon sehun'un sorusu ile yutkundu. söylediği her kelimenin balyoz etkisi yarattığı yetmiyormuş gibi bir de sonda sorduğu ile adeta dumura uğratmıştı junmyeon'u.
junmyeon başını olumlu anlamda salladı,
"evet senin ve arkadaşların hakkında birkaç şey öğrendim fakat seninle ilgilenme sebebim bu değil. öğrendiklerim yalnızca sana daha fazla geç kalma korkusunu büyüttü içimde. kaçırdığım zamana üzüldüm, keşkelere sığınmak yerine seninle o zamanları telafi etmek istedim. istiyorum. inanıyorsun değil mi."sehun elbette ki inanıyordu junmyeon'a.
junmyeon hakkında ilk öğrendiği bilgilerden biriydi bu, junmyeon'un asla yalan söylemediği ve güvenilir biri olduğu."inanıyorum ve bu beni rahatsız etmiyor. peki tanıma şansı versem? bu duygu rahatsız eder mi beni, korkularımı gün yüzüne çıkarır mı, keşkeler altında sağanak yağmurda bırakır mı?"
junmyeon, sehun'un masanın üzerinde duran ellerinden birini hafifçe tutarak konuştu,
"izin verirsen sımsıkı tutarım elini, her korkunda siper olur her sağanakta sığınağın olurum. istemezsen, gölgen olurum, seni rahatsız etmeden korur, kaşlarını çatmana sebep olan güneşe dahi engel olurum.
ben, sen istersen, ihtiyacın olan her şey olurum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
traveler | chanbaek
Fanfic[TAMAMLANDI] instagram vloggerı baekhyun ve reklam şirketi yöneticisi chanyeol'un hikayesi 🌈 yan çiftler; hunho ve kaisoo