11-kaisoo/chanbaek

1K 76 120
                                    

-kyungsoo-

her şey çok hızlı mı gelişmişti sahi? sanmıyordum.
yirmi yedi yıllık hayatım boyunca baekhyun ve sehun haricinde kimse için böyle bir yakınlık ve güven duygusu hissetmemiştim. bunu görmezden mi gelmeliydim? asla.

şanslı bir adam değildim, doğrusu kadere de inanmazdım. fakat, jongin benim hayatımın ikinci şansı gibiydi. ilki hiç şüphesiz baekhyun ve sehun'du.

jongin'in ışıldayan gözleri gözlerime her değdiğinde ya da içimi sıcacık eden gülümsemesini benimle her paylaştığında hissettiğim o aidiyetlik hissini görmezden gelemezdim.

jongin ile vakit geçiriyor onunla birçok anı biriktiriyor olmak beni acabalara itmiyordu. şu an aramızda olan şeyin bir adının olmaması bizim birlikteyken güzel olduğumuz gerçeğini yok edemezdi.

ağaç ev'e gittiğimiz gün sorduğu soru ile birkaç dakika sessiz kalmıştım. kendime o an şunu sormuştum; jongin'e güveniyor musun?
cevap oldukça netti.

"sehun ve baekhyun neden benim için çok değerli. neden onları önemsiyorum. çünkü biz birlikte büyüdük." böyle başlamıştım anlatmaya.
güzel ve hüzünlü tüm anılarımızı yüzümden eksik etmediğim tebessüm ile anlatırken, jongin de bir eliyle elimi tutmuş ve gözlerini dahi kırpmadan dinlemişti. onun da yüzünde tüm bu hikayem boyunca, görülmeye değer bir tebessüm vardı.

sehun ve baekhyun o günleri hatırlarken daima eksikliklerini gözlerinden okuyabilirdiniz fakat ben öyle değildim. çünkü gerçekten eksik hissetmiyordum. hayatımda ailem diyebileceğim iki mükemmel kişiye sahiptim. bu, dünyada yaşayan birçok insana nasip olmayan bir şeydi. dahası, tüm bu yaşantımız boyunca hep çok güzel anılarımız olmuştu. hüzünlü olanlar birimizden birinin hastalandığı ve sehun'un ailesinin vefat yıl dönümleriydi.
tüm bu hastalık dönemlerimiz de öyle üzücü geçmezdi çünkü baekhyun gerçekten olur olmadık bir şey yapar ve bizi güldürürdü.

jongin tüm anılarımı sakince dinledikten sonra tek bir soru sormuştu,
"nasıl hissediyorsun"

bu soruyu nasıl cevaplamalıydım?
eksik? hayır değildim.
mutsuz? hayır.
yaşamadığım bir sürü keşkelerim? o da yoktu.

"huzurlu, mutlu ve iyiyim." evet bu doğruydu.
huzurluydum ve mutluydum, hayatımdaki insanlar iyi ki varlardı ve daima olmaları için de dua edecektim.
iyiydim, hayalini kurduğum her şeyi gerçekleştirmiştim, kendi dünyamda ihtiyaç duyduğum bir şey kalmamıştı artık, tamamdım.

jongin tuttuğu elimi sıkarak gülümsediğinde, yanağında beliren çukura zıt küçülen gözleri ile yine içimi sıcacık etmişti. hiç şüphesiz, jongin beni nasıl iyi hissettireceğini çok iyi biliyordu.

_

okullar açıldığından beri her gün jongin getiriyordu seo-yun ile do-yun'u. ve haftanın beş günü birbirimizi görmemişiz gibi haftasonu da mutlaka bir plan yapıyordu. en kötü ihtimalle, okuldaki işlerimi halledeceğimi söylediğimde yanıma geliyor ve bana yardım etmeye çalışıyordu.
bir keresinde buna gerek olmadığını söylemiştim çünkü işi gerçekten çok stresliydi. fakat jongin önemsiz olduğunu belli eden bir yüz ifadesiyle,
"chanyeol o kadar çok evrak işi yaptırıyor ki fazlasıyla aşinayım bu yoğunluğa." demişti.

eh, o yanımda olmak istiyorsa, buna asla ve asla engel olmazdım.

yine bir haftasonu, aylık raporları hazırlamam ve öğrenci değerlendirme formlarını doldurmam için sabahın erken saatinde gelmiştim okula. bahçedeki hayvanları biraz sevdikten sonra odama geçip evrakları hazırlamaya başladım. açıkçası kahve yapmaya bile vakit ayıramamıştım.
yaklaşık yarım saat sonra kapım tıklatılınca gözlüğümü çıkararak başımı kaldırdım. gözlerim oldukça yorulmuştu.

traveler | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin