5-chanbaek

1.3K 126 80
                                    

baekhyun, bir aydan fazla süren seyahatinin ardından nihayet ülkesine vardığında ilk iş olarak eve giderek güzel bir duş alıp dinlendi. ardından hazırlanarak kyungsoo'nun çalıştığı anaokuluna yürümeye başladı. planı, kyungsoo ile birlikte sehun'un bürosuna uğrayıp birlikte akşam yemeği yemekti.

rüzgar her estiğinde, baekhyun'un tenini okşuyordu yaz ayının ılık nefesi. ve baekhyun'un en sevdiği hava buydu hiç şüphesiz. aşırı nemden uzak, üşütmeyen rüzgar, bunaltmayan güneş.
"her şey çok daha güzel olacak" gibi bir his vardı üstelik içinde.
neden olmasındı ki? neredeyse iki aydır uzaktı evinden ve sevdiklerinden. şimdi uzun bir tatilin başlangıcındaydı ve niyeti, okullar açılmadan sehun ve kyungsoo ile güzel bir tatile gitmekti.
evet, baekhyun bir yerden bir yere gitmeden duramıyordu fakat yanında kardeşleri olduğunda en sevdiği yolculukları yaşıyordu, daima.

okula vardığında önce bahçedeki birkaç tavşan ve sincapla oynadı, ardından kyungsoo'nun yeni sahiplendiği yavru köpekle.
nihayet kyungsoo'nun odasının önüne geldiğinde kapıyı kapalı gördüğü için tıklatma ihtiyacı duydu. herhangi bir görüşmenin ortasına dalmak istemiyordu.

kapıyı tıklatıp hafifçe araladığında, gördüğü beş çift gözden biri arkadaşına aitti evet ama diğer ikisi neden bu kadar tanıdık geliyordu?

kapıyı tam olarak açtığında o iki çift gözün sahibini görünce istemsizce çattı kaşlarını.
ne alaka buradaydılar.
o an duyduğu ses şaşırmasına sebep oldu.

"dayı, ilk kez gerçek bir melek görüyorum."

bu sözü söyleyen küçük erkek çocuğu ile göz göze geldiğinde gülümsemekten kendini alamadı. baekhyun her çocuğu çok severdi. ve her çocukla da çok iyi anlaşırdı.

odaya adımlayıp selam verdi,

"merhaba kyung, müsait değilsen ben dışarıda bekleyeyim seni."

bu esnada chanyeol içinden dua ediyordu, 'ne olur çıkmasın ve biraz daha göreyim yüzünü, duyayım sesini' diye.
dilediği gibi de oldu.
kyungsoo baekhyun'a dönerek konuştu,

"hoş geldin baek, bu beyler yeğenlerini okulumuza kayıt ettirmek için gelmişler. sen de tanış istersen. hem zaten kayıt ile ilgili konuşacağımız konular da bitmişti."

baekhyun jongin'e elini uzatarak kendini tanıttı,
"merhaba, byun baekhyun ben"

jongin, uzun zamandır beklediği tanışmayı nihayet bu kez doğru bir şekilde gerçekleştirdiği için memnundu.
"kim jongin, memnun oldum baekhyunsshi"

sıra chanyeol'e geldiğinde o güzel kaşlarını çatmadan duramadı baekhyun, yine de uzattı elini kyungsoo'nun hatrı için.
"merhaba"

adını dahi söylememişti. "nasılsa jongin'e söyledim, o anda duydu" diye kendi kendini avuttu.

"park chanyeol, çok memnun oldum baekhyunsshi"

baekhyun, chanyeol'e bir cevap vermeden çocukların hizasında eğildi. önce seo-yun'a elini uzattı, eh ne de olsa centilmen bir erkekti.

"merhaba prenses, ben baekhyun. senin adın ne?"

seo-yun, baekhyun'un ona hitabı ile kıkırdayarak elini uzattı,
"seo-yun, siz de prens olmalısınız. çünkü çok yakışıklısınız. "

bunu söylemekten hiç utanmamıştı, çünkü seo-yun'un mizacı böyleydi. daima düşündüğünü dile getirirdi, çekinmeden.

sıra do-yun'a geldiğinde, do-yun chanyeol'un kucağından kalkarak baekhyun'un tam karşısında durdu, nazikçe uzatılan eli kavradı küçük parmakları ile,
"merhaba baekhyun. ben do-yun. seo-yun ile ikiziz. ve sen çok güzelsin. ikizim yalnızca yakışıklı olduğunu söyledi fakat sen sadece yakışıklı olamayacak kadar etkileyicisin."

traveler | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin