12-hunho

835 53 119
                                    

junmyeon, sehun uyuyuncaya dek usulca oynadı saçları ile. bu süreçte sevgilisini doya doya izleme şansını da elde etmişti.
bir bebek kadar masum uyuyan adamın güzelliği ise junmyeon'un başını döndürüyordu.

"gerçekten benim sevgilim misin sen" diye fısıldadı, sehun'u uyandırmaya korkarak. o kadar inanmıyordu ki bu duruma, boş kaldığı her dakika sorguluyor ve kendi kendini çıkmaza sokuyordu.

ara ara ateşini kontrol ettiği sevgilisinin derin uyuduğunu fark edince yavaşça yerinden kalkarak mutfağa ilerledi. su doldurduğu bardağını dudaklarına götürürken diğer eliyle sekreterine mesaj attı, bu haftaki tüm dosyaları zaten incelemiş ve görüşlerini yazmıştı, onları gerekli yere iletmesini sekreterinden rica ederek telefonu kenara bıraktı.

bir şişeye su doldurup bir bardak alarak tekrar odaya çıktığında yatakta kollarını birbirine bağlamış çatık kaşlı bir sehun görünce, bu olayın gerçekliğini sorguladı.

hayır, bir insan bu kadar tatlı olabilir miydi?

"neden çattın kaşlarını birtanem"

sehun sesin geldiği yönün tersine döndürdü başını, junmyeon'a trip atıyordu.

junmyeon elindeki şişeyi komodine bırakarak sehun'un önüne geçti, ellerinden tutarak göz hizasında eğildi,
"bir şey mi oldu güzelim, neden küstün böyle"

sehun junmyeon'un gözlerinin içine bakarak homurdandı,
"hemen gitmişsin yanımdan, baekhyun olsa tüm gece yanımda dururdu"

junmyeon, duyduğu şeye gülümseyerek sehun'un elleri üzerine dudaklarını değdirdi.
"sevgilim, uykunda susarsın belki diye senin için su getirdim, o yüzden kalkmıştım."

sehun, junmyeon'un doğru söyleyip söylemediğini ölçmek istercesine gözlerine bir süre baktığında, junmyeon gözleri ile arkadaki komodini işaret etti. sehun kısaca arkaya baktığında gözlerini kaçırdı,
"tamam o zaman, ben de biraz susamıştım zaten"

junmyeon, eğildiği yerden hafifçe doğrularak sehun'un alnına bir öpücük bıraktı,
"tanrı'ya şükür düşmüş ateşin"
bir bardak su doldurarak sehun'a uzattı,
"umarım bir daha hiç hasta olmazsın"

sehun uzatılan bardağı alarak yarısından fazlasını tek seferde bitirdi.
junmyeon'un elini tutup yanına çektiğinde, junmyeon bardağı bir kenara koyarak sehun'un yanına uzandı. göğsüne başını koyan sehun'un saçlarını okşarken göz ucuyla sehun'u izlemeye devam etti.

sehun, sığındığı göğsün sahibine sıkıca sarılarak gözlerini kapattığında hızla uyumuştu. junmyeon da huzurla kapattı gözlerini.

.

junmyeon gözlerini araladığında göğsünde uyuyan güzelliğini bir süre izledi, gözlerini ovalayarak yavaş hareketlerle kalktı yerinden. duvardaki saate gözlerini kısarak baktığında çoktan saatin on'a geldiğini görünce sehun'a kahvaltı hazırlamak istedi. birazdan uyanacağını tahmin ediyordu.

banyoya gidip her sabah yaptığı rutin işleri yaptıktan sonra mutfağa girdi, sehun için sağlıklı şeyler hazırlamak istediğinden dün yaptığı et suyunu çıkardı ve onunla tekrar sebze çorbası yaptı. pilav makinesinde pilav olduğunu görünce ısıtma tuşuna bastı, sehun'un seveceğini düşündüğü sebzeli yumurta rulosu ve sevimli pankeklerden yaptı. birkaç meze de çıkardığında kahvaltı hazır olmuştu.

sehun'u uyandırmak için odaya girdiğinde hâlâ uyuduğunu görünce yanağına yumuşak bir öpücük bıraktı, ardından burnunun ucuna ve çene kemiğine de.
sehun, huylandığını belli edercesine burnunu kırıştırdığında junmyeon burnuna bir öpücük daha bıraktı.
sehun gözlerini açmadan, elini uzatarak junmyeon'un yanağını sevdiğinde junmyeon yanağındaki eli tutarak avuç içine peşpeşe kelebek öpücükler kondurdu.

traveler | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin