Ep.49

451 44 30
                                    

Arabayı durdurmamla sönen farlar sokağı karanlığa bürmüştü.Anahtarı kontaktan çekip inmeye hazırlanırken bir yandan da telefonunu bulup biraz olsun ışık kaynağı oluşturmaya çalışıyordum.

O sırada aniden yanan ışıklarla gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp karşımda dikilen kıza baktım.Seungwan geldiğimi duyup arka tarafın ışığını yakmıştı.

"Bu saate kadar ne yaptınız,sebzeleri baştan mı yetiştirdiniz?"

Arabadan inip doğruca arka kısma geçtim.Eski model açık kasa bir transitti bu,eniştem yıllardır bu aracı kullanıyordu.Fazla gürültü yapmadan kasanın arkasını açmaya çalıştım.

"Ya bir gittim,adamlar daha siparişleri yüklememiş.Gel bir çay,kahve iç elemanlar yüklesin dediler bin saattir adamların ülke gündemi muhabbetini dinliyorum."

Az ilerideki sebze dolu kasaları sürükleyerek kendime yaklaştırdım ve üst üste olanlardan 3 taneyi alıp Seungwan'ın yanındaki depoya girdim.

"Hayır şimdi dedikleri saçmalıklara itiraz da edemiyorum. 'Aynen abi' 'Haklısın abi' diye diye bu saat oldu."

Kasalardan birini yüklendiğinde hızlı adımlarla yanına gidip elindekini aldım.

"Gidip uyusana sen kızım.Depoya atar giderim ben."

"Birlikte atalım işte.Zaten kaç saatini yedik."

"Aman,bana da uğraş oldu işte.İyi oldu kafam dağıldı biraz."

Beni dinlemeyip kasaları içeri taşımama yardım ettikten sonra deponun önündeki tahta sandalyelere oturduk.Fazla mal yoktu ama yine de yorulmuştuk.

"Annem seni görmek için baya bekledi de,geç oldu diye uyudu.Bir ara uğra,özledi baya seni."

Teyzemi severdim.Hatta bütün akrabalar arasında favorim oydu diyebilirim.Aslında anne tarafını seven baba tarafını ise bedavaya satabilecek o tiplerdendim ben.Bir dayım ve teyzemi severdim de halalarımı elimden gelse soyağacından tek seferde silerdim.

"Görsem iyi olurdu ya.Neyse haftasonu uğrarım artık."

Kafasını sallayıp elini montunun ceplerine soktu.

"Biz de bayadır oturamıyoruz." Kafasıyla yukarıyı gösterip "Gelsene 5 dk." dedi.

Açıkçası eve gidip beynimin birkaç saat önce olanlar üstünde kafa yormasına katlanabileceğimi sanmıyordum.Bu yüzden kafamı sallayıp küçüklüğümüzden beri favori mekanımız olan terasa yürüdüm.

Seungwanlar giriş katı tavuk restoranı, üst katı ise ev olarak kullanıyorlardı.Ayrıca güzel bir terasları vardı ve bu üç unsurla beraber küçüklüğümden beri burada takılmak favorimdi.İkimiz de tek çocuktuk ama kardeş gibi büyümüştük.Sürekli kavga eder,yine de günün sonunda bu terasta birbirimizin dertlerini dinler,gerektiğinde arkasını kollardık.

"Ne ara yaptınız bunu?"

Eski sofanın önündeki teneke ateşliği gösterdiğimde güldü ve cebinden çıkardığı kibritle tenekenin içindeki odunları tutuşturdu.

"Burayı bir tek yazın kullanabiliyorduk.Babam da eski tenekeleri birleştirip böyle bir şey yaptı.Uzun süre olmasa da bir müddet üşütmüyor."

Sofaya oturup elimi az önce tutuşan ateşe uzattım.Aralık ayında olmamıza rağmen neyseki çok soğuk değildi.

Montumun iç cebinden çıkardığım sigarayı dudaklarımın arasına hapsettikten sonra uzanıp Seungwan'ın elindeki kibriti aldım.Beni taklit edip elimdeki paketten bir sigara çektiğinde ters bakışlarım çoktan üzerindeydi.

Best Friend Problems (Problems Texting Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin