Ep.72

475 52 6
                                    

Geç uyuduğumuz için ikimizde neredeyse öğleden sonra uyanmıştık.Nahyun teyze yapılacak bir iş olmadığında uyandırmazdı bizi,bu yüzden burada uyumak kesinlikle terapi gibi olurdu.

Uyandığımda Baekhyun da yeni uyanmış gibiydi.Gözleri geceyi bana tekrar hatırlatacak cinsten şişmişti ama neyseki Nahyun teyze bunun her zamanki alerjisi olduğunu düşünmüştü.Bu yüzden bir de Baekhyun'un şiş gözlerini açıklamak zorunda kalmamıştık.

Kümesten topladığımız yumurtalarla güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra yola çıkmaya niyetlensek de Nahyun teyze bırakmamıştı.Bana sevdiğim yemekleri yedirmeden asla yollamazdı.O yüzden saat 4 gibi anca hazırlanmaya başlamıştık.

Çok bir eşyayla gelmediğim için benim toparlanmam daha kısa sürmüştü.Bahçede anne ve babasıyla beraber onu bekliyordum.

"Chanyeol."

Montumu giyinip çantamı takarken bana seslenen adama döndüm.

"Efendim Seokgil amca."

"Bak oğlum..." Oğlum demesi içimi hoş ederken bana biraz daha sokuldu. "Seni bu sıpalardan ayırmam,üçüncü oğlum gibi severim,bilirsin." Bunu neden söylediğini anlamazken gergince gülümsedim.

"Bizimki derdini tasasını bize pek anlatmaz.Gerçi bizim buralarda öyle çok oturup konuşacağımız şeyler de değildir bunlar..."

Koluma girip bahçe kapısına doğru yönlendirirken iyice gerilmiştim.

"Bu yüzden o sana emanet.Sonuçta siz..." Yüzüme bakıp safça gülümsedi. "..kardeş gibisiniz."

Kardeş.

Dün gece içimi dolduran öfke yeniden peydah olurken dişlerimi sıkıp gülümsedim.Bir şey diyemezdim,demek isterdim ama Baekhyun için asla diyemezdim.

"Sen merak etme Seokgil amca,o bana emanet."

Verdiğim cevap üzerine gülümsemesini büyütüp babacan bir şekilde sarıldı.Sarılana kadar bir şeyler anladığını ve önümüzü kesmek için böyle bir konuşma yaptığını düşünüyordum.Ama hayır,gerçekten Baekhyun ile kardeş gibi olduğumuzu düşünüyordu.

"Şey,hazırım ben.Hadi kaçırmayalım otobüsü."

Arkamızdan gelen sesle babası geri çekildi.Nahyun teyze ise ikimize sıkı sıkı sarılıp Baekhyun'un homurdanmasına neden olacak kadar öptü yanaklarımızı.Köy merkezine bırakmak konusunda ısrar etseler de yürüyerek gidebileceğimizi söyleyip bahçede vedalaşmıştık.

Sonunda yokuşu inip köşeyi döndüğümüzde rahat bir nefes aldım.Babası gerçek anlamda sinirlerimi bozmuştu. Bir insan oğluna iyilik yaptığını sanarken ondan nasıl bu kadar uzaklaşabilirdi? En kötüsü de uzaklaştığının farkında olmazdı?

Yol boyu o da ben de konuşmazken toprak yola geldiğimizde yer de sürdüğü küçük valizi elime aldım.

"Ben taşıyabilirdim." Kaşlarını çatıp dediğinde hiç oralı olmadım.

"Taşıyabileceğini biliyorum."

Yeniden sessizlikle geçen yol köyün merkezinde bindiğimiz otobüste de devam etti.Bucheon garına geldiğimizdeyse aramızdaki bu mesafe endişelendirmeye başlatmıştı.Acaba bir ihtimal dün için pişman olabilir miydi?

Otobüsün en arkası için bilet alıp hiç beklemeden bindik ve yerlerimize geçtik.Yine tenha bir saate denk geldiğimizden etrafımızda oturan kimse yoktu.

Hareket saati gelip yola çıktığımızda omzumda oluşan ağırlıkla o tarafa döndüm.Baekhyun kafasını omzuma yaslamış,gözlerini kapatmıştı.Hafifçe sağıma dönüp dudaklarıma temas eden ilk yere,saçlarının arasına öpücük bıraktım ve kokusunu içime çektim.Dudaklarının kıvrılması az önceki tüm endişemi alıp uçururken elimi ellerinin arasına aldı ve avuç içime parmağıyla anlamsız şeyler çizmeye başladı.

Mayışırken kafamı onun kafasının üstüne yasladım ve gözlerimi yumdum.Elimi okşayan parmakları avuç içime bu sefer anlamlı bir şey yazdı.

Seni seviyorum

O an ne yapacağım ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu .Biri ismimi sorsa muhtemelen söyleyemezdim.

Gözlerimin içine bakıp demesi neyse ama o güzel,ince,uzun,hayran olduğum parmağının avuç içimde ahenkle dans edişinin amacının beni sevdiğini söylemek oluşu,bambaşkaydı.

Yolun geri kalanında pozisyonumuzu değiştirmezken ilk defa bir yolculuğun kısa sürmesine sövmüştüm.Otobüsten inip taksilere yürürken Baekhyun bir an duraksayıp elimi kavradı ve yürümeye devam etti.

"Bunu yapmak zorunda değilsin."

Köyden çıkana kadar yüzüme bakmayışı onu bazı şeylere zorlamamam için geçerli bir nedendi.Korkusunun büyük bir kısmını aşmıştı ama henüz halletmesi gereken şeyler vardı.

"Yine bize kötü gözle bakanlar olacak ama en azından oradakiler kadar acımasız değillerdir." Kafasını eğip dudaklarını birbirine bastırdı.
"Yani umarım."

"Baek-" Elimi çekip itiraz edeceğim sırada daha sıkı tutup izin vermedi.

"Lütfen Chanyeol.En azından burada daha cesur olayım."

Oflayıp elimin arasındaki elini dudaklarıma götürdüm.Öptüğümde yüzünde oluşan gülümseme içimi rahatlatmıştı.Çabalıyor oluşu onunla gerçekten gurur duymama neden oluyordu.

El ele taksi durağına gittiğimizde bakışlarıyla yadırgayan şöförlerle karşılaşsak da neyseki hiçbiri ters bir şey dememişti.Hatta bindiğimiz taksinin şoförü sevecen davranmış bile sayılırdı.

Evimin önüne geldiğimizde Baekhyun cebindeki kağıt parayı uzatıp indi.Yeniden elimi tuttuğunda buna şimdiden alıştığımı hissediyordum.

Valizini sürüklerken,kapıyı açıp yukarıya çıkarken bir an bile elimiz ayrılmadı.

"Sonra annen veli toplantısına gittiğinde altına ettiğin anını anlattı." Kahkaha attığımda benimle birlikte gülmeye başladı.Böyle şeylerde birbirimizden utanmazdık,öyle alışmıştık ki birbirimizin rezil anlarına,biri diğerinin böyle bir anısını duymasından rahatsız olmazdı.

Anahtarı takıp kapıyı açtığımda Baekhyun'un o anıyı bir de kendi açısından bağırarak anlatmasına gülüyordum.Salona girdiğimizde ve koltukta oturan üçlüyü görmemizle Baekhyun gülmeyi kesip yakalanmış gibi aniden benden uzaklaşmıştı.

Sehun'dan bu denli çekiniyor olmasıysa beklenmedik bir şeydi.


İğrenç bir ruh haliyle yazdım ama umarım bir şeye benzemiştir. Şu ara ara nedensiz gelen depresyon perilerini kavuşturup geleceğim.Şimdilik iyi geceler 💝

Best Friend Problems (Problems Texting Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin