altıncı bölüm
📍Kuzey Resia Deniz KıyılarıEtrafta bir çok krallıktan insanlar vardı. Ten renkleri farklı olan, dilleri farklı olan, kıyafetleri farklı olan. Beomgyu hepsine dikkatli dikkatli bakıyordu.
Kitaplardan okuduğundan daha güzeldi burası. Her nefes aldığında denizin tuzlu kokusu ciğerlerine doluyordu. Sık sık nefes aldığını fark etmemişti bile.
Büyük ve küçük bir sürü de tekne vardı kıyılarda. Beomgyu bu insanların denizci olduğunu anladı hemencecik. Bazıları kucaklarında büyük fıçılar taşıyordu.
Üst üste dizilmiş fıçıların yanından geçtikleri sırada sık sık aldığı nefesler azalmaya başlamıştı. Çok garip kokuyordu.
"Taehyun, bunların içinde ne var?" Beomgyu yanındaki prensin kolunu dürtüp fıçıları işaret etti.
"Balık, onların içi krallığımıza satılmayı bekleyen balıklarla dolu. Bu insanlar denizden okyanusa doğru açılıp en iyi balıkları avlıyorlar." Beomgyu'ya açıklamasını yaparken bir yandan da balıkçılar harici kıyıya yaklaşan korsanlara dikmişti gri gözlerini. Gelmeleri için henüz erkendi.
"Anladım, balık ve diğer deniz ürünlerinden yedim elbette ama hiç bu kokuyu almamıştım." Taehyun ona gülüp bir şey deme tereddütünde bulunmamıştı.
Bağırarak gemilerinden sarkan insanlarla dolu, kıyıya yaklaşan korsan gemilerini incelerken daha sabah Yeonjun'a söylediği şeyi düşünmekle meşguldü Taehyun.
Şimdi, Beomgyu burda hazırlıksızken birden düelloya çıksa, darılır mıydı gri prense? Yoksa onun deneyim kazanması için yaptığını anlayıp hiçbir şey demez miydi? Taehyun öğrenmenin tek yolunun yaşamak olduğuna inanan insanlardandı.
Taehyun onun gibi yaklaşan gemileri izleyen Beomgyu'ya bakıp açıklama yapmak istemişti. "Korsanlar geliyor, onlar ise krallığa altın getirir. Yeni yerler keşfederler." Beomgyu korsan kelimesini duyduğunda daha da dikkatli bakmaya başlamıştı.
İşte bu kitaplarda okuduğu gibi değildi. Kirli kıyafetleri ya da tahtadan elleri yoktu. Aksine oldukça temiz ve sağlıklı görünüyorlardı. Kitapla tek benzerlikleri iri yarı görünüşleri ve kaba davranışlarıydı.
"Korsanlar iyi görünmüyor." Beomgyu fısıldar şekilde söylemişti lafını. Etrafında rahat rahat dolanan insanlara pazarda alışmıştı ama bu cümleyi kısık sesle söylemek zorundaymış gibi hissetmişti.
Taehyun ona yaklaşıp bir şeyler fıldayacağı sırada sözü başlamadan kesilmişti. "Hey, bu Kuzey Resia'nın prensi değil mi?"
Taehyun kendini doğrultup demir atmış gemiden bulundukları yere doğru yaklaşan iri, sakallı adama baktı. "Alcu, dostum. Seni görmekte güzel." Taehyun da adama doğru yürümüş ve orta noktada birbirlerinin ellerini havalandırıp tutmuşlardı.
"Korsanların kralı lakaplı şu adama da bakın, krallığının prensini unutmamış." Adam gülmüş ve Taehyun'a sarılmıştı. Kafasını Taehyun'un omzuna dayadığı sırada onlara bakan bebek yüzlü, güzel giyinimli oğlanı fark etmişti.
"Oğlancı mı oldun başımıza prens?" Beomgyu kendine edilen imayı anlamayacak kadar saf değildi. Kaşlarını çatıp duruşunu dikleşirdi.