yedinci bölüm
📍Kuzey Resia Deniz KıyılarıBitmemişti. Korsan Beomgyu'nun bacağını tutup çekmiş ve Beomgyu'yu altına almıştı. Beomgyu şaşkınlıkla adama bakakaldı.
Adam art arda altındaki prense yumruklarını indirmeye başlamıştı bile. Hırslanmış ve sinirlenmişti. Yeniden bağrışlar yükseldi. Kimse kimin kazandığını umursamıyordu sadece parayı umursuyorlardı, Taehyun hariç.
Beomgyu adamın yumruklarından kurtulmak için kollarını yüzüne siper etti. Adamın yumruğunu havada yakalayıp kalçasını havalandırdı. Korsanı üstünden attı. Daha nefes bile almadan ayaklandı.
Oturur halde duranın sırtına tekmesini indirdi. Yüz üstü düşmesinden yararlanarak yandan göğüs kafesine bir tekme indirdi sonra da Alcura'nın kollarını dizleri altına alarak bu sefer de o adamın üstüne oturdu.
Kılıcı ne ara elinden düşüp uzağa gitmişti bilmiyordu. Kendine alternatif bir şey ararken adamın kemerinden sarkan diğerinden ayrı ikinci hançeri gördü. Elini atıp hançeri yerinden çıkarttı.
Altından kalkmaya çalışan korsana güldü. Savaş ya da dövüş bunlar güçle alakalı değildi. Doğru strateji ile alakalıydı. Hançeri sağ eline alıp adamın kürek kemiğine geçirdi. Bu hareketi ona acı dolu bir çığlık kazandırmıştı.
Güldü, hançeri ordan çıkarttı bu sefer de kulağına dayadı ve adamın kulağından bir parça kesip attı. Can havli olsa gerek adam iyice hareketlenmiş ve küfürler etmeye başlamıştı.
Beomgyu kimseyi duymuyordu, kulakları sanki işitmiyor gibiydi. Altındaki adamın kanlar içindeki görüntüsü mü onun hoşuna gidiyordu yoksa kazanmış olmak mı o an çözememişti.
Tekrar kaldırdığı hançerli eli havadayken tutulmuştu. Taehyun dehşetle ona bakıyordu. Beomgyu kendine geldiğini hissetti. Kendine edilen küfürleri duymaya başlamıştı. Altındaki adamınsa hareketsiz yattığını fark etmişti.
Hâlâ nefes alıyordu, demek ki bayılmıştı. Ayağa kalkıp dizlerindeki tozu silkeledi. Kendine ait olan kılıcı alıp kanını elbisesine silerek temizledi. Sonra da kabzasına yerleştirdi.
"Sayemde zengin oldun Taehyun." Oynadığı bahisi ima ederek konuşmuştu.
Taehyun hareketsizce Morgen prensini izliyordu. Beomgyu'nun kaybetmesini hatta kandan tiksinmesini falan bekliyordu ama bi an bile olsun onun güldüğünü görmüştü. Akıttığı kandan zevk almıştı.
Gerçekten masum muydu bu veliaht prens? Gerçekten hiç çıkmamış mıydı saraydan? Şimdi ikileme düşmüştü işte Taehyun.
"Paraya ihtiyacım yok Morgen prensi." Taehyun aklındaki düşünceleri sonraya erteleyip uzun saçlı oğlanın kolundan akan kana bakmaya başladı. Acı çekiyormuş gibi durmuyordu ama akan kan yerde bir göl oluşturacak kadar fazlaydı.
Kendi gömleğinim kolunu tutup sertçe çekti Kuzey Resia'nın prensi. Yırttığı kumaş parçasını düzenleyip Beomgyu'ya yanaştı. Omzunu sarıp kanı az da olsa durdurdu.
"Saraya gidelim hadi." Taehyun fısıldayarak söylemiş ve elini Beomgyu'nun sırtına yerleştirmişti. Beomgyu ise etrafı dinliyordu.
"Korsanlar kralı bu işi yarım bırakmaz."
"Ona acıyanları affetmez Alcu!"
"Korkak prens, baygın adamı öldüremedi bile."
"Dört duvar prensi diyorlar ona."
"Morgen kralı mı olacakmış gerçekten?"
Kulaklarını kapatmak istedi Beomgyu. Az önceki gibi kimseyi duymamayı diledi. Taehyun'a çıkarttı gözlerini, çocuğun gri gözlerinin içinden geçenleri anlamaya çalıştı ama başına giren ağrı yüzünden başaramadı istediğini.