dokuzuncu bölüm
📍Kuzey Resia Köy MeydanıBeomgyu kafasına geçirilen pelerinin şapkasına anlamsızca bakarken bir yandan da Taehyun'a ayak uydurmaya çalışıyordu.
Kütüphaneden nasıl bir anda köy meydanına gelmişti o da anlam verememişti.
"Halkın bizler hakkında ne düşündüğünü ve yönetim hakkındaki şikayetlerini dinlemek için gizlenip dışarı çıkmak her zaman en mantıklı çözüm olmuştur hyung. Çıkmak ister misin? Son olanlardan sonra bana güvenmezsen Soobin de gelebilir."
Soobin gelmemişti daha doğrusu gelememişti çünkü yapmak zorunda olduğu şeyler vardı. Taehyun'un isteğini kabul etmişti çünkü gerçekten halkın düşüncelerini merak ediyordu.
"Her şeyi anladım da ben neden gizleniyorum Terry?" Taehyun ona köyün içinde Terry olarak seslenmesini tembihlemişti.
"Fazla güzel ve sağlıklı duruyorsun. Herkes senin kraliyet ailesinden olduğunu tek bakışta anlar." Bu iltifat sanırım diyip kendi kendine güldü Beomgyu.
"Konuşmalara dahil olmamaya çalış sadece konu açıp dinleyeceğiz." Beomgyu onu onayladığında gözüne kestirdiği bir adama doğru ilerlemeye başladı Taehyun.
Öksürüp adamın dikkatini kendine çekti. "Arkadaşım ve ben uzun bir yoldan geldik bayım. Karnımızı doyurabileceğimiz bir mekan var mı?"
Orta yaşlarda olduğu belli olan adam Taehyun'u baştan aşağı süzdü. "İlerde Bacert Bar adında bir yer var genç, orda ucuza bir şeyler bulabilirsiniz."
Taehyun teşekkür edip yürümeye devam etti. Beomgyu insanları ve etrafı izliyordu. Yerde dilenen çocuklar, çalışan yaşlılar ve oturup bir şeyler konuşan gençler vardı her yerde.
Dilenen çocuklardan biriyle göz göze geldi. Çocuğun kahverengi gözlerinde ışık yoktu, küçük yaştaki çoğu kişiye ait olan gülümsemesi yoktu.
Sonra aklına Taehyun'un dediği bir şey geldi "Böyle düşünmemelisin, nefes aldığın her an kendini şanslı saymalısın. Yemek yiyebiliyorsun ya da ne bileyim geçte olsa denizi gördün. Hiçbir şey için geç değil."
Yemek yiyebildiğim için şanslıyım dedi kendine. Hiçbir şey için geç değil.
Taehyun'un durduğunu ona çarptığında anlamıştı Beomgyu. İkisi de biraz sendelemiş ama düşmemişlerdi.
"Geldik hyung. Büyük ihtimalle içerde her şeyin konuşulduğu bir yerdeyiz. Sadece bana ayak uydur ve yanımdan ayrılma." Elini Beomgyu'nun bileğine sarıp kendiyle beraber onu da içeriye sürükledi.
Girdikleri gibi içki kokusu dolu nemli hava yüzlerine çarpmıştı. Beomgyu kusmak istedi. Elinde olsa olduğu yerde durup incelerdi her yeri ama onun gittiği yönü kontrol eden çocuk yüzünden yapamıyordu bunu.
Herkesi duyabilecekleri iki kişilik bir masaya oturup beklemeye başladılar. Bir kadın onlara yaklaşıp eğildi. Beomgyu yüzü görülmesin diye kafasını eğdi.
Taehyun ikisi adına sipariş vermiş ve etrafı dinlemeye koyulmuştu. Beomgyu da ona ayak uydurdu.
"Morgen prensini buraya yollamış."